Negatif insanlar yerine pozitif insanlar ile zaman geçirmek sadece eğlenceli değil, sahip olduğunuz bu arkadaşlık aynı zamanda genel sağlığınıza da büyük etkilere sahip. Hem pozitiflik hem de negatifliğin bulaşıcı olma eğilimi vardır. Yani kendinizi negatif arkadaşlar, aile bireyleri ve iş arkadaşları ile çevrelediğiniz zaman, bunlar ruh halinizi ve görünümünüzü kötüleştirme eğiliminde olurlar. Ancak daha da endişe verici olanı, başkalarından kaptığınız negatiflik potansiyel olarak yaşamınızı kısaltır ve sağlığınızı diğer ciddi yollardan etkiler.

Diğer yandan, yakın çevrenizdeki insanlar pozitif olurlarsa, fiziksel ve zihinsel sağlığınızda iyileşme yaşamanız daha yüksek ihtimal. Araştırmalar pozitifliğin faydalarını şunlarla ilişkilendiriyorlar: uzun yaşam, kronik stresten korunma, artan mutluluk, daha anlamlı bir yaşam ve başkalarına daha iyi bağlanma.

Pozitiflik Nedir?

Pozitifliğin tanımı şöyle: pozitif veya iyimser yaklaşıma sahip olmak veya eğilimli olmak. Pozitif karaktere sahip olan insanların dünyayı olduğu gibi kabul ettikleri, talihsiz bir şey olduğunda umut ışığı için bakındıkları ve başkalarına umut mesajları yaydıkları söylenir.

Psikoloji uzmanları son dönemlerdeki “pozitiflik hareketi”nin 1990’ların sonunda, yani pozitif psikolojinin ilk geliştirildiği dönemde başladığını düşünüyorlar. Pozitif psikoloji taraftarları, zihinsel hastalıklar ve fonksiyon eksiklikleri gibi psikolojinin geleneksel olarak odaklandığı alanlar yerine mutluluk ve pozitif duygular üzerine çalışıyorlar. Pozitif psikoloji taraftarları insanların daha mutlu olmaları, daha tamamlanmış olmaları için gerekli olan alışkanlıklar ve yaklaşımlar üzerine çalışıyorlar ve buna pozitif düşünce ile ilgili olanlar da dahil.

Günümüzde iyimserliğin faydalarına geçmişten daha fazla dikkat çekiliyor olsa da, bazı toplumlar pozitif düşüncenin ve iyileştiren insanlarla vakit harcamanın gücü konusunda uzun zamandır örnek oluyorlar. Örneğin, Japonya’nın Okinawa şehrinde ortalama yaşam beklentisi 90 yıl civarında ve bu dünyadaki en yüksek beklentilerden birisi. Burada bulunan insanlar, moai adı verilen bir sosyal ağ oluşturuyorlar. Bu ağda sosyal, duygusal ve hatta finansal destek sunan ve genelde ömür boyu süren bir kaç arkadaştan oluşan bir grup var.

Pek çok çocuk moailere çok gençken, hatta bazen doğum zamanında dahil oluyor. Aynı moai içerisinde bulunan yetişkinler yaşam boyu yolculuklarını birlikte paylaşıyorlar ve sıklıkla ekin yetiştirirken, bahçe sorumluluklarını paylaşırken birlikte çalışıyorlar, birbirlerinin ailelerine bakıyorlar ve çocuklar hasta olduğunda onlara yardımcı oluyorlar, birisi öldüğü zaman duygusal destek veriyorlar. Moai üyeleri, spora ve sağlıklı beslenmeye özendirme gibi birlikte bir diğerinin davranışlarını etkileyen pozitif atmosfer oluşturdukları için ötekilerin sağlıkları üzerinde de pozitif etkiler yaratıyorlar.

The Blues Zones ve National Geographic yazarlarından Dan Buettner, mavi bölge olarak nitelendirilen bu bölgelerde yaşayan insanlarda, 100 yaşına varan insanların adedinin ABD’den 10 kat daha fazla olduğunu ve çoğunun yaşamını iyi bir sağlık düzeyi ile geçirdiğini belirtiyor. Özellikle destekleyici ilişkiler kurarak pozitifliği uygulama yollarından bazıları şöyle: güçlü bir amaç duygusuna sahip olmak, düzenli olarak stresi azaltan aktiviteler yapmak, inanç bazlı bir cemaate dahil olan arkadaşlarla yemeklerden veya bir bardak şaraptan keyif almak, her şeyin öncesine aileyi koymak ve sağlıklı alışkanlıklara sahip arkadaşlar seçmek.

İyimserliğin Gücü: Pozitifliğin ve Pozitif Düşüncenin 6 Faydası

Mutluluğu Arttırır

Bizi ne mutlu eder? Son araştırmalar iyimserliği uygulayan ve birlikte minnettarlık duyan insanların göreceli olarak daha mutlu hissetme, daha enerjik olma, daha umutlu olma ve daha sık pozitif duygular yaşama gibi pek çok fayda elde ettiklerini gösteriyor.
İyimserlik öyle görünüyor ki bize rahatlama, neşe ve bağlanma gibi daha eğlenceli durumlar için gizli fırsatları anlama fırsatı veriyor. Psychology Today’de yayınlanan bir makalede şöyle deniliyor: “Yaşamından tatmin olan insanların zaman içerisinde tatmin olmak için daha fazla sebepleri olur çünkü mutluluk bizleri okulda ve işte daha istenen sonuçlara, daha iyi sosyal ilişkilere, hatta iyi bir sağlığa ve uzun yaşamam götürür”.

Stres ve Anksiyetenin Negatif Etkilerine Karşı Korur

Dr. Sonja Lyubomirsky tarafından yazılan The How of Happiness kitabında yazar şöyle diyor: “kendiniz dünyanız ve diğer insanlar hakkında nasıl düşündüğünüz, mutluluğunuza yaşamınızın objektif durumundan daha fazla etki ediyor”. İyimserliğin olumsuz sağlık sonuçlarına karşı da koruyucu olduğu görülüyor çünkü kronik stresin bedeninize verdiği zararı azaltıyor. Pek çok çalışmada özellikle iyimser insanlarla güçlü sosyal ilişkilere sahip olmanın, olumsuzluklar ve hayal kırıklıklarının zarar verici etkilerine karşı koruyucu olduğu belirtiliyor.

2017’de New York Times’da yayınlanan bir makalede şöyle deniliyor: “Beyinde olan bitenlerin bedende olan bitenlere etki ettiğine dair artık bir şüphe yok. Bir sağlık krizi ile karşı karşıya gelindiğinde, pozitif duyguları aktif olarak yeşertmek bağışıklık sistemini destekliyor ve depresyon ile savaşıyor”. Son bir kaç on yılda yapılan pek çok çalışmada iyimserlik ve iyileşen sağlık işaretleri arasındaki ilişki şöyle:

• düşük tansiyon
• daha az kalp damar hastalığı riski
• daha iyi kilo kontrolü ve obezteye karşı korunma
• daha sağlıklı kan şekeri düzeyi
• uzayan yaşam
• daha düşük depresyon ve rahatsızlık oranları
• soğuk algınlığına karşı daha yüksek direnç
• zorluk ve stres zamanlarını daha kolay atlatma

Kaygı Bozuklukları Riskini Azaltır

Çalışmalar depresyondaki ve anksiyete sahibi insanların pozitif duyguları tanımlama yeteneklerinin azaldığını gösteriyor ve bu eksiklik “verimsiz duygusal regülasyon”a yol açıyor, bu da zaten bu bozuklukların temel işareti. Yani başka kelimelerle anlatmak gerekirse, ruh hali bozukluklarının özelliklerinden bir tanesi kötümser, negatif düşüncelere sahip olmak. Bu bozukluklara sahip olan insanlar negatif düşünceleri öyle otomatik şekilde yaratıyorlar ki, bunun olduğunun ve düşüncelerinin görmezden gelinebileceğinin veya değiştirilebileceğinin farkına varmıyorlar.

2016’da Behavioral Research and Study’de yayınlanan bir çalışmada, pozitif düşüncenin patolojik endişeler ve anksiyete bozukluğu gibi zihinsel sağlık rahatsızlıklarının riskini azaltmaya yardımcı olabileceği keşfedilmiş. Çalışmada anksiyete bozukluğuna sahip olan insanlarda bu kaygıları azaltmak için alternatif yaklaşımlar değerlendirilmiş. Katılımcıların bir grubundan, genel kaygılarının yerine muhtemel pozitif sonuçları hayal etmeleri istenmiş. Diğer gruba ise genel kaygılarının yerine muhtemel sonuçlarını sözlü olarak dile getirmeleri istenmiş. Karşılaştırma için kontrol grubunda ise kaygılar ile alakalı olmayan pozitif görseller hayal etmeleri istenmiş.

Tüm gruplar pozitif düşünce uygulamasından fayda görmüşler, anksiyete ve endişelerinde azalma meydana gelmiş. Gruplar arasında ciddi bir fark görülmemiş ve bu da endişenin herhangi bir pozitif düşünce formu ile değiştirilmesinin zihinsel sağlığa iyi geldiğini ortaya koymuş.

Yaşama Anlam Katar

2010 yılında American Journal of Orthopsychiatry’de yayınlanan bir çalışmada, yüksek düzeyde pozitif düşünceye sahip olan insanların stresli olaylar sonrasında yaşamlarının daha fazla anlama sahip olduğunu düşündükleri tespit edilmiş. Çalışmada 232 öğrenci komünitelere dahil yetişkinler kullanılmış. Testin amacı otomatik pozitif düşüncelerin streslilik ve yaşamın anlamı arasındaki ilişkiyi yönetip yönetmeyeceğini görmekmiş. Araştırmacılar pozitif düşüncelerin stresi yaşama dair anlam hissini güçlendirdiklerini bulmuşlar ve pozitif düşünce düzeyi düşük olanlar ise stresli anlarda yaşamın anlamının azaldığını hissetmişler.

Başkaları ile Bağınızı Kuvvetlendirir

Pozitif düşünceyi uygulamak yaşamlarımızda ortaya çıkan durumlara karşı üstten bakış imkanı, zihinsel açıklık ve perspektif sağlar. Böylece görüşümüz daha doğru bağlantılar kurmak üzere genişler. Bazı uzmanlar buna pozitifliğin “genişleme etkisi” diyorlar. Pozitif duyguların başkalarıyla ve çevremizdeki dünya ile birlik olma duygumuzu da arttırdığı belirtiliyor.

İyimserlik kendi çevremizde, işimizde veya dini organizasyonlarımızda da insanlara bağlanmamıza yardımcı olabilir. Bu önemli çünkü çalışmalar, yaşamın yaşamaya değiyor gibi görünmesinde en önemli faktörlerden birisinin diğer insanlarla olan bağımız olduğunu gösteriyorlar.

Sağlıklı Alışkanlıkları Destekler

Pozitiflik kendi kendine destek sağlar, yani daha fazla pozitif duygu yaşadığımız zaman, devam eden mutluluğumuza katkıda bulunacak daha sağlıklı alışkanlıklar kazanmak kolaydır. Dr. Barbara Fredrickson şöyle diyor: “Memnuniyet verici halleri arama alışkanlığımız olduğu zaman, değişir ve gelişiriz, kendimizin daha iyi versiyonları haline geliriz ve yaşamdan en fazlasını elde etmek için araçlar geliştiririz”. Pozitif duyguların faydasını görmek için doğru oranı da yakalamak gerekli: Pozitif duygular negatif duyguların en az 3 katı olduğunda faydalar ortaya çıkıyor.

8 Pozitiflik Egzersizi

Peki nasıl pozitifliğe odaklanmalı ve dikkatimizi negatiflikten çekmeli? Aşağıdaki pozitiflik egzersizleri kendi yaşamınıza ve çevrenizdeki insanların yaşamına iyimserliği katmanızı kolaylaştıracaklar.

• Kendinizle negatif konuşmalarınızı tanımlayın: Kendinizle negatif konuşma anlarınızı tanımlamanız gerekiyor. Yani bir durumun negatif yanlarını gördüğünüz ve pozitifleri kenara bıraktığınız, otomatik olarak kendinizi suçladığınız, her zaman en kötü sonucu beklediğiniz ve herşeyi sadece iyi veya kötü olarak gördüğünüz, ortasının olmadığını düşündüğünüz anları.

Yaşamınızdaki hakkında genelde negatif düşündüğünüz alanları tanımlayın ve bir seferde sadece bir alana odaklanarak daha pozitif bir yaklaşım elde etmeye çalışın.

• Pozitif doğrulamaları tekrar edin: Kendinize günlük olarak tekrar edebileceğiniz pozitif kelimeler ve alıntılar bulun veya bunları bilgisayar, buzdolabı gibi sık göreceğiniz yerlere yapıştırın.

• Bir şükür günlüğü tutun: Şükür veya minnettarlık uygulaması şu ana odaklanmayı gerektirir ve yaşamınızı bugün olduğu haliyle kabullenmenizi sağlar. Her sabah veya gece sizi mutlu eden ve sevindiren şeyleri yazdığınız bir günlük tutun. Böylece bolluk hakkında düşünmeniz kolaylaşır ve kıskançlık, pişmanlık, düşmanlık, endişe ve sinirlilik gibi negatif duygulara karşı bir ilaç olarak keyif veren deneyimlerinizi kullanabilirsiniz.

• Beden pozitifliği uygulamalarını yapın: Bedeninize dair değiştirmek istedğiniz şeyler ve kilonuza odaklanmak yerine vücudunuzda hali hazırda mükemmel olan şeylere odaklanın. Yani onun spor yapmanızı sağlamasını, günü geçirmenize yardımcı olmasını, çalışmasını ve başkaları ile etkileşime girmesini düşünün. Sonuçları yerine davranışlarınıza odaklanın. Örneğin bir spor rutini oluşturun ve sağlıklı beslenmenize ruh haline iyi gelen gıdalar ekleyin. Çünkü bunlar görünümünüz ve stres düzeylerine pozitif etkilerde bulunurlar ve bunun sebebi kilo vermenizi sağlayabilmeleri değil.

• Sosyal karşılaştırmalardan kaçının: Başkalarında ne olduğuna ve sizde olmadığına odaklanmak yerine yaşamınızda olduğuna minnettar olduğunuz şeyleri düşünün. Sizi özel ve değerli yapan şeyleri bulun. Bunun için güçlerinizi bir günlüğe yazın. Kendinize şefkat göstererek bir arkadaş gibi davranın ve başkalarına söylemeyeceğiniz bir şeyi kendinize de söylemeyin.

• Eğlence ve rahatlama için vakit yaratın: Sakinleşme, stres alıcı aktiviteler ve sizi güldüren, gülümseten şeyler için vakit ayırın. Günlük yaşamdaki mizahı bulun ve kendinize ara vermek için izin verin.

• Düşünceli olun: Farkındalık ve meditasyonu uygulayın, böylece geçmiş veya gelecek yerine şimdi ve buradaya odaklanmayı öğrenebilirsiniz. Bu, duygu ve düşüncelerin geçici olduğunu anlamaya yardımcı olur ve daha az duygusal yük yaratır. Çünkü her şey gelişir ve değişir.

• Başkalarına yardımcı olmak için gönüllü olun: Pozitiflik nasıl yayılır? Bunun yollarından bir tanesi başkalarının yaşamlarına katkı sağlamak ve bu durum sizin ruh halinize de iyi gelir. Başkalarına yardımcı olmak sizi kendi kafanızdan çıkartır ve bağlanmış, minnettar ve gururlu hissetmenizi sağlar.

Pozitif Olmanın Kötü Yanları Var mı?

Bazıları tam tersi şekilde hissederken devamlı olarak pozitif olmaya çalışmanın gerçekten nasıl hissetiğinizi reddetmek olduğunu söylüyorlar ve bunun da potansiyel olarak belli duygulardan uzak kalmaya sebep olacağı söyleniyor. Pozitifliği uygulamanın hedefi bazen üzgün, kızgın, sinirli ve hayal kırıklığına uğramış olabileceğinizi reddetmek değil. Bunun yerine onları ilk olarak kabul etmek ve sonrasında geçici olduklarını anlamak önemli. Her zaman işlerin nasıl gideceğini veya şartları kontrol edemezsiniz ancak bu deneyimlerden en iyi öğrenmeyi elde etmeye çalışabilir ve her şey mükemmel olmasa da minnettar olacak bir şey bulabilirsiniz.