Yıl 2019 ve 10 yaşındakilerin elinde akıllı telefonlar, 5 yaşındakilerin elinde tabletler, 30 yaşındakiler bilgisayardan, akıllı telefonlardan başını kaldırıp gökyüzüne bakamıyor ve daha neler neler … Çok değil, aslında 10 – 15 yıl öncesinde bu teknolojik aletler hiçbirimiz için hiç de zorunlu değildi. Evet, her zaman gerekli idi, ancak zorunlu değildi, daha doğrusu bağımlısı, müptelası değildik. Ancak şimdi telefonumuzdan birkaç saatliğini uzak kalsak ne yaparız bir fikrimiz bile yok. Elimiz cüzdanımızdan önce telefonumuza gidiyor. Sizce de biraz tuhaf ve aslında çok da sorunlu değil mi? Yani teknoloji bu mu demek, teknoloji böyle bir alışkanlıklar, bağımlılıklar bütünü şeklinde mi kullanmalı? Elbette ki hayır, koskocaman bir hayır! O zaman öncelikle teknoloji nedir, neden lazımdır bir bakalım.

Teknoloji nedir?

Tam olarak sözlük anlamına baktığımızda teknoloji; insanların ihtiyaçlarına yönelik olarak araç, gereçlerin üretilebilmesinde gerekli olan bilgi, yetenek, yöntem ve teknikler bütünü anlamına geliyor. Yani aslında yaşamı kolaylaştıracak tüm teknik, yöntem ve araçlar teknolojinin tanımı içine giriyor.

Teknoloji zararlı mıdır?

E, madem teknoloji yukarıda tanımlandığı gibiyse, neden teknolojinin yaralarından değil de, zararlarından bahsediyoruz dersiniz? Çünkü biz, insanoğlu bu teknolojiyi bilinçli ve üretim amacına uygun kullanmadığımız için artık en az yararı kadar da, zararından bahsediyoruz. Şöyle özetleyebiliriz ki; bu teknolojik aletleri bir an önce, hatta en önce edinebilmek için ciddi bir maddi imkan harcıyoruz, çok yakında da bu teknolojinin gereksiz ve fazla kullanımından kaynaklanan sorunların tedavisi için de fazlaca para, zaman ve emek harcamak durumunda kalacağız. Çünkü yediden yetmişe kadar her birimiz teknoloji bağımlısı olmuş durumdayız.

Teknolojinin kullanımındaki zararlardan bahsederken, bilinçsiz kullanımın bu zararlara sebep olduğu kesin. Aynı bağlamda bilinçsizlikten bahsedildiğinde de doğal olarak öncelikle çocuklar akla gelmektedir. Çünkü evet, teknolojinin zararlarına yüksek oranda maruz kalan yetişkinler de mevcuttur. Ancak bir yetişkinin teknolojiyi zararlı şekilde kullanması sorunu “bilinçsizlik” olarak tanımlanabileceği gibi bir tür “tercih” olarak da anlatılabilir. Oysaki çocuklar söz konusu olduğunda “tercih” denemez. Zira çocuklar, teknolojik ürünleri ne kadar süre, nasıl ve ne şekilde kullandıklarının ayırdına varamazlar, teknolojiyi zararlı yönde kullanırken kendilerine zarar verdiklerinin de bilincinde değildir. İşte bu sebeple, teknolojinin yararları ve zararları hakkında öncelikle yetişkinler, yani çocukların ebeveynlerinin bilinçlenmesi gerekir. Ancak teknoloji gerekli mi, değil mi? Ona bir bakalım.

Teknoloji gerekli midir?

Teknoloji, tüm yaşamımızı kolaylaştıran, hayatımıza çok ciddi bir anlam katan, bizleri bir “dünya insanı” haline getiren çok önemli bir gelişim göstergesidir. Teknolojiden uzak yaşam şartları kişiyi modern yaşam koşullarından, daha güzel bir hayata sahip olma olanaklarından uzaklaştırmaktadır. Bu bakımdan elbette ki teknoloji gereklidir. Ancak bu teknoloji, yetişkinler için gerekli ve yararlıdır. Söz konusu olan çocuklarsa teknoloji sadece ebeveynlerin gözetimi ve kullanımı şartıyla gereklidir. Bir çocuğun anne, baba gözetiminden ayır herhangi bir teknolojik aleti kullanması, bunlarla vakit geçirmesinin herhangi bir anlamı ve gerekliliği yoktur.

Aslında teknoloji çocuklar için sadece bilgisayar, tablet, telefon, televizyon, gelişmiş oyuncaklar ve benzeri, çocukların ilgi alanına girecek tüm teknolojik ürünleri ifade ediyor. Yani çocuklar teknolojiyi eğlenmek ve vakit geçirmek için kullanmaktalar ve onların da çocuklara herhangi bir faydası bulunmamaktadır.

Çocuklar için teknolojinin zararları nelerdir?

1. Aileden uzaklaşma

Çocukların duygusal, zihinsel ve psikolojik gelişimi için en önemli olan, aslında “ilk okul” olan kurum ailedir. Anne, baba ve kardeşlerle sağlıklı ve mutlu bir iletişim, daha mutlu ve daha sağlıklı çocuklar, daha doğru nesiller anlamına geliyor. Ancak teknoloji işin içine fazlaca girdiğinde çocukların aile üyeleriyle iletişimleri de sekteye uğramakta, hatta olumsuz ve sevgi yoksunu bir iletişim dili hakim olmaktadır. Kendi odasına kapanıp akıllı telefonların, bilgisayarların, tabletlerin başında saatlerce vakit geçiren çocuklar, yavaş yavaş aileden uzaklaşmakta, kendine sanal bir dünya oluşturmaktadır. İşte böyle bir durumda da aile üyeleri çocuklarının ruhsal, zihinsel ve sosyal ilişkilerine, duygu dünyalarına yabancı kalmaktalar.

2. Zihinsel becerilerde bozukluk

Zararlı teknoloji kullanımından kastımız burada daha çok televizyon, bilgisayar, telefon, tablet gibi teknolojik cihazların başında, yani bir ekran başında gerektiğinden ya da normal karşılanabileceğinden daha fazla vakit geçirmektir. Genelde daha bebeklikte televizyon izlettirilme ile başlayan bu süreç ilerleyen zamanda bilgisayar ve telefonda oyunlarla devam ediyor. İşte ekran başında geçirilen uzun saatler bebeğin ve sonrasında çocuğun zihnini kullanmasına, geliştirmesine olanak vermiyor. Çünkü zaten o ekranda her şey hazır bir şekilde önüne gelmiş. Bu bakımdan teknolojik aletlerin başında uzun süre kalmak çocuklarda dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon bozukluğu, hatta ilerleyen dönemlerde algılama problemlerine neden oluyor. Hal böyle olunca da aslında hem çocuğun geleceği hem de aileler için çok önemli olan akademik başarı olumsuz yönde etkileniyor, okulda ve derslerdeki başarı düşüyor.

Tabi ki de, bu akademik başarı düşüşünü sadece teknolojiye bağlamak çok yanlış olur. Teknoloji, bizim varlığımız, refahımız ve daha konforlu bir yaşama sahip olmamız için var. Teknolojinin zararları zaten gereksiz, aşırı ve bilinçsiz kullanımdan geliyor. Biz yetişkinler kendi yaşamımızın sorumluluğunu kendimiz alabilirken, çocuklarımız henüz o olgunlukta olmadıklarından onların teknolojiyle ilişkilerini kontrol altında tutmak da bize düşüyor.

3. Sosyal beceri sorunları

İnsan, sosyal bir varlık olduğundan ister 40 yaşında olsun, isterse 4 yaşında olsun mutlaka bir topluluk içinde olma, yüz yüze iletişim kurma ihtiyacı vardır. Özellikle de çocuklar gerçek yaşam içinde ne kadar var olurlarsa, kendi yaşıtlarıyla ne kadar iletişim halinde olurlarsa zihinsel ve psikolojik açılardan o kadar çok sağlıklı olurlar. Oysaki günümüzün çocukları ve gençleri internetin ve teknolojik cihazların öylesi bağımlısı olmuşlar ki, sınıftaki sıra arkadaşıyla bile internet üzerinden yazışmayı, online oyunlarla sohbet etmeyi tercih ediyorlar.

Bilgisayar başında saatlerini geçiren, çok fazla oyun oynayan çocuklar o oyunun dünyasına girerek, gerçek hayattan kopuk bir profil çiziyor. Böyle olunca da günümüzün gençlerinin ve çocuklarının gerçek yaşam içindeki sosyal becerileri zayıflıyor. Teknoloji bağımlılığı yüzünden çevresiyle yeterince iletişim, etkileşim ve paylaşım içerisinde olmayan çocuk, tüm bu ihtiyaçlarını sanal ortamda karşılamaya çalışıyor, hangi yaşta, nasıl bir ruhsal ve zihinsel yapıda olduğu bilinmeyen kişilerle sanal arkadaşlıklar ortaya çıkıyor.

Teknoloji bağımlısı çocuklar, bir oyunda elde ettiği kıdemi, ulaştığı seviyeyi bir saygınlık unsuru olarak görebildiği için arkadaş çevresinde bu özellikleriyle saygınlık kazanmaya çalışabiliyor. Sanal dünyada elde ettiği başarının gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmadığını gördüğünde ise birtakım bozukluklar kendini gösterebiliyor. Zaten gerçek hayatta hiçbir önemi olmayan bu sanal oyunların yerini saygı, sevgi, paylaşım, iletişim gibi becerilerin alması sosyal varlık olmanın, bir toplum içinde yaşıyor olmanın bir gereğidir. Aslında tüm çocukların bu becerileri sokakta, parkta kazanıp ona göre saygınlık elde etmesi gerekir.

4. Öfke, şiddet ve korku:

İnternet uçsuz bucaksız, sınırsız bir mecra olduğu için, teknolojik aletlerle doğru – yanlış ayırt edilmeksizin her şeye ulaşmak mümkün. Ve aslında bu da çok korkutucu değil mi? Çocuklar telefonda, bilgisayarda izledikleri videolarda, çizgi filmlerde veya oynadıkları oyunlarda her türlü olumsuz, korkutucu, onları öfkeye ve şiddete yöneltici öğelere maruz kalabiliyorlar. Uzun süre oyun oynayan, video izleyen çocuklar; gerçek ile hayal ürünü arasındaki farkı tam olarak idrak edemeyebildiğinden oyun alemindekileri gerçekte de var zannedebiliyor. Zaten çocukların çoğu da bu ayrımı yapabilecek yaşta ve zihinsel olgunlukta değil.

Hal böyle olunca da çocuklar; evde ya da parkta tek başına kalma korkusu, geceleri kabus görme, tek başına tuvalete gidememe, birilerinin onu izliyor olduğu, her an başına bir şey gelebileceği gibi olumsuz duygular, düşünceler içine girebiliyorlar. Aynı şekilde günümüzde sıklıkla karşılaştığımız şiddet öğeleri içeren video veya oyunlar da çocuklarda daha çok öfke, daha az tolerans geliştiriyor, onların herkese ve her şeye kolaylıkla öfke duyup şiddet uygulayabiliyor olmalarına sebep oluyor.

5. Teknoloji bağımlılığı

Teknolojik cihazların gereğinden daha fazla, daha uzun süreli olarak kullanımı kesinlikle teknoloji bağımlılığına sebep olmaktadır. Şöyle ki; günün, gecenin büyük çoğunluğunu internet, telefon, tablet başında geçiren çocuklar buna ulaşamadıklarında, yoksunluk hissediyor, huzursuz oluyor, adeta teknolojiye kavuşacağı anı iple çekiyor. Örneğin teknoloji bağımlısı olmuş çocuklar ders esnasında yasak olan telefonlarına izinsiz olarak bir şekilde ulaşmaya çalışıyorlar ve genellikle de öğretmen tarafından fark edildikleri için ceza alıyorlar. Zaten aklı sürekli olarak telefonunda, tabletinde olan çocuk derste öğretmenin anlattığı konulara da konsantre olamıyor. Aynı şekilde evde ödev yapma saatinde teknolojik cihazlara ulaşamayan çocuklar, ödevlerini asla layıkıyla, hatasız yapamıyorlar. Çünkü zihinlerini ödevi bir an önce bitirip o oyuna, videoya ulaşmak meşgul ediyor.

Teknoloji bağımlılığı da tıpkı alkol, sigara ve diğer bağımlılıklar kadar zararlı ve ciddi bir sorun olabilir. Şöyle ki teknoloji bağımlısı olan bir çocuk; internette video izlemediği, bilgisayarda oyun oynamadığı, tabletine bakmadığı her an kendini mutsuz ve eksik hisseder. Bu bakımdan hiçbir ebeveyn çocuğuna daima teknolojik ürün sunamayacağı için ve zaten bunun yanlış olduğu bilindiği için çeşitli kısıtlamalara gidilmelidir. Ancak bu kısıtlamalar için gecikmiş olmamak çok önemlidir. Teknoloji bağımlısı çocuklar, telefona, bilgisayara kavuştukları anda ne kadar mutlu görünürse görünsün, onlar aslında mutsuz ve yalnız çocuklardır.

6. Fiziksel sorunlar

Teknolojik aletleri gereğinden fazla, çok uzun süre kullanmanın yalnızca duygusal ve ruhsal bozukluklar oluşturması gibi zararları yok. Bunların yanında bir de fiziksel sağlığın bozulması boyutu var. Telefonla, tabletle, bilgisayarla haşır neşir haldeyken kendinden geçen çocuklar nerede olduğunun, nasıl oturduğunun bile farkında değiller ve çoğunluğu da zaten hatalı oturma pozisyonunda bulunuyor. Uzun süreli olarak televizyon, bilgisayar ve tablet gibi teknolojik aletlere bakmak öncelikle göz ve görme problemlerine yol açmaktadır. Ardından yanlış pozisyonda uzun süre kalmaktan boyun ağrıları, iskelet yapısında bozulma, kol, el, parmaklarda uyuşma, sebepsiz yere aşırı yorgun hissetme de sıklıkla görülür. Ayrıca zamanının çoğunluğunu teknolojik cihazlarla geçiren çocuklar; yürüme, koşma, atlama, fiziksel oyunlar oynama gibi kas gelişimini destekleyici aktivitelere ayrılması gereken süreyi, teknolojik cihaz başında, hareketsiz bir şekilde geçirdikleri için fiziksel gelişim yavaşlar. Zaten saatlerce oturup yatan çocuklar günlük yeterince kalori yakamadıkları için obezite ve buna bağlı olarak gelişen pek çok hastalık riskiyle karşı karşıya kalmaktalar.

7. Zorbalık, istismar ve güvensizlik

Aslında çok faydalı amaçlarla üretilen teknolojinin aşırı kullanımından kaynaklanan sorunlar yukarıda detaylı olarak anlatılırken, aşırı kullanıma bağlı olmayan gizli tehditler de bulunmaktadır. Şöyle ki; çocukların ilgi duyduğu teknolojiler genellikle internete bağlanabilme özelliğine sahipler, bundan dolayı da her şey ebeveynlerin kontörlünden çıkıyor ve dış tehditler tam da çocukların ekranına düşüyor. Özellikle de online iletişim özelliği olan oyun ve uygulamalarda çocuklar çokça akran zorbalığına ve evde asla duymayacağı küfürlere, hakaretlere maruz kalabiliyor. Ayrıca çocukların online iletişim halinde olduğu kişilerin kimler olduğunu bilemediğimiz için kötü niyetli yetişkinler tarafından da istismar edilme riski bulunmaktadır. Bunların yanında kötü niyetli yetişkinler, çocuğa veya ailesine yönelik kişisel bilgileri ele geçirilebiliyor, telafisi zor kayıplar yaşanabiliyor.