Kapadokya’nın meşhur peri bacaları, oyulmuş dışarıya yükselen kaya oluşumlarının gerçeküstü manzarası her günbatımı ile binbir renge bürünüyor. Doğaüstü varlıkların buraları yapmasında tutun, uzaylılara kadar binlerce efsane dolanır inanırsanız… Gerçekten büyülü ve gizemli havası ile de her hikayeye ortam yaratır.

Peki bu garip doğal ortam nasıl ortaya çıktı? Türkiye’nin en görkemli kayalarının arkasındaki hikayeyi dinlemek ister misiniz?

Kapadokya’nın Gizemli Kayaları

Kapadokya’yı Türkiye’nin en popüler yerlerinden biri haline getiren sıradışı kaya oluşumları, milyonlarca yıl önce başlayan jeolojik bir süreçten sonra ortaya çıkmıştır. Eski volkanik patlamalar bölgeyi daha sonra ‘tüf’ olarak adlandırılan kalın kül ile örtmüş. Rüzgarın ve suyun doğal erozyonu ile, günümüzde görülebilen, gökyüzüne kadar metrelerce uzanan ‘peribacaları’nın oluşması için de doğal bir unsur olmuş. Bu jeolojik süreç aslında dünyanın dört bir yanında gerçekleşirken, sadece Kapadokya’da insanlar tarafından evlere ve kiliselere dönüştürülmüştür. Yeraltı şehirleri yapılmıştır.

Kapadokya, Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelir. Bu güzel yer, bir yere benzemeyen bir coğrafyaya sahip. Bu nedenledir ki her yıl dünyanın dört bir tarafından inanılmaz sayıda ziyaretçi alıyor.

Göreme kenti, sıcak hava balonları ve açık hava müzesi ile popüler olan bir yerdir. Burada, ziyaretçiler bir zamanlar Bizans’a ait manastır yerleşimi olan ve yaklaşık 20 keşişe ev sahipliği yapan özel eseri keşfedebilirler. Göreme 17. yüzyılda bir hac mekanı haline geldi ve bugün UNESCO tarafından koruma altında. 10. ve 12. yüzyıllar arasında yaratılmış kiliseler, manastırlar ve taşlardan oyulmuş şapeller ile gerçekten sıradışı.

Kapadokya’nın İlk Yerleşenleri

Zaten aslında Kapadokya’ya büyülü görünümünü veren yaratıcı güç de doğallıktır. Roma döneminde zulüm gören Hıristiyanlar, Kapadokya’ya kaçmış ve kısa sürede tüflerin kolay işlenen, yumuşak bir materyal olduğunu fark etmiş. Kendilerine yerleşecek alan arayan sakinler el oyması mağaralar, yaşam alanları, kiliseler, ahırlar ve depoların hepsini yumuşak kayaların içlerine oyarak yaptılar. Bugün hala el yapımı petek yerleşim şekillerinin örneklerini rahatlıkla görmekteyiz.

Kapadokya Günümüzün Turist Merkezi

Kapadokya’nın ilham verici kaya oyukları, şimdi sıcak hava balonu turlarının ziyaretçilerine ev sahipliği yapıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ülkemizin en önemli turistik merkezlerinden biri olan Kapadokya, şarapları ile de oldukça meşhur. Bazı mağara evlerinin konforlu odalara dönüştüğü, keyifli şömineler ve muhteşem manzaralar ile hizmet veren butik otellere dönüşen özel bir mekan.

Kapadokya’da Gezilecek Yerler

Kapadokya çok geniş bir coğrafya. Buraya derin zaman ayırmalısınız. Ürgüp’te, Göreme’de, Uçhisar veya Ortahisar’da farklı mekanlar var. Kapadokya’ya ne kadar zaman ayırırsanız, kendi güzelliğini o kadar size sunar. Büyüleyici ve gizemli topraklar burası, gerekli özeni, saygıyı ve zamanı ayırarak gezmeye çalışın.

Göreme; göz alıcı vadileri ve gün batımını adım adım takip edebileceğiniz bir şehir. Bolca gizli kalmış kilise ziyaret edebilir ve değişik doğal trekking parkurlarının tadını çıkartabilirsiniz.

Uçhisar; Kapadokya’nın en yüksek noktası, şehir merkezine 5 km mesafede. Tüm Kapadokya bölgesinin en güzel panoramik manzarasının olduğu tepe üzerine kurulu. Kapadokya’nın kapısı olarak da biliniyor. Kocabağ şaraplarını da ziyaret etmelisiniz.

Avanos; şapkalı peri bacalarının en iyi örneklerini bulacaksınız. Çavuşin’deki Vaftizci Yahya Kilisesi en önemli yapılardan. Dünyanın ilk ve tek yeraltı seramik müzesi de burada.

Ürgüp; Temenni Tepesi’nden başlamak gerek. Bu tepeden Ürgüp’ün tamamını ve Erciyes’i görmek mümkün. Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi Kapadokya’nın tarihi, kültürel ve mimari özelliklerini yansıtan, Türkiye ve dünyadan toplanmış 200’den fazla bebeğin sergilendiği bir müze. Sobesos Antik Kenti de kesinlikle görülmeli. Kapadokya’da 3 nesildir şarapçılıkla uğraşan bir ailenin sahip olduğu Turasan şarapçılık da ziyarete açık.

Ortahisar; köy merkezinde yer alan tüf kaya ve çevresine oyulmuş kaya evlerden oluşuyor. Hristiyanların bölgeden ayrılmadan önce manastır yaşamına ait örnekler bıraktığı Ortahisar’da,Tavşanlı, Harim, Sarıca, Cambazlı, Balkan Deresi Kiliseleri ile Hallaç Dere Manastırı’nı görmeden gitmeyin.

Zelve; Aktepe’nin kuzey yamaçlarında kurulmuş, üç vadiden oluşan, sivri uçlu ve geniş gövdeli peribacalarının en yoğun olduğu bölge. Özellikle 9 ve 13’üncü yüzyılda Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri. Eğitim verilen manastırların da bulunduğu bir yöre. Vadideki en önemli yapılar ikonoklastik dönem öncesinde yapılmış olan Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseleri.

Ihlara Vadisi; ilk yerleşimin 4. yüzyılda başladığı biliniyor. Melendiz Çayı’nın 14 kilometre uzunluğunda ve 100-200 metre derinlikte bir kanyon oluşturarak yörenin kendine has jeolojik özelliği sayesinde, kayalara oyulmuş freskli kiliseler korunarak günümüze ulaşmış. Kapadokya denince akla ilk gelen yerlerden biri olan vadi, Kapadokya’nın ziyaretçilerine en özel armağanı.

Yeraltı şehirleri; Kapadokya’da en büyük yeraltı şehirleri olan,Kaymaklı ve Derinkuyu haricinde kayalara oyularak yapılmış Özkonak, Özlüce, Tatlarin gibi yeraltı şehri de bulunuyor.