Otizm insanlarda bilgi işleme sürecini pek çok şekilde etkileyen bir gelişim bozukluğu. Otizmi olan insanlar sosyal ve iletişim yeteneklerinde zorluklar yaşıyorlar. İlgi alanları daha sınırlı ve tekrar eden davranışlarda bulunuyorlar. Ayrıca belli görüntüler ve sesler gibi duyusal uyaranlara karşı daha fazla rahatsızlık ve hassasiyet gösterme eğilimleri var.

Otizmin belirtileri çok değişken olduğu için, bu rahatsızlığın bir spektrumda varolduğu söylenir ve buna Otizm Spektrum Bozukluğu denir. Asperger sendromu yüksek fonksiyonlu otizm olarak görülen bir rahatsızlıktır.

Aşıların otizme sebep olduğunu gösteren bir kanıt yok ancak çevresel toksinlerin rol oynayabildiğinin bazı kanıtları var. Otizmin bir çaresi yok ve pek çok insan otizmin iyileşme gerektiren bir tıbbi rahatsızlık olarak görülmemesi gerektiğini düşünüyor. Otizm spektrumunun düşük işlevli kısmında kalanlar için hedefli uygulamalar ve terapiler belirtilerin hafifletilmesini sağlayabiliyorlar. Belirtiler yıllar içinde de hafifleyebilirler.

Otizmin Karakteristik Özellikleri Nelerdir?

Rahatsızlık üç yaşından önce kendini gösterir ve şaşırtıcı, çileden çıkarıcı olabilir çünkü etkilenen çocuklar bozukluğun ortaya çıkışına kadar normal bir gelişim gösterirler. Belirtilerin şiddeti büyük değişim gösterse de, sosyal ve iletişim yeteneklerinde kaçınılmaz şekilde gerilemeler mevcuttur. (Bazı otizmli çocuklar hiç konuşmayabilir ve yaşam boyu sessiz kalabilirler), otizmli çocuklar aynı zamanda sınırlı ilgi alanlarına sahiptirler ve tekrar eden davranışlar gösterirler.

Ebeveynler bebeklerinin göz temasından kaçındığını veya tepki vermediğini fark edebilirler ve duygusal bağ oluşturmak ve aile bağı kurmak zor olabilir. Otizmli olan çocukların duyusal deneyimlere karşı sıradışı tepkileri vardır ve belli seslere, dokulara, tatlara veya kokulara karşı çok hassas olabilirler. Motor koordinasyon problemleri ve zayıf kas tonusu da olabilir.

Otizmli çocuklar yaşamlarının erken döneminden itibaren pek çok tekrar eden davranış gösterirler ve bunlar arasında el çırpma, bedenini sallama, sesler çıkarma olabilir. Nesneleri tekrar tekrar dizebilirler. Bazı çocuklar el ısıtma ve kafayı burma gibi tekrar eden davranışlar ile kendilerine zarar verebilirler. Günlük yaşamda değişmeyen rutinleri tercih ederler.

Otizmin Sebebi Nedir?

Kimse otizmin sebebini tamamen anlamıyor. Bozukluğa sahip olan çocukların adedi milenyumdan beri ciddi şekilde arttı ancak uzmanlar bunun teşhis farkındalığındaki artıştan mı yoksa gerçekten görülme oranının artışından mı kaynaklandığından emin değiller.

Araştırmalar genetiğin bir faktör olduğunu gösteriyorlar çünkü otizmli bir çocuğu olan kişilerin kendilerinde otizm olma ihtimali de daha yüksek. Otizm yaşlı ebeveyne sahip olan bireylerde de daha yüksek bir ihtimal. Çok düşük doğum ağırlığı da bir risk faktörü. Otizm spektrum bozuklukları tüberöz skleroz veya frajil X sendromu gibi bazı genetik rahatsızlıklara sahip olan bireylerde daha sık ortaya çıkıyorlar.

Otizm Nasıl Tedavi Edilir?

Otizmin yönetimi veya tedavisi için sonuç veren pek çok yaklaşım var. Yüksek oranda yapılandırılmış davranışsal, bilişsel ve iletişim terapileri ile erken müdahale, bazen otizmli çocukların yetenekler kazanmalarına ciddi oranda yardımcı oluyor ancak otizmli bazı çocuklar yetişkin ve bağımsız olarak yaşayamıyorlar. Otizmli çocuklar için hazırlanmış okul bazlı eğitim programları da entelektüel işlevlerin iyileştirilmesinde etkili olabiliyorlar.

Uygulamalı davranış analizini kullanan programlar yavaş yavaş standart tedavi olarak kabul görmeye başlıyorlar. En etkili programlarda ailelerin de çocuklarının bakımında hayli aktif olmaları cesaretlendiriliyor.

Hiç bir ilaç otizmde yaygın olan eksiklikleri düzeltemese de, antidepresanlar, antipsikoz ve antikonvulsantlar gibi psikoaktif ilaçlar belli belirtilerin kontrol altında tutulması için yazılabiliyorlar. Antikonvulsan ilaçlar nöbetlerin adedini azaltabilirler ancak onları tamamen ortadan kaldıramazlar.

Otizmli çocukların ailelerine önerilen pek çok alternatif tedavi de mevcut. Bunlar arasında kolaylaştırılmış iletişim ve duyusal entegrasyon eğitimi gibi yöntemler var ancak bunların büyük kısmının etkisiz olduğu kanıtlandı. Otizmli çocukların ailelerinin olası tedavi seçeneklerine mümkün olduğunca kapsamlı şekilde bakmaları gerekiyor.

Otizm ve Erkek Beyni

Erkek ve kadın beyni arasındaki biyolojik ve nörolojik farklılıkları dikkate alınca, İngiliz psikolog Simon Baron-Cohen, otizmin tipik erkek beyninin bir aşırı halini temsil ettiği teorisini ortaya koydu. Erkekler genel olarak sistemize etmekte daha başarılılarken, kadınlar empatide daha başarılılar.

İstisnaları olsa da hem otizmli erkekler hem de otizmli kadınlar sistemize etme konusunda güçlü bir eğilim gösteriyorlar. Görsel-uzaysal manipülasyonda ve kurallara bağlı düşünmede mükemmeller ancak empati ve zihin okuma gibi konularda zayıflar. Bu nedenle Baron-Cohen otizmli zihin körlüğü olarak tanımlıyor.

Baron-Cohen’in çalışması erkeklerdeki otizm tanısı miktarının kadınlardakinin ortalama dört katı olmasını açıklayabilir. Ancak bu istatistikler güvenilir olmayabilirler çünkü otizmli kadınlar sık sık başka rahatsızlıklar ile yanlış tanı alıyorlar.

Otizm Topluluğu ve Zihinsel Farklılıklar

Zihinsel farklılıklar konsepti otizmli ve diğer işlevli ancak atipik düşünce ve davranış düzenlerine sahip bireyler arasındaki farklılıklara saygı duyulmasını, benimsenmesini içerir. Bu hareketi destekleyenler diğer beyinlerin karşılaştırılabileceği normal bir beynin olmadığını belirtiyorlar. Bu nedenle otizm insan nörolojik yapısının doğal bir versiyonu olarak tanınmalı.

Bu görüşü savunanlar farklı tipte zihinlerin değerli yetenek ve katkılarının çeşitliliğe yardımcı olduğunu belirtiyorlar. Aynı zamanda bazı araştırmacılar ve tıbbi uzmanlar bu görüşün sadece yüksek fonksiyonlu otizme sahip olanlar için geçerli olabileceğini belirtiyorlar.

Otizmli olan pek çok insan sosyal yeteneklerini iyileştirmeye ve davranışlarını değiştirmeye çalışıyor ve böylece toplumun geneli ile daha kolay başa çıkmayı hedefliyor. Özellikle daha az belirti gösteren ve daha az desteğe ihtiyaç duyanlar ise dünyaya kendi sıradışı bakışlarına değer veriyor, güçlü bir kimlik buluyorlar ve daha az uyum sağlamaya çalışıyorlar.

Otizm spektrumunda olanların yaşadıkları yaygın organizasyonel ve iletişimsel zorluklara karşın, çok sayıda çok akıllı ve yeni yetenekler kazanabilenleri, soyut düşünmeyi başarabilenleri var. Bunlar için nöro çeşitlilik eğitim ve iş dünyasında nöro eşitliliğin de desteklenmesini gerektiriyor.

Otizmin Üç Seviyesi mi Var?

Otizm spektrumunda bulunan herkesin özel bir deneyimi var ancak uzmanlar genelde otizmi sosyal eksiklikler ve kısıtlayıcı davranışlara bağlı olarak üç seviyeye ayırıyorlar. Spektrumun hafif kısmında kalan bireyler sosyal etkileşimler içerisinde ve bazı görevleri tamamlamakta bazı zorluklar yaşıyorlar ancak spektrumun orta kısmında olanlar ise ciddi bireylerarası zorluklar yaşıyorlar ve değişimlerde zorlanıyorlar.

Otizmin ağır kısmında kalan insanlar ise zihinsel engele sahip olabiliyor, konuşamayabiliyor, belli ışık, ses, koku ve dokulardan çok fazla rahatsız oluyorlar. Ayrıca bakıcılarından kaçma riskleri de var. Ağır otizm agresif ve şiddetli tekrar eden davranışlara sebep olabilir ve bunlar arasında başkalarına vurma veya başını duvara vurma gibi şeyler de var. Tehlikeli bir durum hastane ile sonuçlanabilir ve araştırmalar otizmli çocukların %11’inin yetişkinlikten önce hastanelik olduğunu gösteriyorlar. Otizm ile birlikte epilepsi, anksiyete, mide bağırsak problemleri ve uyuma zorlukları da ortaya çıkabilir.

Koronavirüs ( Covid-19), sizde travma oluşturduysa ve sürekli olarak bu konu ile ilgili yoğun ve süreğen kaygı hissediyorsanız ve  neler yapacağınızı, nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız bunu birlikte çalışabiliriz. Online terapi almak isterseniz bana bu numaralardan ulaşabilirsiniz.

Uzman Klinik Psikolog Diana Güler
Telefon: 0216 266 24 48 & 0533 086 30 22
Mail: info@dianaguler.com
İnstagram: dianagulerr