Parkinson hastalığı nörodejeneratif bir hareket bozukluğudur. Zamanla beyinde substantia nigra adı verilen dopamin üreten hücreler bozulmaya başlarlar.

Bu bozulma dopaminde azalmaya sebep olarak belirtiler oluşturur. Bu belirtiler zamanla yavaşça gelişirler ve genelde ilk olarak bir elde hafif titreme veya hareketlerde katılık ile kendini gösterirler.

Titreme ve katılığın yanında diğer belirtileri arasında hareket koordinasyonunda zorlanma, duruşta değişimler, sabit yüz ifadesi, koku duyusunda azalma, ruh halinde değişimler ve uyku problemleri bulunabilirler.

Hastalık ilerledikçe Parkinson’u olanlar bunamaya başlarlar.

2016 yılında dünya çapında 6.1 milyon insanın Parkinson hastalığına sahip olduğu tahmin ediliyordu. Vakalar son 25 senede iki katından fazla arttı.

Bu makalede hastalığa dair bazı yaygın efsanelere göz atacağız.

Parkinson Sadece Hareketi Etkiler

Tıp dünyası hastalığı bir motor bozukluk olarak görüyor ancak rahatsızlığa sahip olanlar genelde motor olmayan belirtiler de gösteriyorlar ve bunlar motor belirtilerden önce başlayabiliyorlar.

Motor olmayan belirtiler arasında bunama veya bilişsel gerileme, depresyon ve anksiyete, uyku bozuklukları, ağrı, ifadesizlik, cinsel iktidarsızlık ve bağırsak hareketlerinde düzensizlik bulunuyor.

İnsanlar genelde bu belirtileri dikkate almıyorlar ama önemliler. Konuya dair bir araştırmada şöyle deniliyor: “Motor olmayan belirtiler ileri Parkinson hastalığının klinik tablosunu kaplıyorlar ve engellere, hayat kalitesinde düşmeye ve yaşam beklentisinde kısalmaya yol açıyorlar.”

Tedavi Sadece Bir Kaç Sene İşe Yarar

Parkinson hastalığının tedavisi olmasa da, ilaçlar hastalığın yönetimine yardımcı olabiliyorlar. En etkili ilaçlardan birisi levodopadır ve beden onu beyne girince dopamine dönüştürür.

Levodopanın belirtileri sadece 5 yıl kadar ertelediği ve sonra işe yaramadığına dair bir efsane var. Bu bir efsanedir. Levodopa on yıllar boyunca etkili olabilir. Ancak zamanla verimliliği düşebilir.

Parkinson Derneği’nin yöneticilerinden James Beck, levodopanın neden zamanla daha az etkili hale geldiğini şöyle açıklıyor: “Parkinson hastalığına dair en zalim ironilerden birisi, levodopayı dopamine dönüştüren temel enzimlerin temel olarak substantia nigra adı verilen dopamin nöronlarında bulunmaları ve bunlar hastalık ilerledikçe kaybolurlar. Yani Parkinsondan etkilenen beynin dopamin üretmesinin temel yolu hastalık ilerledikçe azalır.”

Yani levodopa etkili olmayı bırakmıyor. Onu etkili hale getiren enzim azalıyor.

Geçmişte doktorlar ve Parkinson’u olan insanlar levodopanın etki göstermeyi yavaşça bırakacağından korktukları için tedaviye başlamıyorlardı. Ancak şimdi bunun levodopanın alınma süresi değil, hastalığın ilerleyişi ile bağlantılı olduğunu artık biliyoruz.

Ancak zaman içerisinde her levodopa dozunun belirtileri daha kısa süreyle iyileştirdiğini biliyoruz. Buna yoksunluk adı veriliyor, yani belirtiler yeni dozu almadan tekrar ortaya çıkıyorlar.

Levodopa Belirtileri Daha Kötü Hale Getirir

Levodopaya dair bir diğer yanlış anlaşılma ise onun Parkinson belirtilerini kötüleştirmesidir.

Levodopanın istemsiz hareketler gibi bazı motor belirtilere sebep olabileceğini bilmek önemli. Ancak bu hareketlerin levodopa alma süresinden ziyade altta yatan hastalığın ilerleyişi ile bağlantısı var.

Bu nedenle doktorlar artık hastalık ilerleyene kadar levodopa almayı ertelemeyi önermiyorlar.

Amerikan Parkinson Hastalığı Derneği’ne göre istemsiz hareketler genelde kişi 4-10 yıl boyunca levodopa alana kadar ortaya çıkmıyorlar. Ancak onun alınmaması halinde ortaya çıkabilecek hareketliliği engelleyici belirtiler yerine hafif istemsiz hareketler daha az rahatsız edici olabilirler. Parkinson hastalığı olan bireyler levodopa kullanmanın  faydaları ile istemsiz hareketlerin hayat kalitelerine etkilerini iyi değerlendirmeliler.

Titreme Her Zaman Parkinson Demektir

Titreme Parkinson’un en iyi bilinen belirtisi. Ancak ilaç kaynaklı parkinsonizm, vasküler parkinsonizm, distonik veya temel tremor, psikojenik hastalıklar ve dopa responsif distoni gibi diğer rahatsızlıklardan da kaynaklanabilir.

Doktorlar Her Zaman Nasıl İlerleyeceğini Doğru Tahmin Ederler

Doktorların Parkinson belirtilerine dair anlayışları olsa da kişinin hastalığının nasıl ilerleyeceğini tahmin etmek zordur. Parkinson bireyler arasında çok farklı ortaya çıkar.

Bir çalışmanın yazarına göre hastalar arasında klinik düzey bakımından ciddi farklar var.

Parkinson hastalarındaki farklar ve hastalığın ilerleyişine dair değişikliklerin temel sebebi bilinmiyor. Bu durum hastalığın başlangıcı ile alakalı olabilir.

Bilimadamları şu anda tahminleri iyileştirmenin yollarını arıyorlar. Umut ediyoruz ki gelecekte doktorlar bireylerin nasıl ilerleyeceklerini tahmin edebilecek hale gelecekler.

Parkinson Olan Herkesin Titremesi Olur

Titreme Parkinson hastalığının en dikkat çekici belirtilerinden birisi ancak bazı insanlarda titremeden önce motor olmayan belirtiler ortaya çıkarlar.

Ayrıca bazı bireyler hastalık boyunca titreme yaşamazlar.

Hastalığa sahip olanların %20’sinin titremeye sahip olmadığı belirtiliyor. Bilimadamları bunun neden böyle olduğunu bilmiyorlar ancak tahminlere göre titremenin şiddeti beynin hangi bölgesinin etkilendiği ile bağlantılı olabilir.

Bazı bilimadamları güçlü titremeleri olan insanların retrorubral bölge adı verilen bölgenin yakınlarında dopamin nöronlarını kaybetmiş olabileceklerini düşünüyorlar. Bu dopamin nöronları titremeye katkıda bulunuyorlar.

Bazı İnsanlarda Aniden Belirti Gelişebilir

Multipl skleroz gibi bazı hastalıklarda belirtilerde aniden artış olabilir. Ancak Parkinson pek böyle değildir.

Belirtiler genel olarak çok yavaş ilerlerler ve gün içerisinde hafif dalgalanmalar olabilirler.

Eğer belirtiler aniden kötüleşirlerse, bu muhtemelen başka faktörlerden kaynaklanıyordur. Örneğin yapılan bir çalışmada 18 aylık dönemde 120 Parkinson’lu insanın belirtilerindeki artışlar gözlemlenmiş.

En yaygın sebebi enfeksiyon olmuş ve tüm vakaların dörtte biri enfeksiyon kaynaklıymış. Diğer faktörler arasında anksiyete, tıbbi hatalar, ilaçları düzgün almama ve ilaç yan etkileri ile ameliyat sonrası sağlıkta gerileme bulunuyormuş.

Yazarlara göre bu nöbetlerin %81.4’ü düzeltilebilir veya tedavi edilebilir sebeplerden olmuşlar.

İlaçlar Hariç Hiç Bir Şeyin Yardımı Olmaz

Hastalığın belirtilerinin hafifletilmesi ve yavaşlatılması için sadece ilaçların işe yaradığına dair bir efsane var.

Fiziksel olarak aktif kalmanın belirtileri azaltabildiği ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatabildiğine dair artan kanıtlar var.

Parkinson Derneği, Parkinson’u olan insanların haftada en az 2.5 saatlik bir egzersize daha erken dönemde başlamalarının daha sonra başlayanlara göre hayat kalitelerinde daha yavaş bir azalmaya sebep olduğunu belirtiyor. Egzersiz alışkanlığını erkenden edinmek hastalığın genel olarak yönetimine yardımcı oluyor.

Araştırmalara göre egzersiz sadeece motor belirtileri azaltmıyor, aynı zamanda uyku problemlerini iyileştiriyor, bilişsel yetenekleri koruyor.

Parkinson Ölümcüldür

Bu da bir yanlış anlaşılma. Parkinson kalp krizi gibi ölümcül değildir. Parkinson sahibi insanlar uzun va anlamlı hayatlar yaşayabilirler.

Parkinson olmayan bireyler ile karşılaştırmak gerekirse, hastalığa sahip olanların yaşam süresi beklentileri daha kısadır. Bu azalma hastalığı genç yaşta geçirenlerde daha fazladır ama bunama geliştirmeyenlerde daha az dikkat çeker.

Parkinson ölümcül olmasa da düşme riskini arttırır. Ciddi düşmeler ölümcül olabilirler veya ameliyat gerektirebilirler ve bu da komplikasyon veya enfeksiyon riskini arttırır.

Bir diğer ciddi risk ise zatürre. Parkinson hastalarının yutkunmaları daha zor olduğundan ciğerlerine gıda parçacıkları çekebilirler. Ayrıca öksürme refleksleri de daha düşüktür ve bu nedenle gıdalar ciğerlerde kalarak enfeksiyona sebep olabilirler.

Öksürememek bu enfeksiyonların ölümcül olmasına sebep olabilir.

Amerikan Parkinson Derneği şöyle diyor: “Parkinson hastalarının çoğu ölürler ama sebebi Parkinson değildir.”

Sonuç Olarak

Parkinson hastalığına dair hala bilmediğimiz çok şey olsa da, araştırmalar detaylıca devam ediyorlar. Uzmanların bu konudaki görüşleri şöyle:

“Parkinson hastalığının genetik formları, tedavi için en yüksek umudu sunuyorlar. Bilimadamları Parkinson vakalarının %10-15’inin genetik sebepli olduğunu tahmin ediyorlar.

Ancak genetik Parkinson’un hedeflenmesinde başarılı olmak için hastalıkla bağlantılı mutasyonları kimlerin taşıdığını bilmek gerekiyor. Şu anda bunu kimse bilmiyor.

Bu nedenle Parkinson Derneği PD GENEration adı verilen bir kampanya başlattı ve Parkinson hastalığı olanlar için ücretsiz genetik test ve danışmanlık sunuyorlar. Bu şu anda Parkinson için tedavi imkanı sağlamıyor ancak hastalığa dair klinik deneylerin hızlanmasını sağlayarak ilerleme elde edilmesine yardımcı olabilir.”

Araştırmacılar Parkinson hastalığına dair mekanizmaları yavaşça anlamaya başladılar ve umut ediyoruz ki bir gün daha etkili tedaviler ve hatta tam bir tedavi önerilebilecek.