Pandemi ya da küresel salgın, yeni bir hastalığın dünya çapında yayılması olarak tanımlanıyor. Küresel çapta salgın bir hastalıktan bahsedildiğinde o hastalığın dünyanın çeşitli ülkelerinde çok sayıda insanı etkilediğini anlayabiliriz.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın olarak ilan edilen koronavirüs için toplanan verilere bakıldığında toplam koronavirüs vakasının yüzde 90’ından fazlasına Çin, İtalya, İran ve Güney Kore’de rastlandığı görülüyor. Bununla birlikte Çin ve Güney Kore’de görülen vakaların sayısı son zamanlarda azalma eğilimi göstermeye başladı.

Bugün koronavirüs salgını hepimiz için endişe verici bir durum olsa da tarih boyunca dünya daha önce pek çok büyük salgın görüldü.

Justinianus Veba Salgını

Justinianus Veba Salgını

Tarihte şimdiye kadar meydana gelmiş en ölümcül üç salgından biri, yersinia pestis isimli ölümcül enfeksiyona yani vebaya neden olan bir bakteri nedeniyle meydana geldi.

Justinianus veba salgını, MS 541 yılında o zamanlar Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’e ulaşmıştı. Mısır’dan gelen ve Akdeniz’den ulaşan veba adını, o dönem Bizans İmparatoru olan 1. Justinianus’tan almaktadır.

Konstantinopolis’i yıkıp geçiren veba, Avrupa, Asya, Güney Afrika ve Arabistan’da yaklaşık olarak 30 ila 50 milyon kişinin ölümüne neden oldu. Bu da neredeyse o zamanki dünya nüfusunun yarısına denk geliyor.

Salgın yayıldığında insanlar hasta olanlardan uzak durmak dışında ne yapabileceklerini bilmiyorlardı. Böylece veba sona erdiğinde bir şekilde hayatta kalanlar bakteriye karşı bağışıklık geliştirmiş insanlar oldu.

Kara Ölüm

Kara Ölüm

Justinianus veba salgınından yaklaşık 800 yıl sonra veba tekrar kendini gösterdi. Kara Ölüm olarak adlandırılan bu salgın, 1347 yılında Avrupa’da sadece 4 yıl içinde 200 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Kara Ölüm, oldukça bulaşıcı ve etkiliydi. Öyle ki tamamen sağlıklı olan bir birey, hastalık bulaştıktan sonra ertesi sabaha kadar ölebiliyordu.

O zamanlar salgının nasıl olarak bulaştığı bilimsel olarak bilinmiyordu. Ancak yine de hastaya olan yakınlık ile ilgili olduğunun farkındaydılar. Bu sayede ileri görüşlü davranan yetkililer, liman şehri olan Ragusa’ya yeni ulaşmış olan denizcilerin hasta olmadıkları anlaşılana dek diğer insanlardan izole edilmelerine karar verdiler. Başlangıçta denizcilerin gemide 30 gün tutulması planlanıyordu. Zamanla bu süre 40 güne çıktı ve böylece karantina tarihte ilk defa uygulanmış oldu.

Büyük Londra Vebası

Büyük Londra Vebası

Kara Ölüm’den sonra Londra neredeyse sürekli veba ile mücadele etti. 1348-1665 yılları arasında her 20 yılda bir salgın tekrar ortaya çıktı. Her bir salgın Londra’da yaşayan kadın, erkek ve çocukların yüzde 20’sinin ölmesine neden oldu.

1500’lerin başlarında İngiltere’de hasta olanların ayrılması ve izole edilmesi uygulamasına başlandı. Ayrıca o dönem kedi ve köpeklerin hastalık taşıdığına inanıldığı için yüzbinlerce hayvan katledildi.

Veba salgınında en kötü zamanlar 1665 yılında yaşandı. Yedi ay içinde 100 bin Londralının ölümüne neden olan salgında bütün eğlence aktiviteleri yasaklandı ve vebalı olanlar evlerine kapatılarak hastalığın bulaşmasının önüne geçmeye çalışıldı. Her ne kadar bu uygulama zalimce gibi görünse de büyük vebaya nokta koymayı başardı.

Çiçek Hastalığı Salgını

Çiçek Hastalığı Salgını

Çiçek hastalığı yüzyıllar boyunca Avrupa, Asya ve Arabistan’ı etkileyen salgınlara neden oldu. Hastalığa yakalan her on kişiden üçü ölüyor geri kalanlar ise çiçek bozuğu adı verilen izleri bedenlerinde taşıyordu.

Şu an Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğu yerde yaşayan o zamanki yerlilerin çiçek hastalığına karşı hiç bağışıklıkları olmadığı için hastalığa neden olan virüs, on milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.

Salgının ortaya çıkmasından yüzyıllar sonra çiçek hastalığı aşı ile yok edilen ilk salgın hastalık oldu. 18. yüzyılın sonlarında Edward Jenner isimli doktor, sığır çiçeği hastalığına yakalananların, bu hastalığa neden olan virüs sayesinde çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazandıklarını fark etti. Bu sayede sığır çiçeği hastalığı ile enfekte olan insanlara çiçek hastalığının etki etmediği görüldü. Aşı sayesinde 1980 yılına gelindiğinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından çiçek hastalığının tamamen ortadan yok edildiği ilan edildi.

Kolera Salgını

Kolera Salgını

19. yüzyılın başlarından ortalarına doğru kolera, İngiltere’de yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu. Kolera salgını için öne sürülen teoriye göre kolera, miasma denilen kirli hava nedeniyle yayıldı. Ancak John Snow isimli İngiliz doktor, kurbanlarını günler içinde öldüren bu hastalığın nedeninin Londra’nın içme suyundan kaynaklanıyor olabileceğini düşündü.

Snow, hastane kayıtlarını ve morgları araştırarak salgının ortaya çıktığı bölgeyi saptamaya uğraştı. Bu uğraş sonucu salgının, Broad Street’te yer alan bir su kuyusundan kaynaklandığını buldu.

Snow’un çabaları sayesinde su kuyusu kapatıldı ve kolera salgını çabucak kesildi. Her ne kadar koleranın etkileri birden bire son bulmuş olmasa da içme sularının kirlilikten korunması ve sağlık hizmetleri sayesinde salgın son bulmuş oldu.

İspanyol Gribi

İspanyol Gribi

1918 yılında gerçekleşen İspanyol gribi salgınında yaklaşık olarak 50 ila 100 milyon kişinin hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Ölen kişiler o zamanlar toplam dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyordu. Hastalıktan etkilenen toplam kişi sayısının ise yarım milyarı bulduğu düşünülüyor.

İspanyol gribi ile ilgili olarak öne çıkan noktalardan bir tanesi hastalığın çocuklar ve yaşlılardansa genç yetişkinleri hedef almasıydı. 1918’deki bu grip salgınına dair spekülasyonlar geçen yüzyıl boyunca devam etti. Doktorlar salgının nereden kaynaklandığı, nasıl bulaştığı ve sonuçlarının ne olduğuna dair çeşitli hipotezler ortaya attılar.

Gribe neden olan virüsün tam olarak nerede çıktığı bilinmiyor olsa da ilk olarak Avrupa, Amerika ve Asya’nın bazı bölgelerinde görüldü ve aylar içinde dünyanın kalanına yayıldı.

1919 yazına gelindiğinde ise salgın sona ermeye başladı. Enfekte olan kişilerin bir kısmı ölürken bir kısmı da virüse karşı bağışıklık geliştirdi. Salgından yaklaşık 90 yıl sonra, 2008 yılında bilim insanları virüsün, kurbanın bronşları ve ciğerlerini zayıflattığı ve bakteriyel zatürreye yol açtığını ortaya çıkardı.

Domuz Gribi

Domuz Gribi

Domuz gribi, domuzları etkileyen influenza A tipi virüsün neden olduğu bir enfeksiyondur. Domuz gribi normalde insanları etkilememesine rağmen 2009-2010 yılları arasında küresel çapta salgına neden oldu. H1N1 virüsü olarak bilinen bu grip virüsü domuz, kuş ve insan griplerinin bir kombinasyonu olduğu için hem domuzlarda hem de insanlarda yayılma gösterdi. Şimdilerde domuz gribi, mevsimsel grip kategorisinde sayılarak grip aşılarına içerisine dahil ediliyor.

Amerika’da yaklaşık 61 milyon insanı etkileyen domuz gribi 12.469 kişinin ölümüne neden olmuştu. Dünya geneline bakıldığında ise toplamda 575.400 kişi domuz gribi salgını nedeniyle öldü.