Biri beyaz tenden mi bahsetti, yoksa renkli gözlerden mi, uzun bacaklar desem ya da Ege ve Akdeniz sahillerinin değerini artıran taş gibi hatunlar diyelim. “Türk kızlarının suyu mu çıktı”, “Türk kızları, bu Ruslara taş çıkartır” gibi tesellileri bence bir kenara bırakalım. Acı gerçeği kabul etmekte ve bu Rus kadınların güzellik sırlarını öğrenelim. Sonuçta zararın neresinden dönsek kardır. Hepimiz aynı süreçlerden geçerek bu dünyaya geliyoruz, peki bu Ruslar ne yiyip ne içiyorlar, nasıl yaşıyorlar da, bebek gibi bir cilde, taş gibi bir vücuda sahip oluyorlar.

Türkler olarak, kadın, erkek o kadar çok Rus ile haşır neşir olduk ki, bu kadınların güzellikleri ve Rusların ülkemize, kültürümüze ve turizm gelirine etkileri hakkında sayısız efsane duyduk ya da bazılarını biz uydurduk. Ama benim duyduğum en yaratıcı hikayelerden birisi şöyle; ülkemizdeki ilk ve gerçek sarışın, mavi gözlü bireylerin Karadeniz, bölgesinde ortaya çıktığı ve oradan tüm ülkeye sarışınlar, renkli gözlüler yayıldığıdır. İşte bu Karadeniz ve sarışın bağlantısının da denizin diğer tarafından gelen uzun, ince, sarışın, mavi gözlü, güler yüzlü Rus hatunlardan kaynaklandığı şeklinde.

Elbette ki bunlar biraz uydurma, biraz abartı hikayeler. Zira tarihteki ilk Türkler incelenerek yapılan Türk insanı prototiplerin tamamının beyaz tenli oldukları bilimsel bir gerçektir. Türk toplukların göçebe yaşam ve diğer toplumlarla yakın ilişkileri sonucunda Türklerde de koyu ten rengi, kahverengi gözler gibi özellikler görülmeye başlanmış. Bu kadar akademik veri yeterli diye düşünüyorum. Her şey yalan, Rus kızların güzelliği gerçek. İşte bu güzelliği oluşturan etkenlerin tamamını sizler için maddeler halinde sıraladım.

  • Soğuk hava, beyaz ten demek!

Kuzey ülkelerinin tamamında hava çok soğuk olduğu için “iklim şartlarına uyum yasası” gereği bu bölgelerde doğan kişiler beyaz ya da açık tenli olurlar. Ten renklerinin cazibesi maalesef ki, doğanın onlara bir hediyesi. Çünkü bu bölgeler yılın 9 aynı güneşsiz geçirdiği için tenlerinin beyaz olmasından daha doğal ne olabilir ki?

  • Güneş ışığı almayan bölgelerde, gözler mavi ya da yeşil renktedir!

Bir önceki maddede de açıklamaya çalıştığım gibi kuzeydeki ülkeler güneş ışığından yılın sadece çok kısıtlı bir döneminde faydalanabiliyorlar. İşte bu ışık almama durumu da gözlerin iyi görebilmesi, daha iyi ışık alabilmesi için açık renk olması durumunu doğuruyor. Bunu daha net anlamak için ülkemizin yılın büyük bir bölümünü güneşli geçiren Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan kişilerle, neredeyse her mevsim yağışlı olan ve güneşi çok az gören Karadenizlileri karşılaştırın.

  • İklimsel sebepler cildi besliyor!

Dünyanın Kuzey ucunda yaşayan insanların ciltleri nemli ve yağlı yapıdadır. Bizim gibi Akdeniz civarındaki ülkelerde ise genellikle karma cilt tipi, vücudun bazı yerlerinde deri yağlı, bazı yerlerinde ise kurudur. Bir Kuzey ülkesi olan Rusya’da da cilt her daim doğal yağını koruduğu için kurumaz ve dokunduğunuzda yumuşacık bir izlenim bırakır.

  • İkinci Dünya Savaşı sonrasında erkekler güzellerden güzel beğendi!

Hem insani açıdan hem de mantık kuralları açısından değerlendirdiğimde çok da bir yere oturtamamış olsam da, farklı bir bakış açısı var. Şöyle ki, İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet Rusya, 20 milyondan fazla kayıp vermiş. Savaş ortamı olduğu için bu ölenlerin çoğu da erkekmiş, dolayısıyla savaş sonunda ülkede erkek nüfusu çok az, kadınlar ise fazlaymış. Hal böyle olunca erkekler sadece en güzel olanlarla birlikte olmuşlar ve çok güzel, bakmaya doyulmayan bir nesil ortaya çıkmış. Bu düşünce ne kadar doğru bilemiyorum. Ancak neden olmasın diye de düşünmeden edemiyorum.

  • Irkçılık, bu ırkı güzelleştirmiş olabilir!

Rusya, tarih boyunca askeri ve ekonomik bakımdan güçlü bir devlet olmuştur. Bunun bir sonucu olarak da tıpkı günümüzün Amerika’sı gibi “kendini ve kendi ırkını seven, en üstün olma” inancını taşıyan Sovyetler Birliği her konuda ırkçı bir politika izlemiş. Özellikle Stalin’in Rus ırkını güzelleştirmek için en güzel kadınlarla, en yakışıklı erkeklerin bir araya gelmesini teşvik ettiğine dair söylentiler mevcut. Bir de aynı bağlamda halkın da uzun yıllar ırkçı bir anlayış taşıdığı düşüncesiyle, Rus kadınların sadece Rus erkeklerle birlikte olduğu ve bu şekilde ırkın güzelliğini koruduğu düşünülüyor. Ancak bunların bilimsel, mantıklı bir dayanakları olmasa da, kim bilir, belki de gerçektir!

  • Küreselleşme, Rusya’ya pek uğramamış!

Tarihin başından son dönemlere kadar diğer ırklarla, ülkelerle en az karışan ırklardan birisi Ruslardır. Sovyetler Birliği döneminde kendi içinde kapalı bir kutuda yaşayan Rusların doğal olarak ırklarının özelliklerini kaybetmeden taşımaları da mümkün olmuştur.

  • Rusya, göç almamış!

Savaşlar, teknolojik gelişmeler, toplumsal değişimler derken Dünya küçük bir modern köy haline geldi, dünyanın bir ucundan diğerine gidip çalışmak, eğitim almak, yaşamak artık çok kolay. Ancak bazı ülkeler için bu pek de geçerli değil. Rusya, tarih boyunca eğitim ya da iş göçü şeklinde toplu göçlere asla izin vermemiş, kendi ırkını daha izole tutmayı başarmıştır. Bu bakımdan Rus kızların da “has” Rus olarak kaldıklarını söylemek mümkün.

  • Omega 3, içimizi olduğu kadar dışımızı da güzelleştiriyor, demek ki!

Sağlıklı beslenmek istiyorsak haftada 2 öğün balık yemek gerekiyor. Bunu artık adımız, soyadımız kadar iyi biliyoruz. Zira deniz ürünleri ve özellikle de soğuk denizlerin balıkları başta Omega 3 olmak üzere, vitaminler, mineraller, faydalı elementler bakımından çok zengin. Bu bakımdan özellikle cildin canlı, diri kalmasında balık tüketiminin önemi yadsınamaz. İşte güzelliği dillere destan olan Rusların da kahvaltıda havyar, öğle yemeğinde balıklı yeşil salata, akşam yemeğinde ızgara balık yemelerinin kesinlikle bu güzelliklerine katkısı olmuştur diye düşünüyorum.

  • Rus kızları, çorbasız beslenmez!

Az önce de söylediğim gibi balık ve diğer deniz ürünleri Rusların en sık tükettikleri besinlerin başında geliyor. Bununla birlikte balık çorbaları, balık, mantar, lahana karışımı çorbalar da Rus yemek kültürünün vazgeçilmezi. Hal böyle olunca da ana yemek öncesinde sebzeli, balıklı koca bir kase çorba içen bir kişi ana yemeği de ölçülü yiyip daha az kalori almış oluyor.

  • Doğal beslenme alışkanlıkları Rus kızlarının güzelliğine güzellik katıyor!

Rusya’ya ülkenin hemen her yerinde bin bir çeşit ot ve baharatlar yetişiyor. Ruslar her yemeğin yanında koca bir kase dolusu yeşil salata tüketerek vücudun ihtiyaç duyduğu tüm faydalı elementleri alıyorlar. Dereotu, anason, nane, soğan, sarımsak gibi yeşillikler, tarçın, tarhun otu, karabiber, safran gibi baharatlar Rusların kahvaltı da dahil her yemeğini süslüyor. “İyi Yaşam” felsefem gereği her içerikte, her tarifte mümkün olduğunca yeşillik kullanmamın mantıklı bir sebebi var elbette!

Tüm bunlara ek olarak buz gibi soğuk İskandinav ülkelerindeki kadınların da barbie bebek gibi güzel olduklarını düşünürsek, ülkemizin ılıman bir iklime sahip olmasının bize faydası kadar zararı da olduğunu kabul edelim.

Sevgili okuyucuma küçük bir not: Belki biraz teselli niyetinde olacak. Ama 20-30 yaşları arasındayken güzelliğiyle baş döndüren Rus kadınlar, 40 yaşından sonra hızlı bir çöküş sürecine giriyorlar. Elbette her insan 40’ından sonra güzelliğinde bir kayıp yaşıyor. Ancak söz konusu olan Ruslar olunca bu çöküş çok daha hızlı oluyor. Bu sorun da genel olarak çok açık tenli olmalarına ve açık ten renkli kişilerin dış etkenlerden çok daha kolay etkilenebiliyor olmalarına bağlanıyor. Açık renk gözlere sahip olanların görme yetisini daha genç yaşlar itibaren kaybetmeye başladığı, açık ten renkli kişilerin ciltlerinin daha çabuk kırıştığı, göz altlarının hızlı çöküp, sararmalar, morarmalar yaşadığı da biliniyor. Bilmem belki bunu düşündükçe içimiz biraz rahatlar.