Sosyal medyayı kontrol etmek ve sürekli olarak aşağı kaydırmak son yıllarda giderek daha da popüler bir etkinlik haline geldi. Çoğu insanın sosyal medya kullanımı sorunlu olmasa da kullanıcıların küçük bir kısmında sosyal ağ sitelerine bağımlılık ve aşırı ya da takıntılı bir şekilde kullanım görülüyor. Sosyal medya bağımlılığı, sosyal medyaya aşırı derecede ilgi duyma, sosyal medyaya girme ya da onu kullanma konusunda kontrol edilemeyen bir dürtüye neden olan bir davranış olarak ortaya çıkıyor. Bu davranışta sosyal medyaya çok fazla zaman ve hayatın diğer önemli alanlarını etkileyecek kadar emek harcanıyor.

Sosyal medya bağımlılığı, diğer madde bağımlılıklarıyla benzer özelliklere sahiptir. Bu bağımlılıkta ruh halinde değişimler (sosyal medyadayken duygusal durumda olumlu değişiklikler görülebilir), dikkat çekme (sosyal medya ile davranışsal, bilişsel ve duygusal meşguliyet gibi), tolerans (zaman içinde artan sosyal medya kullanımı gibi), yoksunluk belirtileri (sosyal medya kullanımı kısıtlandığında ya da bırakıldığında hoş olmayan fiziksel ve duygusal belirtiler yaşamak gibi), çatışma (sosyal medya kullanımı ile kişiler arasında sorunlar çıkabilir) ve nüksetme (bağımlı bireyler yoksunluk dönemi sonrası aşırı sosyal medya kullanımlarına hızla geri dönerler) görülebilir.

Sosyal medya bağımlılığı olgusu, büyük ölçüde sosyal ağ sitelerinin vücutta salgılattığı dopamin nedeniyle ortaya çıkar. Facebook, Snapchat ve Instagram gibi sosyal medya platformları, tüketicilerin ürünlerini en fazla şekilde kullanmalarını sağlamak için kumar ve uyuşturucu gibi şeylerin neden olduğu sinir devresinin aynısını üretir. Araştırmalara göre sitelerden gelen retweet’ler, beğeniler ve paylaşımlar, beynin ödül alanının kokain gibi maddelerde görülen aynı kimyasal reaksiyonu tetiklemesine neden olmaktadır. Hatta sinirbilimciler sosyal medya etkileşimini, kişinin sistemine doğrudan enjekte edilen bir dopamin şırıngasına benzetmektedir.

Sosyal Medyanın Beyne Zararları

berrak rüyada beyin

Sosyal medyanın beyin üzerindeki etkisi, hem fiziksel hem de psikolojik bağımlılığa neden olur. Harvard Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre sosyal paylaşım sitelerinde kendini göstermek, beyinde bağımlılık yapıcı bir madde alırken çalışan kısmın aynısının çalışmasını sağlıyor. Beyinde bulunan ödül merkezi ve kimyasal habercilerin yolları, kararları ve duyguları etkiler. Kişi ödüllendirici bir deneyim yaşadığında ya da bağımlılık yapıcı bir madde kullandığında beyinde dopamin üreten bölgelerdeki nöronlar aktive olur ve dopamin seviyeleri yükselir. Bu nedenle beyin “ödülünü” alır ve uyuşturucu ya da etkinlik ile pozitif pekiştirmeyi ilişkilendirir.

Sosyal medya kullanımında bu durum gözlemlenebilir. Kişi beğeni ya da mention gibi bir bildirim aldığında beyinde dopamin artışı olur ve beyin bunu ödül yollarına göndererek kişinin zevk almasına neden olur. Sosyal medya, göreceli olarak çok az bir çabayla anında ve sonsuz miktarda ödül sağlar. Beyin bu pozitif pekiştirme yoluyla kendini tekrar düzenler ve insanların beğeni, retweet ya da ifade şeklindeki tepkiler istemesine neden olur.

Sosyal medya bağımlılığını kalıcı gale getiren bir diğer faktör ise insanların kendileri hakkında konuşurken beyinlerindeki ödül merkezlerinin en aktif olduğu durumda olmasıdır. Gerçek dünyada insanlar zamanının yaklaşık yüzde 30 ila yüzde 40’ında kendilerinden bahseder. Sosyal medya ise tamamen kişinin kendi hayatını ve başarılarını sergilemekle ilgili olduğu için burada insanlar zamanının yüzde 80’inde kendilerinden bahseder. Kişi fotoğraf paylaştığında, beynin dopamin salgılamasını sağlayan, davranışı ödüllendiren ve sosyal medya alışkanlığını sürdüren pozitif sosyal geri bildirimler alabilir.

Sosyal medya siteleri stres, yalnızlık ya da depresyonla ilişkili olarak başa çıkma mekanizması olarak görüldüğünde sorunlu hale gelir. Sosyal medya kullanımı, kişilerin gerçek hayatta alamadıkları ödülleri almalarını sağlar. Bu yüzden de kişi sosyal medyayla gittikçe daha fazla ilgilenmek ister. Bu sürekli kullanım en sonunda gerçek yaşamdaki ilişkileri, iş ya da okulla ilgili sorumlulukları ve fiziksel sağlığı görmezden gelmeye neden olarak kişiler arası sorunlara yol açabilir.

Sonuç olarak sosyal medyaya bağımlı kişiler, hoşlarına gitmeyen ruh durumlarını hafifletmek için sosyal ağlara daha fazla girmeye başlar. Sosyal ağ kullanıcıları, sosyal medya kullanımı ve istenmeyen ruh hallerini gidermeye yönelik döngüsel kalıbı tekrarladıklarında sosyal medyaya duydukları psikolojik bağımlılık düzeyi artacaktır.

Sosyal Medya Bağımlılığı Nasıl Anlaşılır?

Pek çok insan sosyal medyayı düzenli olarak kullansa da çok az kısmı gerçekten bağımlıdır. Sosyal medya bağımlılık riski altında olup olmadığınızı, aşağıdaki altı soruya bakarak değerlendirebilirsiniz:

  • Sosyal medyayı düşünmek ya da sosyal medyayı kullanmayı planlamak için çok fazla zaman harcanıyor mu?
  • Sosyal medyayı kullanma dürtüsü var mı?
  • Sosyal medya ile kişisel sorunlar unutuluyor mu?
  • Sosyal medya kullanımı bırakılmaya çalışıp başarısız olunuyor mu?
  • Sosyal medya kullanılmadığında huzursuzluk ya da sıkıntı oluyor mu?
  • Sosyal medya işi ya da okulu etkileyecek kadar çok kullanılıyor mu?

Bu sorulardan 3 tanesinden fazlasının yanıtı “evet” ise sosyal medya bağımlılığı mevcut olabilir.

Kişinin akıllı telefon ya da bilgisayar gibi elektronik cihazlarda harcadığı süreyi önemli ölçüde azaltması olan dijital detoks, bu konuda alınacak en iyi önlemlerden biri olabilir. Dijital detoksta bildirimlerin seslerini kapatma ya da sosyal medyayı yalnızca saatte bir kontrol etmek gibi basit adımlar olabilir. Yapılabilecek diğer değişimler arasında yemek saatleri gibi zamanların ekran kullanılmayan zamanlar olarak ayarlanması ya da gece uykunun etkilenmemesi için geceleri telefonun başka bir odada bırakılması olabilir. Bu sayede fiziksel dünyadaki sosyal etkileşime yeniden odaklanılabilir ve sosyal medya platformlarına olan bağlılık azaltılabilir.

Sosyal Medya ve Ruh Sağlığı

Araştırmalara göre sosyal medya kullanımı, olumsuz ruh sağlığı ve düşük benlik saygısı arasında ilişki bulunuyor. Sosyal medya platformlarının bazı faydaları olmakla birlikte bunları çok sık kullanmak, insanların kendilerini giderek daha mutsuz ve izole edilmiş hissetmelerine yol açabilir. Bu olumsuz tepkiler yalnızca diğer insanlarla bir şey paylaşmak için duyulan sosyal baskıdan değil, aynı zamanda bu sitelerin teşvik ettiği maddi şeylerin ve yaşam tarzlarının karşılaştırılmasından da kaynaklanmaktadır.

Instagram ve Facebook’ta insanlar kendilerine uygun içerikleri görür. Bu platformlarda kullanıcıların ilgi alanlarına özel tasarlanmış reklamlar ve gönderiler yer alır. Kullanıcılar diğer insanların mükemmel işlerini, harika eşlerini ya da güzel evlerini görebilir ve bunun sonucunda mutlu olabilir ya da ilham alabilir. Bazıları ise Facebook ya da Instagram’da gördükleri kadar “mükemmel” bir hayata sahip olmadıkları için kıskanç, depresif ve hatta intihara meyilli hissedebilir.

Son zamanlarda yapılan araştırmalar göre sosyal ağı sık kullanan kişiler, diğer insanları gerçek hayatta çok iyi tanımıyor olsalar dahi onların daha mutlu ve daha başarılı olduklarına inanıyor. Sosyal medya, insanların gerçekçi ve online olmayan versiyonlarını diğer insanlarının kusursuz, filtrelenmiş ya da üzerinde oynanmış online versiyonlarıyla karşılaştırdıkları için zihinsel sağlıkları ve benlik algılarına zarar verecek bir ortam oluşmasına neden olabilir.

Sosyal medya çok fazla kullanıldığında yalnızca yalnızlık ve genel mutsuzluğa neden olmaz, aynı zamanda kaygı ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarının görülme riskini de arttırır. Kendini sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırmak, özbilinç duyguları hissetmesine ya da kendini sosyal kaygı bozukluğu olarak gösteren mükemmeliyetçilik ve düzen ihtiyacına yol açabilir.

Online medya kullanımı nedeniyle ortaya çıkan sosyal kaygı, belli bir sosyal etkinliği kaçırma ya da ona dahil olmama korkusuna da neden olabilir. Bu kişiler davet edilmedikleri partilerin fotoğraflarını ya da iş veya okul nedeniyle katılamayacakları eğlenceli gezilerin fotoğraflarını görebilir ve bunları kaçıracaklarından ya da insanların onları unutacaklarından  korkabilir. Bir şeyler kaçırma korkusu, özgüvene zarar verebilir ve kişinin hiçbir şeyi kaçırmamak adına sınıfta ve işte sürekli olarak sosyal medyayı kontrol etmesine neden olabilir. Harvard Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma, kronik sosyal medya kullanıcılarının duygusal sağlık ve yaşamları üzerinde zararlı etkiler gördüğünü, sosyal medya kullanımının akademik başarıyı olumsuz etkilediğini bulmuştur.

Sosyal Medyada Gençler

Sosyal medyada günde 3 saat ve üzeri zaman geçiren gençlerin yaklaşık yüzde 27’sinde ruh sağlığının kötü olduğu görülüyor. Sosyal medya platformlarının çok fazla kullanılması, çocuklarda ve genç yetişkinlerde daha sorunludur, çünkü bu kişilerin beyinleri ve sosyal becerileri gelişmeye devam etmektedir. Araştırmalara göre küçük yaşlardan itibaren sosyal medya alışkanlığı olan ergenlerin sosyal etkileşim becerilerinin kötü olduğu görülmüştür. Kullanıcılar bu platformlarda birbirleriyle etkileşime giriyor olsalar da bu etkileşimlerin çoğu gerçek dünyaya başarılı bir şekilde yansımaz. Araştırmalar, bu bireylerin sosyal kaygılarının grup içinde daha kötüleştiğini, depresyon oranlarının arttığını, negatif beden algısı olduğunu ve diğerlerine karşı duyulan empati ve sevginin daha düşük olduğunu göstermiştir.

California Eyalet Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, sosyal medya sitelerini haftada en az 58 kez ziyaret eden kişilerin, sosyal medyayı haftada 9 defadan az kullanan kişilere kıyasla sosyal açıdan izole ve depresif hissetme ihtimallerinin 3 kat daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Sosyal medya sitelerinde mükemmel bir şekilde filtre kullanılmış fotoğrafların sürekli paylaşılmasının da genç yetişkinlerde düşük özgüvene ve yeme bozukluklarına neden olabilmesi mümkün. Gençlerin pek çoğu akranlarının sosyal medyada en iyi anlarını ve fotoğraflarını paylaştıklarını bilse de karşılaştırma yapmamaları çok zordur. Sosyal medya nedeniyle gerçekçi olmayan güzellik standartlarına sürekli olarak maruz kalma, gençlerin kendi bedenlerini algılama şekillerini etkileyebilir.

Pittsburgh Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, sosyal medyada harcanan zaman ile olumsuz beden algısı arasında ilişki olduğunu göstermiştir. Sosyal medyada çok zaman harcayan kişiler, daha az zaman harcayan akranlarına göre beslenme ve beden algısı ile ilgili 2,2 kat daha fazla endişe yaşama riskine sahip. Fiziksel görünümden sahip olunan hayata kadar her şey kullanıcılar tarafından incelenir ve işlenir. Gençler sosyal medyada beğeni kazanabilmek için dış görünümlerini değiştirebileceği gibi riskli davranışlarda da bulunabilirler.

İlgi ve beğeni için rekabet etmek gençlerde online zorbalığa da neden olabilir. Ergenler arasında lakap takmak, dedikodu yaymak ve taciz etmek yaygın olmakla birlikte sosyal medya bunu daha kolay hale getirmektedir. Genç kızlar, sosyal medya kullanımıyla siber zorbalık açısından özellikle risk altında olsa da erkekler de risk altında olabilir. Yüz yüze yapılan zorbalığın yanı sıra açık fotoğrafların izinsiz paylaşılması, son yıllarda artan bir siber zorbalıktır. Gençlerin dörtte biri istemedikleri halde müstehcen fotoğraflar aldıklarını söylerken yüzde 7’si ise kendi fotoğraflarının izinsiz bir şekilde paylaşıldığını söylüyor. Bu tür istismarlar ve siber zorbalıklar, genç yetişkinler arasında intiharın artmasına neden oluyor. Ayrıca gençlerde ve ergenlerde kaygı düzeylerinin artmasına neden oluyor.

Sosyal Medya Bağımlılığı Nasıl Tedavi Edilir?

Pek çok insan sosyal medyayı sorunsuz bir şekilde kullanıyor olsa da sosyal medya bağımlıları giderek bu sorunun içerisine çekilmektedir. Neyse ki bu sorun başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Ekran başında geçirilen süreyi azaltmak, bağımlılıkla mücadele etmek için iyi bir yol olsa da bağımlılık çok şiddetliyse uzman yardımı gerekebilir.

Sosyal medya kullanımınızı kontrol etmekte zorlanıyorsanız ve bağımlı olabileceğinizi düşünüyorsanız, sosyal medyayı neden kullandığınız ve yaşadığınız avantaj ve dezavantajlar açısından değerlendirme yapın. Bildiğiniz gibi aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı bir sonuç beklemek mantıksızdır. Sosyal medya kullanımını azaltmanız mümkün. Sosyal benliklerimiz ve sanal komşularımızla sağlıklı bir ilişkinin oldukça mümkün olduğuna inanmalısınız.

Kaynak: https://www.addictioncenter.com/drugs/social-media-addiction/