Merhaba Sevgili Okur,

Ben Başak Kara Balibeyoğlu

Ben heyecanlı bir anne adayıyım, şu anda 32. haftamdayım. Ben de kızım da iyiyiz çok şükür. Haziran ayında sağlıkla bebeğimize kavuşmayı ümit ediyoruz. Sizle beni de etrafımdakileri de iyiye doğru değiştiren, gerçek doğumu yaşamadan önce içimde bambaşka, yepyeni bir insan doğmasını sağlayan hamilelik “serüven”imi paylaşmak istiyorum. Umarım hepimize iyi gelir, umut olur, şifa olur…

Aslında bebek sahibi olma serüvenimiz neredeyse 2 yıl önce başladı. Artık bunu daha çok konuşmaya başlamıştık eşimle, birkaç içinde denemeye başlasak mı diyorduk ki minik meleğimiz bize sürpriz yaptı. İnsan hamile olduğunu nasıl anlar? Ben büyülenmiş gibi hissettim; çok büyük, çok yüce bir enerji beni sarıp sarmalamış gibi. Bir yandan müthiş dinamik ve ne olduğunu tam anlayamadığım şekilde değişen bir beden, bir yandan son derece dingin ama iyi işleyen bir akıl. Daha önce hiç yaşamadığım bu şey ne olabilir? Adetim de gecikti. Yoksa yoksa… Daha fazla dayanamayıp iş yerimde tuvalette yaptğım testte öğrendim, evet hamileydim. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum, içimi aynı anda hem sevinç hem endişe kapladı. İçki ve sigara kullanmıyor, dengeli beslenmeye çalışıyordum. Düzenli spor yapıyor sayılırdım. Ama hamile kalmadan önce folik asit kullanmam gerektiğini ve çeşitli testler yaptırmam gerektiğini duymuştum. Belki birkaç kilo verip, daha ideal bir kiloyla yola çıkarım diyordum. Aklıma bir ay önce kullanmak zorunda kaldığım antibiyotikler geldi, bir keresinde de çok ateşlenip acile kaldırılmıştım. Kim bilir hangi ilaçları vermişlerdi, aklımda hiçbir isim kalmamıştı. Peki ya yiyip içtiklerim? Bildiğim kadarıyla iyi pişmemiş hayvansal gıdalar, bazı balıklar, bazı bitki çayları sakıncalıydı. O bazılar hangileriydi acaba? Ne kadar da cahildim! Ve hiçbir şeye dikkat etmemiştim!! (Bu arada o zaman %1 bir ihtimal olsa da bu testlerin yanılabileceğini bilmiyordum, bu duygu seline boşa kapılmış olabilirdim. O heyecanla prospektüsü de okumadım.)

Hemen eşe dosta danışıp, daha önce birkaç tanıdığım doğum yaptığı, “normal doğumcu” olarak bilinen –evet öyle bir şey varmış, bu doktorlar azınlıkta olduğundan randevu almak da zormuş – bir doktordan gün aldık. O günü beklerken her aklıma geleni okuya okuya Google doktoru olmuş, panik içinde okuduğum her satırla da endişem artmıştı. Muayenede hiçbir şüpheye yer kalmadı, 6 haftalık olan bebeğimiz işte oradaydı. Kalp atışlarını duyduğum anı hiç unutamıyorum, herhalde asla da unutmayacağım. Sevinç göz yaşları içinde art arda sorular sordum doktorumuza: “Bebeğim sağlıklı mı? Kalp atışları normal mi? Onca ilaç kullandım. Ya yanlış bir şey yediysem? Ben sağlıklı mıyım? Her şey yolunda mı? Folik asit kullanmadım, belki kan değerlerim düşüktür, keşke daha önce tahlil yaptırsaydım. Geç kaldım mı? vs vs” Doktorumuz şu an için her şeyin normal gözüktüğünü söyledi, gerekli kan tahlillerini yaptırmamızı istedi. Tahliller de iyi çıkınca folik asit ve hamilelere özel multivitamin ve DHA hapları almaya başladım.

Daha kendimiz duruma tam alışamadığımız için çok yakınlar dışında kimse ile paylaşmadık bu haberi. Zaten doktorumuz da, ailemiz de ilk 3 ay beklememizin iyi olacağını salık vermişti. Aslında benim aklıma artık kötü ihtimaller gelmiyordu, sadece heyecanımı yönetmek için şimdilik sessiz kalıyordum. Çünkü haber verdiğimiz insanlar cevaplarını bilmediğim sorular sorabiliyordu, o zaman kendimi hamilelik okyanusunda sallanan küçücük bir ceviz kabuğu gibi hissediyordum. Bu kadar yeni bilgi bana birden çok fazla gelmişti!

Zaten hala şoktaydım, henüz göğüslerimin büyümesi dışında bir fiziksel değişiklik olmasa da aklımı başka bir şeye veremiyordum. İçimde büyüyen bu minik mucize için her adımımı dikkatle atmaya çalışıyordum. “Eğilme, uzanma, koşma, ani hareketler yapma” gibi toplumun hamilelere sarf ettiği cümleler ben farkında olmadan bilinç altıma yerleşmişti ne yazık ki. Daha bebeğin hareketlerini hissetmeme çok vardı ama içimde uçuşan kelebekler çoktan bana benzer hisler yaşatmaya başlamıştı. Günde 3 litre su içmek benim için kolaydı, alışverişlerimizi de tamamen organik pazardan yapmaya başlamıştık. Doktorumuzdan1 ay sonrasına randevu almıştık; o zamana kadar onun yönlendirmeleri ile hareket etmeye, beni olur olmaz komplikasyon ihitmalleri ile strese sokan araştırmalarıma bir son vermeye karar vermiştim. Sadece “Bebeğinizi Beklerlen Sizi Neler Bekler?” isimli defalarca basılan, güvenilir bulunan kitabı okuyor ve gün sayıyordum. O gün neler olacağını nereden bilebilirdim ki?

Devamı bir sonraki yazımda…

Başak K. Balibeyoğlu