Artemis.. nam-ı diğer Diana, Ay Tanrıçası Selene ve Hekate.. Efes’li Meryem Ana..

Çeşitli kaynaklarda tanrıça Artemis kategorilere ayrıldığı gibi, farklı unvanlarla kendisine tapınılmış ve her unvanının özel nitelikleri var olagelmiştir. (Zira Yunanlılar Artemis’inde Tanrıça dörtlü bir ayrıma tabi tutularak; Arkadyalı, Efes’li, Brauronlu Artemis ve ayrıca Selene-Artemis olarak bilinir.) Ki bu kapsamda farklı tanrıçaların, öne çıkan karakteristiklerinin benzeşmesi nedeniyle Artemis ile özdeşleştirildiği görülür. Ayrıca zaman içerisinde dinsel, toplumsal, kültürel vb. etkileşimler bağlamında bölgesel olarak da çeşitli tanrıçaların birbiriyle benzeşmesi ve/veya birbirlerinden etkilenerek dönüşüme uğramış olmaları da söz konusudur. Tüm bunlar da Tanrıça Artemis’in farklı isimlerle anılmasını ve kendisine tapınılmış olunduğunu gösterir.

On iki Olimpos tanrısından biri olan av ve Ay Tanrıçası Artemis, aynı zamanda Romalılar tarafından ‘Diana’ ismi ile özdeşleştirilmiştir. Adının ‘el değilmemiş, bozulmamış anlamına gelen’ “artemes” sıfatından türediği zaman zaman söylense de bunun kanıtı yoktur.

Doğumun, vahşi hayvanların, evlenmemiş kadınların ve gençliğin koruyucusu olarak da kabul edilen Artemis için bazen Demeter’in kızı olduğu söylenmekle birlikte genellikle, ikiz kız kardeşi Apollon ile birlikte Zeus ve bir Titan’ın kızı olan Leto’nun kızı olarak kabul edilir. Öyle ki ikiz kardeşinden bir önce Delos’ta doğmuş ve annesinin erkek kardeşi Apollon’u doğurmasına yardım etmiştir.

Artemis her zaman bakire idi ve sonsuza kadar gençti; avlanma dışında pek fazla ilgisi olmayan, evcilleşmemiş bir dişi idi. Öyle ki Artemis bakire olan üçüncü tanrıçaydı, diğer ikisi Hestia ve Athena’ydı. Bildiğiniz gibi, Zeus Artemis’e sonsuza dek bakire kalma hakkını bağışlamıştı.

Diğer taraftan da annesinin çektiği acılar ve her yerden kovulması Artemis’i evlenmekten uzaklaştırdı. Bu yüzden babası Zeus’a daima evlenmemesine müsaade etmesini rica etti. Zeus kızının dileklerini yerine getirdi. O günden itibaren Artemis, yay ve oklarla donandı.

Kızını çok seven ve ne isterse yerine getiren Zeus; yay ile ok, dünyadaki tüm dağlar ve sonsuz bekâret armağanların yanı sıra ona 30 tane de kent verdi. Doğal olarak Hera Zeus’un başka bir kadından doğan çocuğuna gösterdiği bu ilgiyi kıskandı. Bu yüzden genç kıza sürekli hakaretler yağdırarak, oklarını etrafa saçarak ve döverek işkence yaptı. Belki de Hera’nın bu kötü davranışları yüzünden Artemis kendisine karşı çıkanları derhal cezalandıran inatçı bir kadın oldu.

Hera’dan gördüğü eziyet dışında Artemis mutlu bir yaşam sürdü. Orman perileri ile birlikte dağlarda gezinip avlandı ve arada bir canını sıkanları cezalandırdı. Dolayısıyla ormanların ve çıplak dağların kraliçesi olan bu Avcı Tanrıça’nın en büyük zevki, vahşi hayvanları kovalamak ve onları avlamaktı. Av, yakalamaya can atan, ateşli, çevik bir sürü av köpeğini önünden koşturarak, uçar gibi hızla koşar birçok peri etrafında olduğu hâlde, iki geyiğin çektiği Şarı üzerinde ava çıkardı.

Kısacası Artemis sert hatta acımasız davranabiliyordu ama en önemli özelliklerinden biri annesine tüm kalbiyle bağlı olmasıydı. Hem o hem de Apollon annelerinin onları ne kadar büyük zorluklarla dünyaya getirdiğini biliyor ve ona herkesten fazla saygı duyuyorlardı. Tüm söylencelerde Artemis ile Apollon annelerini korumak ya da onu rahatsız edenlerden intikam almak için el ele verir.

Doğumla doğrudan doğruya ilgili bir tanrıça olarak Hera, Artemis’e “Sen kadınlar için bir aslansın” der ve Zeus babanın kızına bu yetkiyi verdiğine yakınır. Bu da bize, Artemis aynı zamanda kendisi gibi savaşçı ve avcı olup erkeklerden bağımsız olan Amazon’ların koruyucu tanrısı olarak da kabul edilmesini bir anlamda açıklar.

Dolayısıyla Tanrıça Artemis’in öne çıkan karakteristiklerini; avcılık, bekâret, güzellik, kadının üç ana yaşam evresi, gece ve dişi özelinde Ay bağlantısı, ilkelerine sadakat anlamında sert koruyucu uygulamaları vb. şeklinde özetlemek mümkündür. Bu kapsamda anlaşılır olması adına Artemis’i, temel karakteristik özellikleri bağlamında ayrıştırılabilecek olan farklı isimleri altında detaylandırmakta fayda vardır. Buna göre:

Ay Tanrıçası Selene:

■ Kendi ismini ‘Selene’ adı altında gizleyerek ‘Mene’ diye da çağrılan Selene (Luna -Ay-) hakkında mitologların görüşleri birbirinden ayrılır. Bazıları Selene’nin Artemis’ten başka kimse olmadığını söylerse de, bir kısmı Hyperion ile Theia’nın kızı olduğunu ileri sürer.

■ Artemis, yalnız ormanların ve avcıların Tanrıçası değildi. Onun başka görevleri de vardı. gündüz, kardeşinin okları ile vurulan ve halsiz düşen hasta çiçekleri, solgun otları, gecenin ‘çiy’ taneleriyle besler, serinletir, onları iyi ederdi. Çiy; sabahın erken saatlerinde otların ve çiçeklerin üzerinde görülen küçük su damlacıklarıdır. İşte hava açık, bulut yok iken; güneşte parlayan bu çiy tanelerini Artemis’in nurlu elinin serptiğine inanılır. Böylece Ay Tanrıçası, kardeşi Apollon’un gündüz yakıcı ışıkları ile sersemlettiği, pörsüttüğü otları, çiçekleri, geceleyin bağrına basar, serinletir, solgun çiçeklerin acıklı hâline ağlayan gecenin, gözyaşları ile onları teselli ederdi.

Kısacası Ay’ın dişil nitelikli bir gök cismi olması bağlamında bir Tanrıça ile özdeşleştirilmesinin doğallığı temelinde; Ay’ın gökyüzünde olduğu saatlerdeki av etkinliği, çiylerle bağlantısı ve benzeri Ay ile ilişik özellikleri nedeniyle Artemis’in Selene olarak adlandırılması oldukça olasıdır. Bu da hem onun Selene ismiyle anılmasına, hem de ayrı bir Tanrıça olarak kabul edilen mitologlarda Selene ile karıştırılmasına olanak tanımaktadır.

Ay Tanrıçası Hekate:

■ Artemis bununla birlikte; yolların parlak kraliçesi ve ölülerin ruhlarının gözcüsü ve koruyucusu olarak Hekate adı altında derin uçurumların kenarlarında, yüksek dağlarda, yalçın kayalıklarda dolaşan, yolunu şaşırmış insanları düşmekten, parçalanmaktan alıkoyar, onları selamete eriştirirdi.

■ Oysa ki Hekate orijinalinde Trakyalıların taptığı yine bir Ay tanrıçası olarak bilinir. Sonraları Selene ve Persefon ile karıştırılır ve özdeşleştirilir. Antik insanların hakkında birbiriyle çelişen hikâyeler anlattıkları tanrılardan biridir. Hekate, Perses ile altınla kaplı Asterie’nin (yıldızlı gece) kızıdır. Yeryüzünde, gökyüzünde ve cehennemde bile etkisi vardır; bu sebeple sanat eserlerinde hepsi genç ve güzel, birleşmiş üç kadın bedenine sahip üçlü bir tanrı olarak temsil edilir. (Ki Tanrıça Artemis de kişiliğinde dişiliğin üç  temel aşamasını -kızlık, kadınlık ve analık- kendinde birleştirir.)

■ Her ayın sonunda iki yolun kesiştiği yerlere Hekate ve diğer kötü huylu tanrılar adına yiyecek konurdu. Hekate’nin yeraltı dünyasının meşru hanımı Persefon’un yerini gasp etmesiyle kazandığı tuhaf özellikleri incelerken kendi zamanımıza kadar taşınan dahi hayaletler, büyücülük vesaireye dair çeşitli batıl inançları hatırlarız; cahil insanların üzerinde çok güçlü bir etkisi olan bu inançların kökeni uzak bir pagan kaynağa dayanmaktadır. Kaldı ki Romalılar’ın Artemis’i yani onların adlandırmasıyla Diana’nın heykelleri de genellikle üç yolun kesiştiği yerlere dikilmiştir. Bu nedenle onlara Trivia (‘üç’ anlamındaki ‘tri’ ve ‘yol’ anlamındaki ‘via’dan gelir) denir.

Kısacası Artemis yine elinde taşıdığı meşale, bazen kötücül noktaya varan vahşi edimleri ve cadılık ile ilişkilendirilmesi, gece-Ay ile olan bağlantısı ve Ay ile bağlantısı kapsamında da somutlaşan üçlü karakter yapısının yanı sıra üçlü yaşamsal evreleri, bu evrelerin hem Ay-dişil temelli hem kadınsallık anlamındaki açılımı, diğer tüm 3 sayısıyla eşleştirilmeleri, hayvanlar ile ormanlardaki yakın ilişki nedeniyle Artemis’in Hekate olarak adlandırılması oldukça olasıdır. Bu da hem onun Hekate ismiyle anılmasına, hem de ayrı bir Tanrıça olarak kabul edilen mitologlarda Hekate ile karıştırılmasına olanak tanımaktadır. Ki aslında temelde; Hekate, Artemis’in sadece bir yönü olarak tanımlanagelmiştir.

Özetle Artemis, Ay tanrıçası olarak ister Selene ister Hekate olarak benzeşsin her ikisinde de öz olarak 3 sayısı ve evreler olarak kesişen dişil bir mitolojik karakter olarak karşımıza çıkar. O yüzden de her ne kadar Yunan Artemis’i dörtlü bir sınıflandırmaya uğrasa da temel olarak belirgin bir tekil Artemis mevcuttur. Ve bu noktada da belirtmekte fayda bulunan bir gerçek de söz konusudur ki; mitosun kaynağı sayılan Homeros destanlarında karşımıza çıkan Artemis; avcı tanrıçasından çok, kişiliğinde dişi yaratığın üç aşamasını, yani kızlık, kadınlık ve analık aşamalarını da birleştiren büyük Efes’li tanrıçaya benzemektedir.

Buradan çıkan sonuç da şudur ki, Yunan din ve efsanesindeki Artemis kaynağını Anadolulu tanrıçadan almaktadır, birçok mitos yazarlarının bugüne dek ileri sürdükleri tezin tersine Yunan asıllı olan Artemis sonradan Asia’lı Ana Tanrıça ile birleştirilmiş değildir.

 

Derleme ve Çeviri: Jale Alem, PhD

Kaynakça:

Kathryn and Ross Petras; Mythology Tales & Legends of the Gods; Fandex Family Field Guides; Workman Publishing; Mexico; 1998: 13-14.

Pierre Grimal; The Concise Dictionary of Classical Mythology; Editor: Stephen Kershaw; Translator: A.R. Maxwell-Hyslop; Basil Blackwell; Great Britain; 1990: 60-61.

Şefik Can; Klasik Yunan Mitolojisi; 6. Baskı; İnkılap Yayınevi; İstanbul; 1970: 18-19, 66-73.

Mitoloji; Editör: Mustafa Alp Dağıstanlı; Çevirmen: Nurettin Elhüseyni; Başvuru Kitapları Serisi; NTV Yayınları; Çin; 2009: 122, 132,136-137, 153, 191.

Azra Erhat; Mitoloji Sözlüğü; 26. Baskı; Remzi Kitabevi; İstanbul; 2007: 76, 97, 219-220.

Colette Estin ve Helene Laporte; Yunan ve Roma Mitolojisi; 13. Baskı; Çevirmen: Musa Eran; TÜBİTAK Yayınları; İstanbul; 2013: 160-161, 196-197.

  1. M. Berens; Antik Yunan ve Roma’nın Mitleri ve Efsaneleri; Çevirmen: Peren Gülmez; Kanon Kitap; İstanbul; 2021: 77-95.

Kathleen Sears; Mitoloji 101; Çevirmen Ekin Duru; Say Yayınları; İstanbul; 2014: 128-131.

Neil Philip; Dakikalar İçinde Mitoloji; Çevirmen: Efe Erdal; Kronik Kitap; İstanbul; 2022: 98.

Ahmet Uhri; Ephesos (Efes) Gezi Rehberi; Ekin Yayın Grubu; İstanbul; 2010: 20-23, 28-30, 58-61.

Gülseren Alkış Yazıcı ve Hüseyin Üreten; “Ephesos Kenti Tanrı(ça) ve Kültleri”; Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi; Cilt: 7; Sayı: 1; Mart 2020: 452-495.