Covid-19 virüsünün dünyanın her yerine yayılarak, devam etmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Üstelik bu virüse karşı aşıların bulunmasına rağmen hala tehlikeyi atlatmış değiliz ve yeni mutasyonlu hali ile de daha ne kadar varlığını sürdürüp hayatımızı alt üst edeceğini tahmin edemiyoruz. Ancak aşağı yukarı bilim insanları tarafından eski sosyal hayatlarımıza dönme olasılığı, yaklaşık tahminlerine göre yıllar alacağa benziyor.

İki yıldır süren bu pandemi sebebiyle tüm dünyadaki insanların, hayatta kalmak için alışkanlıklarını hızla değiştirmesine, konforları ve ezberlerinin bozulmasına bununla beraber yaşamlarını değiştirtmek zorunda bırakıldıklarına şahit oluyoruz. Sosyal mesafe, maske, birbirimize dokunmadan selamlaşmak ilk olarak değiştirdiğimiz tutum ve davranış modelimiz haline geldi. Erişkinler bu duruma uyumlanmayı bir şekilde başarırken acaba durum çocuklar ve bebekler de sonradan karşımıza çıkacak ne gibi etkileri görüleceğini hiç düşündünüz mü?

Bu durum nörologlar, psikiyatristler ve bu alanda çalışan bilim insanları tarafından da epey endişelendirici bir hal almış olmalı ki şimdiden onlarca araştırma, anket yapılmaya başlandığını görebiliriz.
En son yayınlanan bilimsel araştırmalar özelikle dünya ile ilk etkileşime geçen insan yavrusunun, bebeklikten itibaren henüz beyin gelişimini tamamlamamış küçük çocukların beyin gelişimi, maskeli hatta sokakta maske ile beraber güneş gözlüklerini takmış insanların yüzlerini tanımakta ve o kişilerin duygularını anlamakta problem yaşayabilecekleri öngörmekteler. Pandemi koşullarında doğup büyümemiş çocukların beyin gelişim hızı ile bu dönemin bebek ve çocuklarınınki karşılaştırıldığında çok daha yavaş olduğu tespit edilmiştir.

Yeni doğan bebekler ve 5 yaş altı çocukların beyin gelişimini etkileyen görme yoluyla öğrenme durumu, yüz tanıma becerisi vesilesi ile iki şekilde gerçekleştiğini biliyoruz. İlki, bebeklerde, şekil olarak tanımlayarak öğrenme bilgisi; örneğin, bebekler, annesinin gözünün boyutu büyüklüğü ya da küçüklüğü, burnunun şekli, saç rengi, ses tonu, annesinin yaydığı burun ve dudak kenarlarından gelen kokusuz feromon hormonunu hissetmesi ve sonra bebeğin beynine gelen tüm bu verilerin bilgiye  dönüşüp ardından yüz tanımlama işlemini gerçekleştirerek tekrarlanan bilgiyi hafızasına depolamasına “Şekil bilgisi” denir.

İkincisi, küçük çocuklarda ise biraz daha sofistike bir hal ile gerçekleşir. Buna “Yapılandırma bilgisi” denir. Yapılandırma bilgisi ile yüz tanıma işlevi beyinde şu şekilde gerçekleşir, misal, çocuklar, kişinin yüzünün yapısal şekline, gözlerinin birbirine uzaklığına, alnının genişliğine, konuşurken kişinin yüzünün aldığı şekillere, gülümsemesine, kahkahasına, ses tonuna ve konuşurken sesini tonlamasına bakarak aynı zamanda daha birçok detayı içine alarak bir bütün halinde fark ederler.

Bebeklerin ve çocukların sosyal etkileşimi erişkinleri izleyip, taklit ederek gerçekleşir. Aynı zamanda beyinde ayna nöronların işlevselliğini, konuşma, lisan becerilerinin gelişimi ile de doğrudan ilintilidir. Ayna nöronlar, kişinin bir başka insanın duygularını aynı şekilde hissetmesine sebebiyet verir. Bunu örneklendirecek olursak, ağlayan bir insanın derdini anladığınızda sizin de ağlamaya başlamanız gibi veya karşınızda biri esnediğinde sizin de esnemeniz bu durumu açıklayabilir.

Şimdi gelelim maskeler ve üstüne üstlük gözlük de takan bireyler ile karşılaşan bebek ve çocukların beyin gelişiminin nasıl etkileneceğine; nörobilimde “Prosopagnosia” diye adlandırılan bir hastalık vardır, bu hastalık sahibi kişi yüz tanıma körlüğü içindedir, karşılaştığı kim varsa bu birey, kimin kim olduğunu en yakınını bile tanıyamaz. Pandemi sırasında büyüyen çocuklarda böyle bir hastalık olmasa bile içinde bulunduğumuz koşullar nedeni ile çocukların yüz tanıma, sosyal etkileşim durumları olumsuz yönde etkilenmesi olağandır. Maskeli insanın yüzünün şekli, yapısı, yaydığı koku, ifadesi saklı kaldığı için küçük yaştan itibaren bu verileri toplayamayan çocukların gelişmekte olan beyinleri yoksun kalacak, gelişimi yavaşlayacaktır. Ayrıca bu çocukların sosyal fobiler oluşturmaları, kalabalık fobisi (Agorafobi), topluluk önünde konuşma fobisi (Glossofobi), gibi benzeri, kendilerini çevre içinde konumlandırma, paylaşma, toplum ile etkileşim, iletişim, kabul görme, onay alma, ortaklaşa iş yapma ve özgüven halleri maalesef olumsuz yönde yüksek oranda etkilenebilir.

Bu sebeple ebeveynlerin pandemi koşullarında çocukları ile daha fazla ilgilenmeleri, onlar ile konuşmaları, beraber kitap okumaları, dans etmeleri, bahçeli bir ev ise toprak ile uğraşmaları (Çiçek dikmek gibi) veya mutfakta beraber yemek, kek yapmak, çamaşır asmak, toz almak, yatak toplamak gibi benzeri tüm uğraşları çocukları dahil ederek yapmak çok önemlidir. Ayrıca evin içinde maske takmamaları, televizyon, akıllı telefon, video oyunları ile geçirilen uzun vakitler yerine çocukların yaratıcılıklarını artırabileceği, sosyalleşme oyunları, evcilik ve benzeri gibi oynamaları, ek olarak bilgi, ailecek yetenek oyunları oynamaları tavsiyedir.

Bu durumu tüm gün boyunca kendinize zaman ayırmadan değil, planlayarak yapabilirseniz kendinizi tükenmiş de hissetmeyeceksinizdir. Çocuğunuzla geçireceğiniz zaman, her gün gelişimi açısından birkaç saat, onun istediklerini yaparak kaliteli vakit geçirmeniz yeterlidir.

Zeynep Eylem Şenkal

Egzersiz ve Spor Psikoloğu