Şarap, peynir, George Clooney, kokteyl partinizde anlattığınız anılar… Bunların hepsinin tadı yaşlandıkça çıkıyor. Eminim bu listeye başka birçok şey eklenebilir çünkü artık hiç birimiz, bir zamanlar olduğumuz kadar genç değiliz. Ama bunun ille de kötü bir durum olmasına gerek yok. Artık barlara girerken yavaş yavaş kimliğinizi sormamaya başlayacaklar, hatta sordukları zaman bunu bir iltifat olarak gördüğünüzle ilgili şakalar yapacaksınız. Ama artık 20’lerinizdeyken sahip olmadığınız başka tür bir cazibeniz olacak: Olgunluk.

20’lerin sonu, 30’ların başında olan çoğu kişi, artık önlerindeki ‘yol haritaları’nın bittiği noktaya geldi. Liseden mezun oldunuz, sonra belki üniversiteye gittiniz, sabit bir işiniz oldu ve bir anda, artık bir sonraki adımın ne olduğunu bilmediğiniz bir yere geldiniz. Bu umduğunuzdan daha iyi bir durum. Çünkü gerçekten yaşamaya şimdi başlıyorsunuz: Sizin kurallarınız, sizin öncelikleriniz, sizin hayatınız.

 

Hayatınızı yeniden gözden geçirmenin ve yaşlanırken yıllara meydan okumanın biraz daha kolaylaşması için, bir kaç tavsiye ve tüyo işinize yarayabilir.

 

Başarısız olmayı ve affetmeyi öğrenin.

Bugünlerde Pinterest’te en çok paylaşılan şeyler, alıntılar. Onlardan biri de şunu söylüyor: “Başarısızlık, denediğinizin göstergesidir. Şimdi tekrar deneyin.” Aslında hayat gerçekten bundan ibaret. Eğer geçmişe dönüp başarısızlıklarımızın çetelesini tutmaya kalkarsak, muhtemelen başardıklarımızdan daha fazla başarısızlığımız olduğunu görürüz. Umudumuz ise başarılarımızın gerçekten bir anlamı olması, çabalarımızın buna değmesidir. Eğer yaklaşımımız doğruysa, gerçekten de bir anlamları olur. Büyümenin ve yaşlanmanın diğer bir yönü ise, eski kırgınlıklara takılı kalmanın artık çok ağır gelmeye başlamasıdır. Hele affedemediğiniz kişi kendinizseniz. Yazar Anne Lamott diyor ki: “Affetmemek, fare zehiri içip sonra da farenin ölmesini beklemektir.”

 

Diğerlerinin sizi anlamasını sağlayın.

Hayatınızda yeni bir dönemden geçiyorsanız ve kendinizde yeni şeyler keşfetmeye başladıysanız, bu ister bir boşanmadan, ister ciddi bir terapiden ya da ruhsal bir tecrübeden kaynaklanan keşifler olsun, yapabileceğiniz en iyi şey, yakın çevrenizdekilerin de bu yenilikleri görmesine ve sizi daha iyi tanımasına izin vermeniz olacaktır. İnsanlar beklentilerinin ne olması gerektiğini bilirlerse, her zaman daha anlayışlı, bağışlayıcı ve memnun olurlar. Siz de ya kendinizi ya da başkalarını hayal kırıklığına uğratıyormuşsunuz gibi hissetmekten kurtulursunuz. Tek sahip olduğunuz seçenekler bunlar değil. Yaşlanmanın en büyük getirisi değişimdir. Bunu sadece kabullenmekle kalmayıp, sevdiklerinizin de kabullenmesini sağlayın

 

Her şeyi sorgulayın.

Büyümenin ve daha önce hiç sormadığınız büyük, önemli sorular sormayı öğrenmenin zevki bir başka. Şüphe, büyümenin kanıtıdır ve bir kere okulda, ailenizde ve toplumsal kodlarda size öğretilen şeyleri sorgulamaya başladığınızda kanatlarınızın açıldığını hissedersiniz. Bu bitmeyen bir süreçtir. Yarın yeni bir şeyler öğrenip bambaşka bakış açıları keşfederek, kararlarınızı tekrar gözden geçirirsiniz ve bu, harika bir özgürlük hissidir.

 

Asıl yapmak istediklerinizi bulun.

Sadece kariyer anlamında söylemiyoruz. Bu, daha çok hayattan ne istediğinizle alakalı. Hafta içi işe gidip, hafta sonu akşam maç seyretmek, hep aynı yerlere gidip yemek yemek ya da evinizi IKEA’dan döşemek sizi boğuyor mu? O zaman belki de hayatınızı bu yönde kurmamalısınız. Seyahat etmeyi ve zamanınızın büyük bölümünü her şeyi keşfetmeye adamak mı istiyorsunuz? Bunu ekonomik olarak karşılayabilmek için hayatınızın diğer alanlarında kısıtlamalar yapın. Hafta sonunuzu yeni açılan bir restoranı keşfetmeye harcamaktansa, bir kitap hakkında konuşarak mı geçirmek istiyorsunuz? O zaman bunu gerçekleştirmek için insanları bir araya getirin. Hayatı yanlış yaşamak diye bir şey yoktur ve hayatınızın, başkaları için değil, sadece sizin için bir anlamı olması gerekir.

 

Geleneksel olanı kapı dışarı edin.

Kendi mutluluk ve ‘iyi yaşam’ tanımınızı kendiniz oluşturun. Olmak istediğiniz insan olmak için beklemeyin. Hangi yaşta olursanız olur, doğru zaman şimdidir.

 

Hayatınız bir anda değişebilir. Fırsatlar, deneyimler, anlar; hepsi gider ve gelir. Bize hiç bir şey vaat edilmedi, fakat muhtemelen düşündüğümüzden daha şanslıyız. Eğer bunu düşünüp harekete geçersek, en iyi yıllarımız şu an içinde yaşadıklarımız ve gelecekte yaşayacaklarımız olabilir.