Doğal takviyeler kullanarak bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin yolunu arayanların aklına genellikle ortaya çıkabilecek yan etkiler gelir ve bu nedenle spirulinayı yani mavi yeşil alg besin takviyelerini es geçmemek gerekir.
Spirulina temel olarak bir süper gıda olarak tanımlanıyor ancak aslında mavi yeşil alglerden oluşan bir takviye. 10 temel olmayan ve 8 tane de temel olan amino asitlere, demire ve B12 vitaminine sahip olan spirulina, bağışıklık sistemine güç vermekte hayli etkili. Sindirim sistemi tarafından da kolaylıkla sindirilip emilebiliyor.
Spirulinanın Yan Etkileri
Spirulina toz veya tablet olarak tüketilebiliyor ve genelde içeceklerin içerisine karıştırılıyor. Ancak her şey gibi onun da kendine has yan etkileri bulunabiliyor.
1- Fenilketonüri Hastalığını Kötüleştirebilir
Fenilketonüri genetik olarak aktarılan bir bozukluk ve buna sahip olan hastalar maalesef bazı amino asitleri kullanamıyorlar. Rahatsızlığın ortaya çıkması için bazı genlerin hem anneden hem de babadan aktarılmaları gerekiyor. Hastalarda gelişme gecikmesi, hiperaktivite ve analitik engeller görülüyorlar ancak spirulinada bu amino asitlerin bol bulunmaları nedeniyle rahatsızlık daha kötü hale gelebilir.
2- Otoimmün Hastalıkların Belirtilerini Arttırabilir
Otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi sağlıklı dokulara saldırmaya başlar. Reaktif artrit, vitiligo, tip-2 diyabet, multipl skleroz, psoriasis ve bazı anemi tiplerinde bu durum ortaya çıkar. Otoümmin hastalıklara sahip olan bireylerin spirulina tüketmeleri halinde bağışıklık sisteminin aktiviteleri artış gösterir ve bu nedenle hastalıkların belirtilerinde artış görülebilir.
3- İlaçlarla Etkileşim
Spirulina bağışıklık sisteminin aktivite düzeyini arttırır ve bu nedenle bilhassa bağışıklığı bastıran ilaçlar kullananlarda sorunlar yaratabilir. Zira spirulina ve bu tip ilaçlar tam tersi etkiler yaratırlar. Spirulina ilacın etkisini azaltabilir ve bu yüzden dikkatli olmalısınız.
4- Ağır Metal Zehirlenmesi Riski
Kontrolsüz bir şekilde üretilen spirulina, ağır metaller dolu bir ortamda yetişebilir ve bunlar arasında cıva, kadmiyum, arsenik ve kurşun bulunmaktadır. Kaynağı bilinmeyen spirulina ürünlerinin tüketilmesi halinde bu ağır metalleri alabilirsiniz ve bu da temel organların yani böbrek ve karaciğer gibi organların hasar görmesine sebep olur. Çocuklarda ağır metal içeren spirulinaya karşı hassasiyeti yetişkinlere nazaran daha yüksektir.
5- Boşaltım Sistemi Bozuklukları
Spirulinanın sağladığı proteinler vücut tarafından parçalandıkça ortaya amonyak çıkar. Bu amonyak ise üreye dönüştürülür. Kandaki ürenin yükselmesi ile birlikte böbreklere bunu temizlemek için yük biner ve uzun vadede bu yük böbreklerin verimini düşürebilir. Bazı bireylerde ise böbrek taşları ortaya çıkabilirler.
6- Ödemi Tetikleyebilir
Spirulinada vitaminler, proteinler ve mineraller bol bulunurlar. Ancak özellikle boşaltım sisteminde sorunlara sahip olanlarda kanın tamamen temizlenmesi mümkün olmaz. Kanda aşırı miktarda besin bulunması ödemlerin ortaya çıkmasına sebep olur.
7- Hazımsızlık
Spirulina tüketimi sindirim sisteminin fazla miktarda gaz üretmesine sebep olabilir ve bu da karın kramplarına sebep olabilir. Eğer spirulinayı ilk defa tüketiyorsanız, fazla tüketimden kaçınmalısınız. Hatta bazen alışkın olmayanların bulantı ve kusma ile karşılaştıkları da görülmektedir.
8- Septik Şok
Spirulinanın bakteriler tarafından işgal edilmiş olması da mümkün. Bu bakterilerin ürettikleri toksinler insan bedenine girdikleri zaman şok yaratabilirler ve romatoid artrit, hipertansiyon ile multipl myelom hastaları bu şoka karşı hayli hassastırlar.
9- Motor Nöron Hastalığı Riski
Spirulinanın kontrolsüz bir şekilde doğadan toplanması genelde toksinleri de beraberinde getirir. Bu toksinler ise motor nöron hastalıklarına sebep olabilirler. Belirtiler arasında kas spazmları, konuşma bozuklukları ve aşırı kilo kaybı olabilir. Bu rahatsızlık devam etmesi halinde engelli olmaya da sebep olabilir.
10- Hamile ve Emziren Kadınlar İçin Riskler
Spirulinanın hamile kadınlardaki yan etkilerine dair henüz yeterince bilgi mevcut değil. Ancak çocuklar ve bebeklerin spirulinada bulunabilecek toksinlere karşı hassas olmaları nedeniyle hamile kadınların spirulina tüketmemeleri gerektiği belirtiliyor.
Ayrıca emziren anneler de onu tüketmekten kaçınmalılar çünkü içeriğinde olabilecek toksinler süt vasıtasıyla bebeğe geçebilirler.
Spirulina tüm dünya çapında bir besin takviyesi olarak kullanılıyor. Diyabet, hipertansiyon, yorgunluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve cilt problemlerinin tedavisinde kullanılabiliyor. Ayrıca vücuttaki fazla kolesterol düzeyinin da azaltılmasına yardımcı oluyor. Ancak çok fazla spirulina vücutta böbreklere, karaciğere, sinir sistemine ve sindirim sistemine hasar verebiliyor.
55 yaşımdayım ve tip 2 diyabet hastasıyım. Ayrıca reflüm de var. 2 yıldır hiç et tüketmediğim için spirulina tozunu kullanabilir miyim diye düşünüyorum. Sizin yazınızı okuyunca kararsız kaldım.
Ayşe hanım merhaba,
Biz İzmir’de kontrollü havuzlarda Spirulina üretmekteyiz. Türkiye çapında en ciddi üretimi yapan ve modern paketleme, dolum tesisimizle ihracat yapmaya hazırlanan bir firmayız. Spirulina hakkında halkımızı bilinçlendirmeye yönelik yazınız için çok teşekkür ederiz.
Yazınızda bahsettiğiniz ağır metaller, ve Spirulina üretimi konusunda müsaadenizle katkıda bulunmak isteriz. Kontrolsüz koşullarda, doğada ve serbest üreme koşullarında spirulina türleri tarafından su ortamından metal ve ağır metallerin alınması mümkündür. Bunun sebebi ise spirulinanın ürediği suyun toprakla direkt temasta oluşu, suyun topraktaki mineralleri çözmesi ve özellikle yaz aylarında doğal göllerde (tropikal iklimde) suyun buharlaşması nedeniyle çevresel kirlilik olmasa bile sudaki mineraller ve metallerin yoğunlaşmasıdır. Ancak uygun su kaynakları ile yapılan ve toprak temasının olmadığı tam kontrollü kültür havuzlarında bu mümkün değildir. Kültür ortamında tüm su kriterleri kontrol edilir ve ağır metal analizleri yapılır. Tam kontrollü ortamda eğer su kaynağında ağır metal yoksa üründe de ağır metal çıkmaz. Biz kültür ortamına su kalitesini, çözünmüş mineralleri ve hatta tuzu bile kendimiz ilave ediyor ve deniz suyu tuzluluğunda üretim yapıyoruz. (Malesef tuzlu su kaynağımız bulunduğumuz yerde yok 🙂 Üretim havuzlarındaki su ortamının pH derecesi spirulinanın biyolojisi nedeniyle çok yükselir, su çok alkali bir hal alır ki bu suyun içerisinde başka bir mikroorganizma veya canlının üremesine kesinlikle izin vermez. Üretim havuzlarından filtre edilerek hasat edilen ürün hızlı şekilde tatlı su ile yıkanıp tuzluluğu giderilir ve spray dry veya sun dry (gün kurusu) metodları ile kurutularak paketlenir. Ürün içerisine herhangi bir koruyucu veya katkı kesinlikle konulmaz, ürün kuru olduğundan ve yüksek antioksidan ihtivası nedeniyle kendi kendini çok iyi korur. Atmosferik şartlardan korunan nem almamış ürün serin koşullarda yıllarca tazeliğini korur. Amacımız kaynağı belli yerli ve sağlıklı ürünü halkımıza sunabilmek ve bu ürünün ithalatını azaltmaktır. Bu bir tarımsal üretim modeli olduğundan tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi yerli kaynakların halkımıza sunulmasına önem vermekteyiz. Özellikle ülkemizin bu zor günlerinde üretimimizle insanlarımızın sağlığının korunmasında etkili bir dokunuş ve katkı sağlayabilmeyi umuyoruz. Gerekli her türlü bilgiyi sizinle ve bu sıra dışı gıda hakkında daha fazlasını öğrenmek isteyen herkesle paylaşmaktan keyif duyarız.
Sağlıklı günler dileriz,
Merhaba benim troidlerim alındı acaba spirulina kullanabilirmiyim yoksa tiroid hastası gurubunamı giriyorum
Ayşe Hanım merhaba, spirulina hakkında yazdığınız yan etkiler yazısı için hangi bilimsel kaynaklardan faydalandınız paylaşabilir misiniz?