Spiritüel Nedir?

Ben spiritüel yaşamı, spirit (ruh)-ritüel kelimelerini birleştirip aslında hem ruhsal, hem bedensel ve hem de zihinsel ritüeller bütünü olarak değerlendiriyorum. Ruhun, bedenin, zihnin bir bütün ve dengede olduğu bir uyanış ve farkındalık yolu.
Terminolojiye bakacak olursak  spiritüel Fransızca kökenli bir kelime olup tinsel ve ruhsal anlamlarına karşılık gelmektedir. Spiritüalizm ise ruhçuluk demektir.
 Kısaca, ruhunu huzura kavuşturmayı bilen, iç dünyasında kendisi ile barışık ve dengede olmayı seçen aynı zamanda da düşünce biçiminde sadece pozitifliği benimsemekle birlikte negatifi de gören ve kabul eden kişiler için kullanılan bir sıfattır.
Egolardan arınmak kibirden uzaklaşmaktır. Bencil düşüncenin spiritüel yaşamda yeri yoktur. Kaygı ve endişeden uzaklaşarak anda kalmaya odaklanmak spiritüel yaşamın kapısını aralayan en büyük anahtarlardan biridir. Bunun dışında meditasyon yapmak, dua etmek de kişinin zihnini dinlendirir. Spiritüel yaşam için gerekli olan spiritüel uyanış bu sayede gerçekleşir.

Spiritüellik deyince bunu alternatif bir din olarak algılayabilirsiniz ve haklı olarak bir ikileme düşebilirsiniz. Bu ikilemi bende yaşadım. Kendi kendime “önceden Allah’tan istiyordum şimdi evrenden istiyorum” dedim. Sanki Allah’a değil de evrene dua etmek ve istemek gibi. Oysaki burada önemli olan bütünü görebilmek ve varoluşu anlayabilmektir. Spiritüellik aksine sizi Allah’a, yaradana, kaynağa ve varoluşa yakınlaştırır. Orada kendi özünüzle, araya hiçbir şey koymadan yaradanla, bağlantıya geçersiniz. Bu müthiş bir şey. Kalbinizden ne geçiyorsa, ne istiyorsa ve nasıl istemek geçiyorsa o şekilde istersiniz. Çünkü şundan emin olun ki yaradan sizin kalbinizi çok iyi bilir.  Kalpten araya hiçbir şey koymadan yaradanla bağlantıya geçip bütünü görmeye başladığınızda uyanış ve tekamül başlar. Spiritüellik din değil, bir uyanış ve tekamül yoludur.  Spiritüellik demek kendine baskı yapmak demek değildir. Bir saat yoga, yarım saat meditasyon ya da şu kadar  dua etmeliyim gibi baskılar sizi strese sokar ve yapmak istediğiniz her şeyden uzaklaştırır. Spiritüellik kendini tanımayı, sevmeyi, affetmeyi ve kendinle barışık olmayı öğretir ancak o şekilde hayatta ilerleyebilirsiniz. Farkındalıkla ve kendimizi bilerek, tanıyarak yaşarsak ancak o zaman daha büyük bir keyifle hayata bağlanırız.

Evet, hayat sınavlarla dolu ama biz buraya cezalandırılmak için gönderilmedik. Tabi ki sınavlarımız olacak ancak onları anlayarak ve farkındalıkla bize ne öğretmeye çalıştığını görerek ve ders alarak aşmalıyız.

 

“İsyanlardayım” dedi. Hayır, imtihanlardaydı fark etseydi kurtulacaktı.”   Mevlana.

 

Görüldüğü gibi spiritüellik bir bilinç, varoluş, farkındalık ve tüm bunlarla birlikte bir uyanış yoludur.

Bu uyanış, kimileri için dua ve ibadet etmek şeklinde olurken, kimileri içinse kendini evrene bırakmak, hoşgörülü olmak, sevmek, kinden öfkeden uzaklaşmak spiritüel yaşamın sırrını çözmek şeklindedir. Herkesin uyanışı farklıdır ama ne olursa olsun hepsinde bir içselleşme, özdeki tanrısallığa, ilahi güce ulaşma, farkındalığı arttırma, şükretme eylemi vardır. Yani şekil yönünden yolu yordamı değişse de içerik yönünden ruhsal yaşama giden yol hep aynıdır. İşte bunu anlamalı ve enerji, dua, inanç adını ne koyarsanız koyun, onu doğru kullanmayı bilmek gerekir.

Bu bağlamda ruh beden zihin farkındalığı çok önemlidir. Bedenine, zihnine ve ruhuna hakim olmalı, dengede olmasını sağlamalı ve bütünsel bir yaşama adım atmalısınız. Bu üçünün sağlıklı, huzurlu ve dengede olması bütünsel bir şifa ve hayatınıza denge getirir. Hepsi ile ayrı ayrı ilgilenmeli ve üzerinde sıkı bir çalışma gerçekleştirmelisiniz. Bu büyük bir disiplin anlayışıdır. Birini sağlıklı hale getirip diğerini önemsememek denge getirmez. Ruhun mutlu olduğunda zihnine yansır, huzur getirir. Zihnin dinginleşip çarpık bilinçten çıktığında bedenin sağlıklı olma yolunda ilerler. Bu üçü bir bütündür.

Ruhumuzu nasıl mutlu ederiz?

Bunun için öncelikle bizi mutlu eden huzur veren şeylere yönelebiliriz. Bu kendimize zaman ayırıp ilgilenmek, dua etmek olabilir. Yanında mutlu olduğumuz insanlarla vakit geçirmek, sevdiğimiz bir müzik dinlemek, doğa da vakit geçirmek de olabilir. Örneğin benim için, seyahat edip yeni yerler keşfetmek ve yeni insanlar tanımak ruhumu besler kendimi yenilenmiş hissederim. Aynı zamanda yüzmek ve güneşlenmekte ruhumu dinlendirir. Sevdiğiniz bir kitap okumak ya da bir film seyretmekte size iyi gelebilir. Yazmak, üretmek, hobiler edinmek artık size hangisi iyi gelip o anda sizi hangisi mutlu ediyorsa.

Gelelim zihin farkındalığına.

Gün içinde zihnimizden yaklaşık 60 bin düşünce geçer bunlar geçmiş ya da gelecekle ilgili olduğu gibi hem pozitif,  hem de negatif olabilir. Zihin hiç susmaz sürekli sizinle konuşur. “O bunu dedi, o şunu yaptı, bu böyle olmalı, o iyi, bu kötü gibi…” vıdı vıdılar hiç bitmez. Bu çarpık bir bilinç yaratır. Her şeyi yargılar bir takım anlamlar yükler ve bunun sonucunda da  tepkisel davranırız. Çoğu zamanda bu yıkıcı olur. Bir anlık sinir haliyle her şeyi mahvedebiliriz. Bunun için zihni terbiye etmenin en iyi yollarından biri meditasyon yapmaktır. Her sabah ve akşam en az yirmi dakika. Bu size ilk etapta zor gelirse kendinize baskı yapmadan, önce beş dakika ile başlayabilirsiniz. Meditasyon yapmanın çeşitli yolları vardır. İster bir usta eşliğinde yaparsınız, ister bir mum ve tütsü yakarak, isterseniz de müzik eşliğinde oturarak ya da uzanarak ama en etkili olanı klasik vedik meditasyondur. Kendinle baş başa kalıp hiçbir ses, koku, müzik ya da yönlendirici olmadan yapılır. Tek başına dik oturur vaziyette ve kendi içine dönerek yapılan bir meditasyondur. Burada önemli olan zihni susturmak değil tam tersine zihinden geçen iyi ve kötü her şeyle aynı zamanda kendinin de en iyi ve en kötü taraflarınla yüzleşip hiç birine bir anlam yüklemeden kabule geçmek ve bir izleyici olmaktır. Zamanla içsel gözlemle farkındalığınızın arttığını göreceksiniz. Gün içinde yaşadığınız bütün duygu durumlarıyla yüzleşerek her gün meditasyon yaptığınızda bir süre sonra zihninizin dinginleştiğini fark edeceksiniz. Yeter ki disiplini elden bırakmayın.

Peki, bedenimiz için ne yapmalıyız?
Öncelikle bedenimizi iyi tanıyıp ne istediğini, neye tepki verdiğini, neleri sevip sevmediğini bilmeliyiz. Bedeninizi sevin ve onunla konuşun, ne istediğini sorun zaman içinde cevabı gelecektir.
Özellikle beslenmemize çok dikkat ederek başlamalıyız. Bütün katkı maddeli ve paketli gıdalardan uzak durmalıyız. Daha çok sebze ağırlıklı canlı besinler yemeye özen göstermeliyiz. Alkol, sigara ve bir takım bağımlılıkları bırakmalı ya da en aza indirmeliyiz. Bol su içmeye özen göstermeliyiz.
Nefes çalışmaları yapabilirsiniz bunu için Ayşe Tolga’nın youtube kanalındaki nefes egzersizlerini önerebilirim ben her şeye öyle başladım ve çok faydasını gördüm. Her biri 21 günlük periyotlar halinde düzenli nefes çalışmaları yaptığınızda vücudunuzdaki değişiklikleri göreceksiniz. Artık bedeninizin size zararlı olan şeyleri istemediğini fark edeceksiniz. Mesela ben şeker kullanmayı böyle bıraktım hem de hiç zorlanmadan.
Spor yapmakta bedenimiz için önemli. En azında düzenli yürüyüşler yapmak. Hareketli olmak bendeni zinde tutar ve zihnin düzgün çalışmasını sağlar. Size uygun, zorlanmadan yapabileceğiniz bir spor dalı seçebilirsiniz. Yoga yapabilirsiniz ki şiddetle tavsiye ederim.

Bu yolda ilerlerken yaptığınız her şey birbirinin tamamlayıcısıdır.

Ayrıca, tüm bunların yanında:

 

Koşulsuz sevmeyi öğrenin.

Şikayet etmeyi bırakın.

Önyargılardan kurtulun.

Kendi otantik kişiliğinizi yaratın.

Şükretmeyi ve teşekkür etmeyi unutmayın.

Direnmeyi bırakarak, olanı olduğu gibi kabullenmeyi öğrenin.
Kabullenmeyi teslim olmak, vazgeçmek olarak değil, şükretmek ve tevekkül etmek olarak görün.
Sizin için olan her şeyin sizin hayrınıza ve tekamülünüz için olduğunun farkına varın.
Her şeyin ilahi planda kusursuz bir şeklide ilerlediğini bilin.

Evrende herkes ve her şey birbiriyle bağlantıdadır. Birlik bilincinde olun.
Kıskançlık, öfke, kibir, nefret gibi duyguların sizi yüksek benlik duygusundan uzaklaştırdığının farkına varın.
Yalnızca kendiniz için değil başkaları için de iyi dileklerde bulunun. Hatta duanızın ya da iyi niyetinizin kendinizden daha çok başkaları için olmasını sağlayın.
Doğadaki mucizelerin farkına varın ve etrafınızdaki her şeye sevgiyle bakmayı öğrenin.
Sizi engelleyen, aşağı çeken şeylerin gitmesine izin verin.
Olumlama yapmayı öğrenin ve bilinçaltınızdaki kodları değiştirin.

 

Tüm bu öğretileri, yaşam standardınız haline getirmeli. bir gün, bir ay ya da bir sene değil tüm hayatınıza adapte etmelisiniz. Ancak böyle faydasını görürsünüz ve hayatınız değişmeye başlar.

Unutmayın spiritüellik kendinle, yaradanla, evrenle ve varoluşla bir bütün olma halidir.

 

Sevgide kalın.

Ali Cihan