Hiçbir canlı susuz yaşayamaz.

Su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür. Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir. Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır. DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır. Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir. Yani su hayatımız için en önemli kavramlardan.

Susuzluk çeken ülkeler ve insanlar var iken biz suyun değerini ne kadar biliyoruz?

Siz kendiniz hala elinizi yıkarken veya dişlerinizi fırçalarken musluğu açık mı bırakıyorsunuz? Çocuğunuzdan bunu beklemeye hakkınız olabilir mi o halde?

Dünyada önümüzdeki elli sene içerisinde en büyük problemin susuzluk olduğu artık hepimizce biliniyor. Dünyanın artan nüfusu ve sanayi ülkelerinin dünyaya verdiği zarardan kaynaklı iklim değişiklikleriyle birlikte, suyun değerini anlamak ve buna göre yaşamak her zamankinden de önemli. Suyumuzu temiz bulabilmemiz ve temiz suyun değerini ve önemini ne kadar biliyoruz? Çevremizdeki herkese ve özellikle çocuklarımıza suyun ne kadar değerli olduğunu anlatmak gerekiyor.

Suyun kaynağını biliyor musunuz?

Çocuğunuz musluğu açtığında, suyun nereden geldiğini merak edecektir. Eğer küçük bir kasabada yaşıyorsanız, muhtemelen bahçenizdeki kuyudan geliyordur. Şehirdeyseniz de, yerleşim yerlerinin dışında olan bir şebekeden. Kaynağı neresi olursa olsun, sonuç olarak içme suyu, nehirlere, göllere ve akarsulara karışan yağmur sularından ya da derinlerdeki yer altı sularından geliyor. Fakat modern tesisat sistemi yüzünden, çocuğunuz bu bağlantıyı kendi başına kuramaz. Ona öğretin.

Bahçenizi böceklerden korumak için ilaçlamak yerine bu işi doğaya bırakın.

Tüm ısrarlarıma rağmen bahçedeki Ateş bitkilerinin böceklenmesini istemediği için ilaçlamadan sonra ölen örümceklerin boşluğunda bahçemizi kara sinekler sarınca anlamıştı eşim doğada her canlının bir işlevi olduğunu. Böcek ilaçlamaları sadece böcekleri de öldürmüyor, her yıl yaklaşık 72 milyon kuşun ölümüne neden oluyor. Bizim için de zararlılar. Ayrıca düşündünüz mü bu ilaçlar nereye gidiyor? Böcek ilaçları yağan yağmurla birlikte yeraltına oradan şehir şebekesine ve oradan da içme sularına karışabiliyor. Bu suları içmiyorsunuz ancak duş alıyorsunuz yani cildiniz yoluyla da zehiri absorbe edeceksiniz. Bahçenizin keyfini sadece siz sürmeyin Bırakın doğanın muhteşem dengesi içinde yaşamayı öğrenin.

  1. Yağmur bahçesi oluşturun

Yani suyu seven bitkileri, suyun normal zamanlarda akıp gittiği yerlere ekerek, kaybolan suları tutmasını sağlayın. Bu sayede, bitkiler suyu emecek ve suyun boşa gitmesini engelleyecekler. Aynı zamanda, bir sel ya da su basması durumunda da, yağmur bahçesi sayesinde daha fazla suyun birikmesi önlenmiş olacak.

Yağmur yağdığı zaman çocuğunuzla birlikte yağmur bahçenize bakmaya gidin. Böylece çocuğunuz, bahçenin nasıl işlediğini görebilir. Ayrıca, bahçeyi oluştururken yaşadığınız yere özgü bitkileri kullanın ki, çevredeki kuşlar ve polen taşıyıcı canlılar da bu bitkilerden yararlanabilsin.

Suları temizlemek için ağaç dikin

Doğanın doğal filtresidir, ağaçlar. Ağaçlar kökleriyle doğal olarak suyu yakalayıp filtrelerler böylece çevremizdeki tüm su kaynaklarının ve akarsuların daha temiz olmasını sağlarlar. Ayrıca doğanın döngüsü gereği evleri ağaç olan hayvanlara yuva olur ağaçlar, kuşlara ve böceklere ev olarak daha fazla ağaç dikebilirsiniz.

Çöpe attığınız her türlü sentetik ürün suyunuza karışıyor, biliyor musunuz. Boya ve ilaçları atarken dikkatli olun

Lavabonuza ve klozetinize tiner, boya ve benzeri kimyasalları attığınızda arıtılmadan suya karışabiliyor. Etrafınızda atık ilaçlar için bir geri dönüşüm programı olup olmadığını araştırın.

İçme suyu sağlayan akarsulara bırakılan işlenmiş atık sular, üstün arıtma işlemleri geçirmiş de olsalar, küçük miktarlarda kimyasallar içerdiği laboratuvar sonuçlarından belli. Neler yapabiliriz? Her şeyi belediyeden beklemek saçma. Aileler olarak hepimizin, bir sonraki neslin sağlıklı ve temiz sulara sahip olması için yapabileceği bir şeyler var.

Çocuklarımızı En sağlıklı organik gıdalar ve kozmetikler kullanıyor olabiliriz. Ancak unutmayalım ki vücudumuzun %60’ı sudan oluşur ve iyi su içmeye ve temiz su ile yıkanmaya sağlığımız için ihtiyacımız var. Suya hak ettiği değeri vermeniz dileğiyle.

Sevgiyle Gülüşlerle.

Ayşe Tolga