Şizofreni dünya çapında 21 milyondan fazla insanı etkileyen bir zihinsel rahatsızlık ve kronik, hasar verici bir yapıya sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Belirtileri arasında iç sesler duymak, yanlış inançlara sahip olmak, düşünceleri ve davranışları organize edememek, duygusal olarak düz bir yapıya sahip olmak ve halisünasyonlar görmek bulunuyor.

Bu belirtiler bireylerin korku duymalarına ve içe kapanmalarına sebep olabiliyorlar. Disorganize davranışları ise başkaları tarafından korkutucu ve kavranılamaz bulunuyor.

Şizofreni sahibi bireyler konuştukları zaman mantıklı olmayabilirler. Konuşmadan ve hareket etmeden saatlerce oturabilirler ve kendileri ile konuşuyor gibi görünebilirler.

Aileler ve toplum da şizofreniden etkilenmektedir. Şizofreni sahibi pek çok kişi iş sahibi olmada, kendine bakmada sorunlar yaşıyor ve başkalarının yardımına ihtiyaç duyuyor.

Şizofreni hem erkekleri hem de kadınları benzer şekilde etkiliyor ancak araştırmalar erkeklerde bazı belirtilerin daha önceden görülebileceğini belirtiyorlar. Rahatsızlık aynı zamanda tüm etnik gruplarda da eşit oranda bulunuyor.

Halüsinasyon ve sanrı gibi belirtiler genelde 16-30 yaşları arasında ortaya çıkıyorlar ve 12 yaştan gençler ile 40 yaşından yaşlılar arasında şizofreni tanısı konması pek de yaygın değil.

Şizofreni nadiren çocuklarda da görülebiliyor ancak çocukluk dönemindeki belirtilerin tespiti günümüzde yaygınlık kazandı. Buna ek olarak ergenlerde şizofreni tespiti zor olabilir çünkü rahatsızlığın ilk belirtileri arasında arkadaş değişimleri, notlarda düşüş, uyku problemleri ve sinirlilik bulunmaktadır ve bunlar ergenlik belirtileri olarak da karşımıza çıkıyorlar. Şizofreni geliştirme riskine sahip olanlar %80 oranında gençlikte tespit edilebiliyorlar ve bunun için şu faktörler dikkate alınıyorlar: kişinin kendini izole etmesi, beklenmedik düşünce ve şüphelerde artış, aile geçmişi. Rahatsızlığa kapılan genç insanlarda maalesef bu belirtileri tespit etmek zor olabiliyor.

Şizofreni sahibi bireyler düşmanlık ve agresiflik de gösterebilirler. Ancak pek çoğunun kendilerine zararının daha fazla olduğunu ve agresif olmadığını da belirtmek gerekli.

Şizofreni temel olarak kronik bir durumdur ve yaşam boyu mücadele etmeyi gerektirir. Buna karşın şizofreni sahibi pek çok kişi kendine toplumda bir yer bulabilmektedir. Araştırmacılar yeni teknikler ve ilaçlar sayesinde bu konuda daha başarılı olunması için mücadele ediyorlar ve hastalığın önlenmesi için de çalışmalar mevcut.

Belirtiler

Şizofreninin ilk belirtileri arasında kafa karışıklığı ve davranışlarda şok edici değişimler bulunmaktadır. Bu durum aile bireylerinin belirtiler ile baş etmesini zorlaştırabilir.

Belirtileri arasında pozitif, negatif ve dağınık belirtiler yer alabilirler. Tanının konabilmesi için akut belirtilerin bir aylık periyotta mevcut olmaları ve devam eden işaretlerin en az 6 ay sürmeleri gerekiyor.

Pozitif Belirtiler

Pozitif belirtiler, sağlıklı insanlarda bulunmayan psikozlu davranışların varlığı anlamına geliyor. Bu bireyler genellikle gerçeklik ile bağlarını yitiriyorlar ve belirtiler gelip gidebiliyorlar. Bazen daha ağır, bazen daha hafif olabiliyorlar. Pozitif belirtiler şu şekildeler:

Halüsinasyonlar

Halüsinasyonlar, bireylerin başkalarının görmediği, duymadığı, koklamadığı ve hissetmediği şeyleri görmeleri, duymaları, koklamaları ve hissetmeleri olarak tanımlanıyor. Sesler şizofrenide en çok karşılaşılan halüsinasyonlar arasında yer alıyorlar. Bu bozukluğa sahip pek çok kişi sesler duymaktadır ve bu sesler kişiye davranışlarından bahsedebilir, kişiye bir şeyleri yapması yönünde telkinler verebilir veya kişiyi tehlikelerden koruyabilirler. Bazen sesler birbirleriyle de konuşmaktadırlar. Şizofreni sahibi bireyler bu durumu aileleri farketmeden çok zaman önce sesler duymaya başlayabilirler. Ayrıca olmayan nesne ve kişileri görmek, olmayan kokuları almak ve vücuda görünmez ellerin dokunduğunu hissetmek gibi halüsinasyonlar da hayli yaygınlar.

Sanrılar

Sanrılar kişinin kültürüne ait olmayan ve değişmeyen yanlış inançlar olarak tanımlanıyor. Kişi, başkalarının bu inançların yanlış ve mantıksız olduğunu kanıtlamaları halinde bile onlara inanmaktadır. Şizofreni sahibi bireyler garip sanrılara sahip olabilirler. Örneğin komşularının davranışlarını manyetik dalgalarla kontrol ettiklerine inanabilir. Ayrıca televizyondaki kişilerin kendilerine mesajlar gönderdiklerini düşünebilir, radyoların onların düşüncelerini yaydığına inanabilirler. Bazen ünlü bir kişi olduklarına bile inanabilirler. Paranoyakça sanrılara sahip olarak başkalarının onlara zarar vermek istediğini düşünebilirler.

Düşünce Bozuklukları

Bu bozukluk düşüncenin sıradışı ve fonksiyonsuz olmasıdır. Buna organize olmayan düşünme de denilmektedir. Bu kişiler düşüncelerini mantıksal olarak bağlama ve organize etme yetisinden yoksunlardır. Anlaması zor bir karmaşıklık ile konuşabilirler. Ayrıca düşünce bloklama da yapabilirler. Bunun anlamı, bir düşüncenin orta yerinde konuşmayı bırakabilirler. Bu kişilere neden sustukları sorulduğu zaman düşüncenin bir anda zihinlerinden çıktığını söyleyebilirler. Ayrıca anlamı olmayan yeni kelimeler de yaratabilirler.

Hareket Bozuklukları

Aynı hareketleri tekrar tekrar mantıksız şekilde yapabilirler. Bazen ise hiç bir şeye tepki vermeden donmuş bir şekilde kalabilirler.

Negatif Belirtiler

Negatif belirtiler, normal duygu ve davranışlarda bozulma olarak tanımlanmaktadırlar ve tespitleri daha zordur çünkü depresyon ve diğer bozukluklar ile karıştırılabilirler. Bunlar arasında şunlar bulunmaktadır:

Yüzde hareketsizlik, monoton bir sesle konuşma
Günlük yaşamdan keyif almama
Planlı aktiviteleri başlama ve sürdürmede problemler
Zorlandığında bile çok az konuşma

Negatif belirtilere sahip olan bireylerin günlük işlerde yardıma ihtiyaçları olur. Genelde kişisel hijyenlerine dikkat etmezler. Tembel ve başkalarına yardım etmek istemeyen bir görüntü çizebilirler.

Bilişsel Belirtiler

Bilişsel belirtiler şizofrenizi olan bireylerde yaygındırlar ancak rahatsızlığın bir parçası olarak tespitleri zor olabilir.

Genelde sadece başka testler uygulandığında ortaya çıkarlar.
Bilgiyi anlama ve karar verme yeteneğinde eksiklik
Dikkat ve odaklanma eksikliği
Öğrendikten sonra o bilgiyi kullanmakta zorlanma
Yavaş işleme hızı

Bilişsel belirtiler genelde normal bir yaşamı ve para kazanmayı etkilemektedirler. Yoğun bir duygusal rahatsızlık yaratabilirler. Buna ek olarak şizofreni sahibi bireyin çevresindekiler bilişsel eksikleri fark etmeyebilirler ve bu nedenle hasta bireye karşı kızgın olabilirler.

Sebepleri

Genler ve çevre: Bilimadamları uzun süredir şizofreninin aile boyunca devam ettiğini biliyorlar. Rahatsızlık tüm toplumun %1’inde bulunuyor ancak birinci dereceden akrabalarda bulunması halinde bu ihtimal %10’a çıkıyor.

İkinci dereceden akrabalarında şizofreni olanlarda da yaygınlık daha fazla. En yüksek risk ise şizofreni sahibi bir tek yumurta ikizine sahip olanlarda.

Genlerimizi her iki ebeveynimizden alırız. Bilimadamları bu riskin bir kaç gen nedeniyle arttığını düşünüyorlar ancak sadece tek bir gen tek başına hastalığın sebebi değil. Hatta son çalışmalarda şizofreni sahibi bireylerin nadir genetik mutasyonlara daha yatkın oldukları görülmüştür. Bu genetik farklılıklar yüzlerce farklı geni etkiliyorlar ve bu nedenle beyin gelişiminde sorunlar ortaya çıkartıyorlar.

Şizofreni konusunda yapılan bir başka çalışmada ise belli bir genin beyin kimyasını bozduğu belirtiliyor. Bu problem beynin yüksek fonksiyon yeteneklerini bozabildiği tespit edilmiş durumda ancak çalışmalar henüz devam ediyor.

Ek olarak, muhtemelen bozukluğa sebep olan birden fazla gen mevcut. Ayrıca virüslere, besin eksikliğine, doğum problemlerine ve diğer çevresel etkenlere maruz kalmanın da riski arttırabileceği düşünülüyor.

Farklı beyin kimyası ve yapısı: Bilimadamları beyinde bulunan dopamin, glutamat ve diğer kimyasal faktörlerin dengesizliklerinin şizofrenide rol oynayabileceğini düşünüyorlar. Bu faktörler beyin hücrelerinin birbirleri ile iletişim kurmalarına yardımcı olurlar.

Ayrıca şizofreni sahibi bireylerin beyinleri sağlıklı insanlardan biraz daha farklı görünüyor. Örneğin beynin merkezindeki sıvı dolu kesecikler şizofrenili bazı bireylerde daha büyükler. Bu bireylerin beyinlerinde genelde daha az gri madde bulunuyor ve bazı alanlarda daha fazla veya daha az aktivite görülüyor. Ölümden sonra yapılan çalışmalarda beyin dokusunda da farklılıklar olduğu görülmüştür. Bazı uzmanlar doğum öncesi gelişim bozukluklarının beyin yapısını değiştirebileceğini belirtiyorlar. Bu durum kendisini ergenliğe kadar göstermiyor olabilir çünkü ergenlikte beyinde ciddi değişimler meydana gelir ve bu durum psikotik belirtileri tetikleyebilirler.

Madde kullanımı: Araştırmalar ergenlik döneminde ve genç yetişkinlikte madde kullanımının şizofreni riskini arttırabildiğini gösteriyorlar.

Tedaviler

 

Şizofreni tedavisi genellikle hastalığın belirtilerinin ortadan kaldırılması üzerine kurulu. Anti-psikoz ilaçları, psikoterapi ve çeşitli tedaviler bu amaçla uygulanıyorlar.


Ayrıca şizofreni sahibi bireylerinin intihar riskine sahip olabildiklerini unutmamak gerekli. Hastalığa sahip olanların %5-%6’sı intihar nedeniyle ölürken, %20’si en az bir kere intiharı deniyor.

Hastane

Hastalığın akut döneminde hastaneye yatmak mecburi olabilir. Zira bazı hastalar çevreleri ve kendileri için tehlikeli olabiliyor, kendilerine bakamıyorlar. Hastanede ilaçlar yardımıyla psikotik belirtiler ortadan kaldırılabiliyorlar.

İlaçlar

Psikoz karşıtı ilaçlar belirtileri azalttıkları için bireylerin daha etkili ve uygun olmalarını sağlıyorlar. Bu ilaçlar şu anda mevcut olan en iyi tedavi imkanını sunuyorlar ancak şizofreniyi tamamen tedavi etmiyorlar. Doz ise her hasta için farklı.

Şizofreni sahibi pek çok birey ilaç kullanımı sonrasında belirtilerde iyileşme fark etmiştir ancak bazı hastalarda ilaçlar hiç bir işe yaramamışlardır. Doktor ve hastaların birlikte çalışmaları en iyi ilacın bulunması konusunda katkı sağlamaktadırlar ancak bazı ilaçların yan etkileri de olabilmektedir.

Bu ilaçlar genellikle halüsinasyon ve sanrı gibi pozitif belirtilerin ortadan kaldırılmalarında kullanılmaktadırlar ancak negatif belirtiler konusunda maalesef pek de yardımcı olmuyorlar.

Rehabilitasyon

Rehabilitasyon sürecinde tıbbi olmayan sosyal veya sessel eğitimler hastalara yardımcı oluyorlar. Şizofreni 18-35 yaş aralığında ortaya çıktığı için hastaların kendilerini geçindirecek bilgileri öğrenmeleri mümkün olmuyor ve rehabilitasyonda bu konuların üzerine gidiliyor, bireylerin meslek sahibi olmaları, problemler çözmeleri, paralarını kontrol etmeleri ve sosyal yeteneklerini geliştirmeleri amaçlanıyor.

Bireysel Psikoterapi

Psikoterapi sürecinde hasta ile zihin sağlığı uzmanı düzenli olarak görüşüyorlar. Bu seanslarda geçmiş veya anlık problemler, deneyimler, düşünceler, hisler ve ilişkiler üzerinde odaklanılıyor.

Bilişsel Davranış Terapisi

Bilişsel davranış terapisinde düşünceler ve davranışlar üzerine odaklanılıyor. Özellikle ilaçlarla bile kaybolmayan belirtiler için uygulanıyor. Terapist hastalara düşünce ve algılarının gerçekliğini test etmeleri için eğitim veriyor ve sesleri dinlemekten kaçınmaları, belirtileri yönetmeleri için yönlendirmelerde bulunuyorlar.

Aile Eğitimi

Şizofreni sahibi bireylere genelde aileleri bakıyor ve bu nedenle ailelerin de zorlukların farkında olmaları gerekli. Terapistin yardımı ile aileler de bozukluk ile baş edebilmeyi öğreniyorlar.

Kişisel Yardım Grupları

Şizofreni sahibi bireyler ve aileleri bir araya gelerek yardımlaşma grupları kuruyorlar ve böylece birlikte hareket edebiliyor, hastaların hakları için mücadele edebiliyor, yeni bakış açıları kazanabiliyorlar.

Koronavirüs ( Covid-19), sizde travma oluşturduysa ve sürekli olarak bu konu ile ilgili yoğun ve süreğen kaygı hissediyorsanız ve  neler yapacağınızı, nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız bunu birlikte çalışabiliriz. Online terapi almak isterseniz bana bu numaralardan ulaşabilirsiniz.

Uzman Klinik Psikolog Diana Güler
Telefon: 0216 266 24 48 & 0533 086 30 22
Mail: info@dianaguler.com
İnstagram: dianagulerr

Kaynak:

https://www.psychologytoday.com/us/conditions/schizophrenia