Eşlerin boşanması halinde annenin ve babanın, artık küçük çocukları üzerindeki velayet haklarını birlikte kullanma durumları sona erer. Aile Mahkemesi hakimi anne ve babayı dinledikten sonra küçük çocukların velayet haklarının hangi eş tarafından kullanılacağına da karar verir.

Velayet hakkının düzenlenmesinde küçük çocukların yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç olup olmadıkları, anne ve babanın yaşam koşulları, sosyal, ekonomik, kültürel yönden velayet hakkını küçüğün menfaatlerine uygun kullanıp kullanmayacağı, küçüklerin bedeni, fikri, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimleri, öğrenim durumları göz önünde tutularak, mümkünse kardeşler birbirlerinden ayrılmayacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.

Bu düzenleme yapılırken yani velayet hakkı tesis edilirken, hakim yargılama sürecinde yasa gereği; pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı veya sosyal çalışmacıların araştırma, inceleme, durum hakkındaki görüş ve düşüncelerinden yararlanabilecektir. Çocuk kendini ifade edebilme ve iletişim kurma yetisine sahip ise uygulamada çocuk gelişim uzmanları veya diğer görevli uzman, çocukla, çocuğa uygun bir mekan ve zamanda, görüşme yapmakta ve bir görüşme raporu hazırlayarak Mahkemeye sunmaktadır. Bu raporda, çocuğun kimin yanında mutsuz ve huzursuz veya kimin yanında mutlu ve huzurlu olduğuna dair yapılan tespitler velayetin kime verileceği hususunda önemli bir unsur olmaktadır.

Velayet hakkının kamu düzenine ilişkin ciddi bir konu olması dolayısıyla Aile Mahkemelerinin kendiliğinden düzenleme yapma ve karar alma hak ve yetkisi bulunmaktadır. Bu doğrultuda çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde anne ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gerektiği gibi yerine getiremeyen, çocuğa karşı yeterli ilgiyi göstermeyen, ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklayan anne ve babaya veya her ikisine de velayet hakkını vermez.

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan küçüklerin menfaatleridir. Genel olarak çocuklar doğumdan beri anne yanındadır. Onları alıştıkları ortamdan ayıracak şekilde, annenin engeli olmamasına rağmen velayetin, varlıklı olduğundan bahisle babaya verilmesi Yargıtay tarafından bozma nedeni sayılmıştır.

Anne bakım ve şefkatine muhtaç bir çocuğun anne yanında kalmasının fikri, bedeni ve ahlaki gelişimine zarar vereceği yolunda olası ciddi bir tehlike bulunmadığı takdirde velayet hakkı anneye verilmelidir.

Önemle belirtmek gerekir ki velayete ilişkin kararlar değişmez nitelikte değildir ve kesin bir yargı kuralı oluşturmaz. Türk Medeni Kanunu gereği hakim, değişen şartlar karşısında kendiliğinden veya anne ve babadan birinin talebi üzerine somut olayın gerektirdiği tedbirleri alır. Gerekirse çocukla ilgili velayet hakkını yeniden düzenler. Daha önce velayet hakkını verdiği eşten velayeti alıp, diğer eşe verebilir. Örneğin sağlık sorunu olan çocuğu gerek mali yönden, gerekse sağlık kurumlarının bulunduğu yerde oturan, daha iyi eğitim ve öğrenim imkanı sağlayacak eşe verir.

Halk arasındaki yanlış ve yaygın kanaatin aksine erkek çocuğun babaya, kız çocuğun anneye verileceği konusunda veya tarafların boşanmadaki kusurlarının velayetin düzenlenmesinde etkili olacağı konusunda bir ilke karar yoktur.

Bu konudaki tarafların düzenlemeleri ve anlaşmaları da hakimi bağlamaz. Hakimin velayet konusundaki takdir hakkını sınırlayacak, taraflarca hiçbir kural konulamaz. Bununla birlikte küçük çocukların menfaatleriyle ilgili kurallar da kesinlikle gözden uzak tutulmamalıdır. Örneğin,

Taraflar (eski eşler) ayrı şehirlerde görev yapıyorlarsa sadece Temmuz ayında veya bayramlara indirgenerek düzenlenen kişisel ilişki babanın evlat duygusunu, çocukların babalık duygusunu tatmin için yetersiz ve yasaya aykırıdır.

Anne çocuğu devamlı dövüyorsa küçüğün velayet hakkı babaya verilir.

Birden fazla çocuk varsa birbirlerinden ayrılmaları onların ruh sağlıklarını etkileyeceğinden çocuklar için ciddi bir tehlike ve engel veya zorunluluk yok ise, kardeşler birbirlerinden ayrılmamalıdır.

Yine velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken, anne veya baba ile küçük arasında her hafta sonu beraberliklerini ortadan kaldıracak şekilde kişisel ilişki ve velayet kararı tesis edilemeyecektir.

Sağlık sorunu veya özürlü bulunan çocuklar genellikle tedavi imkanı sağlayabilecek olanakları bulunan tarafa verilmelidir.

Anne babanın bir başkasıyla evlenmesi, başka yere gitmesi, bu nedenle çocuğun korunmasız bırakılması, ahlak dışı bir yaşama, meslek icrasına, şiddete maruz kalması, eğitiminin engellenmesi, sağlık yönünden, ruhsal yönden yaşamının tehlikeye düşmesi vb. hallerde Aile Mahkemesi kendiliğinden veya anne, babadan (duruma göre büyük anne, büyük baba, hala, teyze gibi diğer akrabalardan) birinin talebi üzerine önceki velayetle ilgili tedbirleri çocuğun yine temel kural olan menfaatlerine uygun şekilde değiştirecektir.

Özetle Aile Hakimi tüm iddia ve delilleri, tanık beyanlarını ve uzman görüşlerini kapsamlı şekilde inceleyecek, takdir hakkını ve kendiliğinden araştırma yetkisini de kullanarak, çocuğa en iyi bakacak, bedeni, fikri, ahlaki ve sosyal ve ekonomik gelişimini daha iyi temin edecek tarafa velayet hakkını verecektir.