Bu sloganı her zaman duyuyoruz: “Dünyayı görmek istediğin gibi değiştiren ol!” Peki, ama bu gerçekten ne anlama geliyor? Bunun gerçekleşmesi için nasıl bir yol izlemeli, neler yapmalıyız?

Şu anda bu içeriği okuyorsanız ya da okumaya devam etmek istiyorsanız, muhtemelen aslında siz; evrimsel bir öncü, paradigma eğilimi belirleyicisi veya bilinç değiştirici denilen kişilerdensiniz. Yani değişim istiyor, değiştirmek istiyorsunuz. Ancak kendinizi tanıyorsanız, bir fark yaratmaya geldiğinizi, hatta belki de derin bir fark yarattığınızı biliyorsunuzdur. İşte bununla yüzleşelim istiyorum. Çünkü en iyi niyetli ruhlara sahip olanların bile büyük umutları gerçeklerin karmaşası içinde gizlenebiliyor. Sadece yaşamımızı devam ettirmek için, sadece hayatta kalabilmek için çabalıyorsak, değişim amacını izleyebilmek, yerine getirebilmek oldukça zordur.

Belki de bu dünyaya ne yapmak için geldiğinizi, amacınızın ne olduğunu hatırlıyorsunuz. Ancak herhangi bir korku, endişe veya şüphe nedeniyle kendi kalbinizi, ruhunuzu ihmal ettiniz veya hatta kendinize ihanet ettiniz ya da belki de buraya ne yapmak için geldiğinizi unutmuşsunuzdur ve hayatınızın amacını arıyor, ama asla bulamıyorsunuzdur. Gerçek şu ki, görevinizi yerine getirmek için hayatta olma amacınızın özelliklerini hatırlamanıza gerek yok. Sadece tek bir şeyi hatırlamanız gerekiyor.

Sen, ben ve şu an dünyada yaşayan milyonlarca insan dünyayı bir sonraki bilinç seviyesine döndürmek için burada bulunuyor. Amacımız, savaştan, yoksulluktan ve hastalıklardan arınmış, aydınlanmış bir gerçeklik paradigması ortaya koymaktır. Biz “Yeni Rüya”yı ortaya çıkaranlarız ve her birimizin burada oynayacağı önemli bir rol var. Dünyanın içinde bulunduğu kaos çok zor görünebilir. Ancak şunu unutmayın ki, sizler yalnızca kendi özel görevlerinizi yerine getirmelisiniz. Eğer içine girdiğiniz korku, şüphe ya da bunalım bir “Bilinç Değiştirici” olarak amacınızı gerçekleştirmenizi engellerse, önemli noktayı kaçırırsınız.

Belki sizin amacınızı farklı şekillerde ifade etmenize izin veren özel hediyeleriniz veya yetenekleriniz vardır. Ancak dürüst olmak gerekirse bu bir gereklilik değildir. Bu görkemli yaşam sürecinde temel rolünüz, başkalarına şifa vermek ya da başkalarını eğitmek ve tek bir elle dünyayı değiştirmek değil, sadece kendi evriminizden sorumlu olmaktır. Sizin en özel yanınız kendi bilincinizin gelişimi ölçüsündedir. Bu hayatta bulunma amacın, kendini geliştirmektir. Bu nedenle de bir öğretmen, şifacı veya yenilikçi olabilirsiniz. Ancak bu kendi evriminizin bir yan ürünüdür. Yeterince gelişmemiş ya da durağan devam eden bir durumdan değişimi öğretmeye, iyileştirmeye ya da ilerletmeye çalışmak sadece burada dönüştürmek için çabaladığımız eski paradigmaları güçlendirir. Sana bir tavsiye; başkalarını uyandırmak istiyorsan, önce kendin uyanık olmalısın! Peki, burada görevimiz nedir ve nasıl yerine getiriyoruz?

Evrimin sırrı titreşimdir!

Koskocaman bir şehir boyutundaki dev kristallerden, bir pencereye düşen her bir küçük yağmur damlasına kadar her şey titreşimdir. Sen, ben ve diğerleri de titreşimden yapılmış durumdadır. Biz olayları titreşim olarak görmüyoruz. Çünkü biz bu titreşimi gerçeklik olarak adlandırdığımız şeyi yorumlama konusunda bilinçsizce uzmanız. Her şeyin sağlam görünmesini sağlayan kendi iç yorumumuzdur. Ancak bu sadece büyük bir yanılsamadır. Bu çok güzel bir haberdir. Çünkü bunun üstesinden gelmek için çok zorlu, sert şeylerle mücadele etmek zorunda kalmayacağımız veya gerçekliği zorla değiştirmek zorunda olmadığımız anlamına geliyor. Bu aslında, kendimizi ve dünyamızı geliştirmek, değiştirmek için yalnızca titreşimi geliştirmemiz gerektiği anlamına geliyor.

İnsanlığın dönüşümü, sadece yüksek frekanslara doğru titreşimli bir kaymadır!

Hayatta başarı, değişim ve dönüşüm için nasıl titreştiğinizden daha önemli bir şey yok. Kişisel titreşiminiz sizin en büyük kaynağınızdır ve paradan, zamandan ve hatta fiziksel enerjiden daha hayatidir. Her şey sizin için titreşiminizden sonra gelir. Yaşam ve ilişkiler; düşük bir korku titreşiminden, endişeden ya da bunalımdan daha zordur. Kıtlık, genellikle bir normdur ve hayatımızı sadece devam ettirmeye ve hayatta kalmaya çalışarak geçiririz. Savaş, yoksulluk ve hastalık hayatımızda düşük titreşimli etkilerdir. Bunlar dünyanın şu anki kolektif titreşimidir. Ancak bu bizim yaşama amacımız değildir.

Sevginin yüksek titreşimi ile hayat zahmetsiz bir akışa bürünür, ilişkiler harmonik ve bolluk içindeki akışıyla kolaylıkla yürür. Tüm dünyada özgürlük, insanlığın kolektif titreşimi sevgi ve uyumla iç içe geçince gerçekleşir.

Size verilen armağanlarınız, yetenekleriniz ve tercihleriniz arasından hangi ifadeyi seçerseniz seçin; aslında temel göreviniz uyanmak, gerçekte kim olduğunuzun kaynağını bulmaya çalışmak ve kişisel titreşiminizi yükseltmektir. İşte bunların sonucunda temel yaşam koşullarınızı yerine getireceksiniz. Sonuç olarak; kolektif titreşimi yükseltmedeki temel rolünüzü yerine getireceksiniz.

Unutmayın, sonuçta daha aydınlanmış yeni bir dünyada yaşayacaksınız. Dünyayı değiştirmiyor ya da kimseyi kurtarmıyorsunuz. Sadece kendinizi değiştiriyorsunuz ve kendinizi kurtarıyorsunuz. Yeterince sevgi ile titreştiğimizde, bir eşik karşılanmış olacak ve tıpkı yüz maymun deneyinde olduğu gibi, dünya daha üstün bir büyüme, artan bir bilinç ve küresel uyanış yaşar. Aslında sadece senin işini yapman gerekiyor. İşte bütün mesele bu!

Titreşiminizi her günün en önemli parçası haline getirecekseniz, tüm yaşamınız değişecek ve bilinçli olarak en çok arzu ettiğiniz hayatı yaratmaya başlayabileceksiniz.

Titreşiminizin sorumluluğunu alın!

Titreşim, düşünce tarafından etkilenir. Ancak çoğu zaman bu bilinçsiz bir seviyede yapılır. Bu yüzden de titreşimimiz üzerinde hiçbir kontrolümüz yoktur. Olumlu niyetlerle titreşimi nasıl olumlu etkileyebileceğinizi hayal edin. Bu düşünceleriniz doğada daha fazla onaylayıcı ve cesaretlendirici hale geldikçe, yaşamınızın yanıt vereceği anlamına gelir. Titreşiminizden ve etrafınızdaki dünyanın titreşiminden zihinsel enerjinizden sorumlu olabilirsiniz. Bu nedenle de titreşiminizi artırmak istiyorsanız düşüncelerinizi geliştirmelisiniz. Düşüncelerinizi ne kadar bilinçli olarak üst seviyeye çıkarırsanız titreşiminiz de o kadar artacaktır.

Düşüncelerinizi kontrol altına alamıyorsanız, hayatınızı kontrol edemezsiniz!

Aklınız kuantum bir bilgisayar gibidir. Ancak bu bilgisayarı siz bilinçli olarak çalıştırmıyorsanız, dış güçler tarafından programlanır ve çalıştırılır. Buradaki dış güçler; aile, toplum, hükümet, otorite figürleri veya medya olabilir. Bilgisayarın kontrol panelini elinize geri alarak gücünüzü de geri alırsınız. Öncelikle bu yeniliğin düşüncelerinize oturması zor olabilir. Ama yapabileceğiniz ve yapmanız gereken daha büyük bir göre yoktur. Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir dünya yaratmak istiyorsanız, etrafta dolaşmak yerine, ilk önce daha iyi düşünceler yaratmalısınız.

Sizler düşüncelerinizin yöneticisi olarak, yaşamınıza hakim olma gücüne sahipsiniz ve dünyada görmek istediğiniz değişiklik aslında sizsiniz.

Titreşim değerlendirmesi

Bir düşüncenin kalitesini veya titreşimini bilmek istediğinizde, sadece bu düşüncenin sizi nasıl hissettirdiğine dikkat edin. Kendinizi nasıl hissettiğiniz her zaman bir titreşim belirtisidir. Eğer bir düşünce korku ya da hayal kırıklığı gibi duygular varsa, yanlış yöne doğru gidiyorsunuzdur. Eğer bir düşünce aşk, barış ya da şefkat gibi geniş duygular uyandırırsa, doğru yöne gidiyorsunuzdur. Depresyon veya korku düşük titreşim spektrumundayken, sevinç ve sevgi yüksek titreşim spektrumundadır. Her ne kadar bir korku ifadesi, tıpkı bir sevginin ifadesi kadar kutsal olsa da, korku daha az evrimleşmiştir. Çünkü ayrılıkla karşılaştırdığımızda, sevgi birliğe doğru hareket ettiğinden daha evrimleşmiştir.  Bu evrimin içinde aşk vardır ve evrim içinde aşk anlamını bulun. Hatırlanması gereken tek şey; olumsuz düşünce ve duyguların düşük titreşimler ürettiği, olumlu düşünce ve duyguların ise yüksek titreşimler ürettiğidir.

Titreşimleri düşük tutan nedir?

Titreşiminizi artırmak için, doğal titreşiminizin sevginin yüksek titreşimi olduğunu anlamak önemlidir ve titreşiminizi bastırmaya devam eden her şeyi bırakacak olursanız, enerji frekansınız kolaylıkla, zahmetsizce yükselecektir.

Düşük titreşimin ana nedenleri:

  • Hayatta kalma korkusu veya gelecek için endişelenmek.
  • Geçmişle ilgili utanç duyma veya bir şekilde geçmişe tutunma.
  • Kıtlık, güçsüzlük ya da mağduriyet gibi sınırlayıcı ya da yanlış inançlar.
  • Kendini ve / veya başkalarını eleştirme ve yargılama.
  • Değersizlik hisleri.
  • Olumsuz düşünme.
  • Kendine veya evrene güvenmemek.

Titreşimi düşük tutan en yaygın sorun istemediğimiz şeye odaklanmak; bilinçli ve bilinçsiz olarak olumsuz sonuçları ve istenmeyen deneyimleri hayal etmektir. Buna geçmiş, şimdi ve gelecekteki her şey dahildir. Bir problem, hatta potansiyel bir problem ortaya çıktığında, soruna odaklanmak insan doğasıdır. Ancak titreşimimiz odak noktamızın kaynağından daha yüksek olamaz. Belki biz çoğu zaman soruna karşı savaşmayı seçiyoruz. Ama bu aynı zamanda yanlış yöne gitmeye de yol açıyor. Çünkü neye karşı savaşırsak, enerji veriyoruz. Böylece titreşimimizi karşı savaşmakta olduğumuz eşleşmeyle düşürüyoruz. Huzuru arzuluyorsanız ve savaşa karşı savaşıyorsanız, savaşa uyum sağlarsınız ve savaş düzeyinde titreşirsiniz. Bir şeye karşı değil, bir şey için “olmak” önemlidir. Eğer barış istiyorsan, barışçıl ol. Eğer sevgi istiyorsan, sevgi dolu ol. İyi haber şu ki, her an nasıl hissettiğinden ve nasıl titreştiğinden sorumlu olabilirsin ve zihinsel ve duygusal enerjini problemlerinin çözümü için titreşimli bir eşleşmeye dönüştüğü titreşim noktasına getirebilirsin.

Yüksek titreşimlerde nasıl yaşarız?

Hayatınızda bir kez daha heyecanınızı yükseltmek istiyorsanız, düşüncelerinizi ustalaştırmak çok önemlidir. Ancak bu bilmecenin daha önemli parçaları vardır. Size daha yüksek titreşimlerle nasıl yaşayacağınızı anlatacağım. Bu sayede dünyada görmek istediğiniz değişikliğe ulaşabilirsiniz. Ama önce size bir yarış arabası sürücüsü olmadığınızı hatırlatmak isterim. Bu yüzden beklemeyin. 5 saniye içinde sıfırdan doksana çıkın. Hayatınızın titreşimini arttırmak için ilham verici adımlar atarken, kendinize karşı sabırlı ve nazik olmanız önemlidir. Aşağıda sizler için sıraladığım adımları bir “yapılacaklar listesi” olarak değil, kişisel gelişim yolunda sizi güçlendirici bir rehber olarak kabul edin lütfen.

  1. İnançlarınızda ustalaşın!

İnançlar; şartlandırılmış düşünceler olduğundan, her inancın buna karşılık gelen bir titreşimi vardır. Bu da; mağduriyet ve güçsüzlük gibi aslında sizi güçlendiren inançları serbest bırakarak ve güçlendirici inançları benimseyerek titreşiminizi artırabileceğiniz anlamına gelir. Bilinçli olarak iyiyi yaratma yeteneğinize ne kadar inanırsanız ve evrenin koşulsuz olarak sizi desteklediğine inanırsanız titreşiminiz de o kadar artacaktır. Sizi gitmek istediğiniz yere götürecek olan inançları kabul edip yaşamda uygulamak önemlidir.

  1. Değerlerine sahip ol!

Kendi değerlerinizi taşırken ve dış dünyadan, diğer insanlardan değerli olduğunuzu kanıtlamasını istemekten vazgeçin. Böyle olunca titreşiminiz doğal olarak artacak, değerlerinizin güvenli, doğru ve doğal olduğunu keşfedeceksiniz. Unutmayın ki, değerli olduğunuzu kanıtlamak için bir şey yapmak zorunda değilsiniz, bunu kanıtlamaya çalışmak, sizi bu düşünceden uzak tutar ki kim zaten isteniz de kanıtlayamazsınız. Her gün güneş doğacak ve tertemiz oksijeni ciğerlerinize çekmek bedava, sadece bunu düşünün ve ne olursa olsun gerçek değerinizi elinizden bırakmayın.

  1. Kendi duygusal ihtiyaçlarınızı karşılayın!

Duygusal gereksinimlerinizi karşılamak için kendinizi feda etmekten veya çok sevdiklerinizden ödün vermekten vazgeçtiğinizde, titreşiminiz doğal olarak artacaktır. Kendi duygusal gereksinimlerinizi karşılayın; kendinizi takdir edin, kendinizi anlayın, kendinizi kabul edin, kendinizi onaylayın, kendinizi dinleyin. Hayatınızı gerçekten yaşamak istiyormuş gibi yaşamak için kendinize tam olarak onay verin, hayatın sadece size ait olduğunun bilinci içinde mutluluğun gelmesine izin verin.

  1. Sorumluluk alın!

Amacımız bir Bilinç Değiştirici olmaksa, bunun için yaşamınızdaki ve içindeki her deneyiminiz için tam olarak sorumluluk almalısınız. Bunun anlamı şudur; size hiçbir şey olmuyor, olmayacak ve hayatınızdaki her şey sizi yansıtıyor ya da sizi tamamlıyor. Dünyayı sıkıntılarınız, sorunlarınız için suçladığınız sürece, yaratma gücünüz yok olacaktır ve titreşiminiz de düşük seviyede kalacaktır. Bunun tam tersine, yaşamınız için giderek daha bilinçli bir şekilde sorumluluk aldığınızda, titreşiminiz doğal olarak artacaktır.

  1. Tepkileri durdurun!

Gerçekler kimi zaman, hatta çoğu zaman acıdır. Ancak hayatınızın gerçeğidir. Gerçeklere karşı ne zaman negatif bir tepki verirseniz, bu bir kişi, yer ya da deneyim olsun, gücünüz azalır ve tepkinize uyum sağlaması için titreşiminiz düşer. İşin püf noktası, kişisel olarak bir şeyler almayı bırakmak ve sizin tepki vermenize neden olan hikayenin bir parçası olmayı bırakmaktır. Unutmayın ki, bu sadece bir hikaye ve biz onu gerçekleştirmedikçe hiçbir hikaye gerçek olmaz.

  1. Kirli çulu çaputu kapmayın!

Sırf birisi size kirli bir bez fırlattığı için onu yakalamanız gerekmez. Burada kast edilen çul çaput aslında etrafınızdaki insanların size gönderdiği düşük titreşim enerjisidir. Siz bu dünyaya “negatif enerji süngeri” olmak için gelmediniz. Titreşiminizden sorumlu olacaksanız, diğer insanların negatif enerjisini üstlenemezsiniz.

  1. Evrime tatlı tatlı teslim olun!

Sen, güzel bir şekilde evrimleşen bir varlıksın ve evrim bir ölüm ve yeniden doğuş sürecidir. Sen bu süreçte kim olmadığını ve gerçekte kim olduğunu anlayabilirsin. Bu da artık ne olursa olsun size hizmet etmeyen ya da en fazla oranda, canı gönülden size yardım eden şeye teslim olmayı gerektirir. Kaybedecek bir şey ve kazanacak çok şey yok aslında, herkes kendi evrimini gerçekleştirmek durumunda.

  1. Dramı hayatınızdan çıkarın!

Birçoğumuz dram bağımlısıyız ve bunun farkında bile değiliz bile. Evet, dramatik sohbetlere katılmak ve dedikodu yapmak eğlencelidir. Ancak titreşiminizi ne kadar düşürdüğünü bilseydiniz kaybettiklerinize değmeyeceğini bilirdiniz. Drama, dramatizasyonda yer alan düşük titreşimli düşünceler, duygular ve inançlar gerektirir. Kimin kime ne yaptığı kimin umurunda? Buna değmez, affet, unut, devam et ve dedikoduyu, dramı hayatından çıkar!

  1. Bilinçli bir yaratıcı olun!

Elbette ki; çoğu zaman neyin yanlış olduğunu fark etmek güç, ama orada sıkışıp kalmayın. Bunun yerine, sorunlarınızı zıplamak ve çözüme dahil etmek için duygusal kaldıraç olarak kullanın. Neyi sevmediğinizi biliyorsanız, onu tersine çevirebilirsiniz ve yine aynı şekilde neyi sevdiğinizi bilirsiniz. Soruna odaklanırsanız, bir yıkım, çöküş halini sürdürüyorsunuzdur. Enerjinizi ve dikkatinizi ne yapmak istediğinize yeniden odaklarsanız, daha yüksek bir titreşimde var olan çözümle aynı paralele gelirsiniz. Çözümle bir kez buluştuğunuzda, ilham veren eyleminiz en üst düzey sonuçlara ulaşır. İşte bu bir bilinçli yaratma eylemidir.

  1. İnsanları olduğu gibi kabul edin!

Hayatın bir akışı vardır ve sizler bu akışa güvenin, biraz da kendinizi bu akışa kaptırın. Çok fazla yanlışlar mı görüyorsunuz? Eleştirmeyi bırakın ve herkesin olduğu gibi kalmasına izin verin. Kendinizi veya başkalarını yargıladığınızda veya eleştirdiğinizde titreşiminizi bastırmış, aslında kendinizi baskılamış olursunuz. Yargı ve eleştiri, iyi niyetli olsa bile, titreşimi baskılayıcı etki gösterirler. Siz insanları ve olayları akışına bıraktığınızda kendiniz ve başkaları için titreşiminiz doğal olarak artacaktır.

  1. Bağışlayıcı olun!

Affetmemek en çok da bizi yorar, üzer, bitirir, titreşiminizi düşürür. Diğer insanlarla aranıza bir köprü örün, bir yandan bağlanın. Şanslıyız ki, affetme, minnettarlık ve unutma gibi artan titreşime hızlı bir şekilde erişmemizi sağlayan birçok köprü var. Bağışlama köprüsü sizi utançtan kurtarabilir, daha pozitif ve daha yaşanabilir bir dünyanın içine sürükleyebilir. Hele bir de bize iyilik yapan, bize değer katanlara karşı minnettar olmayı öğrenmek çok önemlidir. Zira minnettarlık köprüsü bizi hayata karşı korkudan sevgiye götürebilir. Durumları gevşetme köprüsü bizi savaştan barışa götürebilir. Pozitif ve enerjik araçların bu güçlü birleşimi kendimizi iyileştirmemizi ve haklı bir şekilde bütünleşmemizi sağlar.

  1. İçsel rehberinizi takip edin!

Vücudunuz harika bir navigasyon cihazıdır ve tam olarak nerede titreştiğinizi bilmenizi sağlar. Rehberliğin kalbinizden, bağırsaklarınızdan veya üçüncü gözünüzden gelip gelmediğini bilmeyi, anlamayı, dinlemeyi öğrenin. Bu sayede bir şeyin “doğru” olmadığını düşünürseniz, içinizden gelen bir ses “yanlış” olduğunu söylüyorsa, o doğru değildir. Vücudunuzun, iç sesinizin size yaptığı rehberliğe direnmek yerine; düşüncelerinizi, inançlarınızı ve eylemlerinizi düzeltin.

  1. Katkıda bulunun!

Pek çoğumuzun sahip olduğu başkalarına veya dünyaya katkıda bulunma arzusu doğal ve gerçektir. Eğer herhangi bir zorunluluk, korku veya suçluluk alanından katkıda bulunursak, daha büyük amacımıza ve ayrıca katkının kendisine karşı üretken olan düşük bir titreşim sunarız. Yani eksideyizdir. Birisi için üzülmek yargıdır ve bu nedenle düşük bir titreşim yansıtırken; şefkat iç gözümüzle başkalarını görüp sevgi ile karşılık vermektedir. Bu da; hediyelerinizi, yeteneklerinizi veya herhangi bir katkı formunu sunmadan önce, düşünceleriniz ve niyetleriniz ile temiz ve net olmanız, verdiğiniz şeyin sevgi alanından gelmesi için sevgi ile aynı paralelde olmanız ve sevginin yüksek titreşimini yansıtmanız anlamına gelir. Tüm bunların bir araya gelip vücut bulmuş hali de Aşktır.

  1. Kendinizi ifade etmeyi alışkanlık haline getirin!

Farklı olmak, kendini ifade etmek, konuşmak, gerçeği anlatmak, utangaçlığı aşmak, başkalarının ne düşündüğünü umursamamak ve kendin için düşünmek için cesur ol. Işığını yak! Bu bir utangaçlık zamanı değil, utanmak için hiç de doğru bir zaman değil. Hemen dans et ve kanatlarını aç, sonuçta ne zaman uçacağını asla bilemezsin!

  1. Aşkınızı yayın, genişletin, büyütün!

Sevgiyi seçme ve sevgiyi ifade etme eylemleri basit, ama derin eylemlerdir ve kesinlikle titreşiminizi arttırır. Siz sevgiden bahsediyorsunuz ve durum çoğu zaman öyle görünmese de etrafınızdaki diğerleri de öyle. Siz sevginizi ifade edip yayarken, diğerleri bu büyük sevgiyi hissedecek ve kendi içinde bulmaya başlayacaklardır. Siz kendi titreşiminizi yükseltirken, amacınızın bir yan ürünü olarak etrafınızda bir “Aşk Salgını” yayıyor olabilirsiniz.

  1. Onunla iletişime geçin!

İçinizdeki yüksek gücünüz, potansiyelinizle ne kadar çok sağlam bağlantı kurarsanız titreşiminiz de o kadar yüksek olur. Birini veya bir şeye bağlanmak için doğru bir yol yoktur. Siz, yaşam ve “Yaşamın Kaynağı” ile uyumlu hissetmenizi sağlayacak bir yol bularak bağlanabilirsiniz. Bağlanma uygulaması aslında bir çeşit bırakma uygulamasıdır. Aynı anda birkaç şeyi aynı anda birbirine bağlayamaz, birlikte tutamaz ya da kavrayamazsınız. Titreşiminizi yükseltmek için, bağlanmak şart, bağlanmak için de iletişim olmazsa olmazdır. Bunun için iletişime geçin, yürüyüşe çıkın, dans edin, dua edin, boyama kursuna gidin, şarkı söyleyin, birileriyle bağlantıya geçmek için ne gerekiyorsa onu yapın.

Tüm bunlar için kendine güven ve evrene güven, işte o zaman her şey güzel olacak!