Merhaba Sevgili Okur

Hayatın devam etmesinin temel koşulu enerjidir. Enerji atomların hareket ve etkileşimi olarak tanımlanabilir. Enerji asla yok edilemez, artırılıp azaltılabilir ve farklı tür enerjilere dönüştürülebilir.

Yediğimiz her şeyin yakıtımız olduğunu ve yediklerimizin bizi aslında hasta edebileceğini daha öncede anlatmıstım. Günümüzde diyabet hastası veya kanser hastalığına yakalanma veya olma riski taşıyan birey oranı artmaktadır.

HER ŞEY ENERJİYLE İLGİLİ

Besinlerde bulunan kimyasal enerji bir tür potansiyel enerjidir. Vücudumuzda enzimler yardımıyla potansiyel enerji, vücudumuzun kullanabileceği kinetik enerjiye dönüştürülür. Böylece, hareket ve yaşamsal faaliyet yeteneği kazanırız.

Çiğ besinlerde depolanmış enerji pişmiş besinlerdekine oranla çok daha fazladır. Çünkü, ısı enzimlerin yapısındaki proteinleri denatüre ederek potansiyel enerjinin tam verimle kinetik enerjiye dönüşmesini engeller. Vücudumuz ne kadar az enerji üretirse, hücreler o kadar erken yaşlanmaya ve kendini yok etmeye başlar.

Karbon, Hidrojen, Nitrojen ve Oksijen organik maddelerin yapısında bulunan moleküllerin türünü belirleyen temel elementlerdir. Besinlerin yapı taşları da bu elementlerdir.

KARBONHİDRAT ŞEKER METABOLİZMASI

Karbonhidrat; nişasta, şeker, glikojen, dekstrin ve selüloz gibi yapıların genel adıdır. Karbonhidrat vücudun enerji ihtiyacını karşılayan birincil kaynaktır. Monosakkaritler, yani basit şekerler karbonhidratların en küçük yapıtaşıdır ve vücudun ana yakıtıdır.

PROTEİN DİYETİNİN ZARARLARI

Protein vücudun temel yakıtı değildir. Yüksek açlık durumunda, vücut yakıtı biterse temel yapıtaşı olan aminoasitleri glikoza dönüştürerek tüketmeye başlar. Bu sebeple, birçok doku, organ ve vücut sistemi zarar görür. (Ölüm orucunda bile şekerli su içilir, amaç vücuda birincil yakıt aracılığıyla yaşamsal fonksiyonların devamlılığı için enerji sağlamaktır.) Protein diyetleri kas, karaciğer, böbrek veya pankreas hasarları ile son bulur.

PROTEİN METABOLİZMASI

Vücut proteini direkt olarak sindirimde kullanamaz. Bunun için proteinler mide, pankreas ve ince bağırsakta daha küçük formlar olan aminoasitlere parçalanır.

YAĞLAR VE METABOLİZMASI

 

  • Yağlar vücut için yaşamsaldır;
  • Yağlar, trigliserit formunda enerji depoları olarak görev alır.
  • Organları sararak onları korur.
  • Yağda çözünebilen vitaminleri ( A, D, E ve K) hücrelere taşır ve vücutta depolar. Diğer vitaminler suda çözünürler ve bu vitaminlerin vücutta kullanılmayan kısmı depolanamaz.
  • Vücudu birçok dış etkenden ( soğuk, darbe…) korur.
  • Vücut iç ısısının kontrolünü sağlar, soğuk koşullarda ısı kaybını engeller.
  • Fosfolipid formunda hücre zarının yapısında bulunur.
  • Antienflamatuar ( iltihapla savaşan ilaç) olarak hizmet eder.

Doymamış yağlar daha az hidrojen bağına sahiptir, bu yüzden hem daha sağlıklı hem de vücudunuzun bu yağları sindirip yakması daha kolaydır.

 

Temel yağ asitleri vücudun mutlaka ihtiyaç duyduğu yağlardır, insan vücudu, iki tür hariç, ihtiyaç duyduğu tüm temel yağ asitlerini kendi üretebilir. Kalan iki temel yağ asitlerini besinlerden karşılamak gerekir.

Temel yağ asitleri;

  • Kolesterol üretiminde kullanılır. Kolesterol D vitamini üretimi için gereklidir.
  • Hücre zarının yapısını oluşturan moleküllerden biri olan fosfolipid yapımında kullanılır.
  • Kan pulcuklarının düzenli çalışmasında, kanın doğru ve yeterli sürede pıhtılaşmasında etkilidir.
  • Hastalıklarla savaşmada, bağışıklık sistemine destek olur.
  • Sinir dokularını ve tepkileri güçlendirir.
  • Hemoglobin üretiminde kullanılır. Hemoglobin kanda bulunan ve hücrelere oksijen taşıyan bir yapıdır.
  • Cildi besler ve korur.
  • A ve E vitaminleri ile birlikte, cilt ve saç sağlığına katkıda bulunur.
  • Vücudun yağ yakımına eğilimini artırır.
  • Vücut iç ısısını korur.
  • Beyin gelişimi ve çalışmasında görevlidir.

Kaynak www.eatright.org

Clean Eating- David Cousins

 

Sevgiyle, Gülüşlerle

 

Ayşe Tolga