Tüm dünya genelinde yaklaşık olarak 125 milyon insanın muzdarip olduğu sedef hastalığına tıp dilinde psoriasis adı verilmektedir. Aslında bundan 15- 20 yıl öncesini düşündüğümüzde sedef hastalığı nadir görülen hastalıklar arasındaydı. Ancak günümüzde çok daha sık rastlanmakta ve bu sebeple de sedef hastalığı nedir, ne değildir sorularının yanıtları önem kazanmaktadır. Bizler dıştan baktığımızda ciltte kızarıklık, pul pul dökülme, kepeklenme şeklinde bir görüntü ile karşılaşıyoruz. Bu hastalığın en sık görüldüğü yaş aralığı 20 -30 yaşlar olsa da, aslında neredeyse her yaşta sedef hastalığı görülebiliyor. Eğer hastalık 40 yaşından önce başladıysa erken başlangıçlı sedef, 40 yaşından sonra başladıysa geç başlangıçlı sedef adı verilmektedir. Sedef hastalığının bilinen 4 çeşidi vardır. Bunlara göre tedavisinde ve ilerleyişinde değişiklikler görülmektedir.

  1. Plak tipi sedef hastalığı:

Dünya genelinde en çok karşılaşılan sedef türüdür. Hastanın dizleri, dirsekleri kızarır, derisi pul pul dökülür.

  1. Ters sedef hastalığı:

Koltukaltı, kasık gibi derinin katlandığı alanlarda yaygın olarak görülmektedir ve egzama benzeridir.

  1. Eritrodermik sedef hastalığı:

Bu türde kızarıklıklar, deri döküntüleri bütün vücuda yayılmıştır. En nadir görülen sedef türü olan bu hastalığın tedavisi sadece hastanede yapılır.

  1. Damla tipi sedef hastalığı:

Damla biçiminde küçük yaraların görüldüğü sedef, genellikle çocuklarda ortaya çıkar.

Genellikle saçlı deri, dirsek, diz, el, ayak ve bileklerde ortaya çıkan sedef, hastada kaşıntı, batma hissi ve ağrıya sebep oluyor. Normal şartlar altında sıkıntılı, ancak ölümcül olmayan sedef hastalığı, eğer tüm deriyi kaplayacak olursa ölüme sebep olabiliyor. Sedef yaralarının görüldüğü yerlerde cilt, kendi sıcaklık düzeyini ayarlayamıyor, dengeleyemiyor. Bu bakımdan tüm vücut sedef yaralarıyla kaplandığında da cildin tamamı ısı dengesizliği yaşayacağı için ölüm meydana geliyor.

Aslında pek çoğunda günlük hayatı etkileyecek, çok ciddi semptomlara sebep olmayan bu hastalık, % 10’luk bir dilimde ellerde, el bileklerinde, ayaklarda ve ayak bileklerinde işlev kaybına, omurga ve boynu etkileyen sorunlara sebep olabiliyor. Hatta bu bağlamda eklemlerde deformasyonlar, şekil bozuklukları yaşanabiliyor.

Sedef hastalığı pek çok hastalığın sebebi ya da tetikleyicisi olabilir!

Hafif düzeydeki sedef hastalığının, kişinin yaşamını çok da ciddi anlamda etkilediğinden bahsedemeyiz. Ancak orta düzeyde ve aşırı şiddetli sedefte; iç hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklar baş gösteriyor. Bu bakımdan sedef hastalarında hipertansiyon, istemik kalp rahatsızlığı, inme, dislipidemi, tip 2 diyabet ve Crohn gibi hastalıkların görülme riski çok yüksektir. Şöyle ki; sedef hastalarının % 60’ında yağlı karaciğer sorunu, % 40’ında ise yüksek tansiyon hastalığı görülüyor. Hatta yüksek tansiyon hastalığının başlıca sebepleri arasında sedef hastalığı gösteriliyor, sedefli kişilere potansiyel olarak kalp krizi geçirecek gözüyle bakılıyor.

Tüm bunların yanında sedef hastalığının şiddetine, türüne ve tedavi süresine göre pek çok kanser türüyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki halindedir. Özellikle uzun süre sedef tedavisi gören hastalarda lenfomaterapik kanserler, kolorektal kanserler, böbrek ve mesane kanserleri sıklıkla görülüyor. Özellikle de lenfoma ve melanom dışındaki cilt kanserleri için sedef hastaları risk altındadır.

Sedef hastalığı neden olur?

Dünya genelinde 125 milyon insanın yaşadığı sedef hastalığı, tıp dünyasında çok sayıda araştırmaya konu olmuş, sebepleri araştırılmıştır. Ancak buna rağmen hastalığa sebep olan etkenler tam olarak bilinememektedir. Ancak uzmanlar genel olarak genetik faktörlerin, bu hastalığa yol açan genlerin üzerinde durmaktalar. Sedef hastalığına yol açan bozuk genler ailesinde ve yakın çevresinde varsa, kişinin sedef hastası olma riski yüksektir. Aynı bağlamda kişinin anne ve babasının her ikisinde de sedef hastalığı varsa doğacak bebeğin sedef hastası olma riski yaklaşık %41 iken, sadece birinde olması durumunda ise bu risk % 14 civarında, kardeşlerden birinde varsa da yaklaşık % 6 risk vardır.

Sedef hastalığı üzerindeki genetik faktörlerin etkisi çok yüksek olmakla birlikte kişinin kullandığı bazı ilaçlar, duygusal travmalar, stresli iş ve özel yaşam da hastalığın ortaya çıkmasında etkilidir. Bunun yanında enfeksiyonel hastalıklar, iklimsel değişiklikler ve pek çok iç hastalığı da sedef hastalığına sebep olabiliyor. Tüm bunların yanında bilimsel olarak yeterli kanıt bulunmasa da bazı uzmanlara göre sigara bağımlılığı da sedef hastalığını tetikliyor. Ancak bu sayılan sebeplerin etkisi kesinlikle genetik faktörler kadar değildir.

Sedef hastalığının belirtileri nelerdir?

Hastalığın ilerleyişi, şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterdiğinden belirtilerde de farklılıklar görülür. Ancak ciltte kızarıklıklar, kaşıntı, döküntü ve içten yanma bu hastalığın temel belirtileridir. Bu tür semptomlar sedef hastalığına işaret ettiğinden en kısa süre içinde doktora başvurmak gerekiyor. genelde sedef hastalığının tam bir tedavi yöntemi olmadığı, yaşam boyu bu hastalıkla mücadele edileceği yönünde görüşler vardır. Fakat günümüz tıbbında bu yanlış bir yaklaşım olacaktır. Zira erken dönemde teşhis edilip tedaviye başlanmalıdır. Bu sayede hastalık kontrol altına alınabilir.

Sedef hastalığı bulaşıcı mıdır?

Sedef hastalığının tedavisinin olmadığı yanlış inanışının yanında bir de bulaşıcı olduğuna dair yanlış bir yargı da bulunmaktadır. Bu inanış doğrultusunda sedef hastalarından uzak durma, onlarla ortak bir sosyal ortamda bulunmama gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Hatta bu sebeple sedef hastaları kendilerini toplumdan uzaklaştırıp soyutlayabiliyorlar. Fakat sedef hastalığının bulaşması, birinden başka birine geçmesi mümkün değildir. Sedef hastasıyla aynı havuza giren, aynı eşyaları kullanan, ona dokunan kişilere hastalık bulaşma gibi bir risk söz konusu değildir.

Sedef hastalığı nasıl tedavi edilir?

Sedef hastalığı fiziksel bir hastalık olmakla birlikte duygusal, psikolojik sorunlar da bu hastalığı takip etmekte, tetiklemektedir. Özellikle hastanın elleri, kolları gibi görünür yerlerde oluşan bu kızarıklıklar, deri döküntüleri kişiyi yalnızlığa, özgüven eksikliğine, hatta depresyona sürüklemektedir. Bir de hastalığın bulaşabileceğini düşünen kişilerin sedef hastalarından uzak durmaya çalışmaları da bu sorunları tetikler. Bu bakımdan sedef hastalığı tek başına görülen bir rahatsızlık değildir. Dolayısıyla da tedavi süreci de hem sedef hastalığının hem de onun beraberinde getirdiği psikolojik rahatsızlıkların tedavi edilmesi gerekiyor.

Nasıl ki sedef hastalığının semptomları, şiddeti kişiye göre değişiyorsa, tedavisi de kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Bu bakımdan hastalığın yayılma büyüklüğü ve şiddetine göre uygun tedavi seçilir. Eğer sedef izleri, yaralar vücudun % 5’inden daha küçük bir alada mevcutsa sadece krem tedavisi, daha yaygın ise hem krem hem de ek tedaviler uygulanır. Bu tedavi ile;

  • Hastalıklı hücrelerin üreme hızı azaltılır, üremesi engellenir.
  • Kızarıklık ve deri döküntüleri azaltılır.
  • Yaraların kabukları onarılarak yaralar yok edilir, cilt görüntüsü normale döndürülür.

Tedavi ile cilt sorunları yok edildikten sonraki süreçte de bu yaraların neden olduğu, kişide ortaya çıkma sebepleri araştırılır. Bu sebepleri ortadan kaldıracak tedavi uygulanır.

Sedef hastalığını tetikleyen ve onunla birlikte seyreden hastalıklar belirlenir, onların da tedavisi yapılır.

Tüm bunlardan yola çıkarak;

  • Sedef hastalığının bulaşıcı olmadığı,
  • Kesinlikle tedavi edilebilir bir rahatsızlık olduğu,
  • Teşhis ve tedavisinin ihmal edilmesi durumunda ise çok ciddi sorunlara yol açabileceğini,
  • Genetik ve moleküler biyoloji alanında yapılan çalışmalar sayesinde tedavinin çok daha kolaylaşacağını da söylemek mümkün.