Herkese merhaba! Sizler için, sevgili dilbilimci, harika insan Seda Yekeler ile buluştum ve “Yek metot nedir? Farkı nedir? Nasıl dil ediniriz?” konuları üzerine konuştuk. “Dil öğretmiyoruz, dil edindiriyoruz, insanlar da nasıl dil edindirdiğimizi merak edebilir” dedi. O zaman, gelin isterseniz, dili nasıl edindiğimizi birlikte konuşalım…

Nasıl Dil Ediniriz?

Seda Yekeler, “biz nasıl dil ediniriz?” diye gelenleri acelesi olanlar ve acelesi olmayanlar şeklinde iki gruba ayırıyormuş. Acelesi olanlar için ayrı, acelesi olmayanlar için ayrı bir önerileri oluyormuş.

“Yaparım diye ayak sürümüş. Acelem yok, yaparım” diye düşünmüş, bıçak kemiğe dayanınca mecbur kalmış, hayatı boyunca hiç acelesi olmamuş bir grup varmış ve bir de, kendisini arayıp “Benim çok acil İngilizce’ye ihtiyacım var” diyen, aşırı aceleci bir grup varmış. “Şirketimizi yabancılar satın aldı, bugüne kadar ihtiyacım yoktu ama şuanda çok acil İngilizce öğrenmem lazım” diyenler varmış. Bir de, İngilizce biliyor olarak bir işe başlamış, yükselmiş, iyi bir yönetici adayı olmuş ama şirketin yabancı CEO’su geldiğinde, ondan kaçmaya çalışan yönetici ya da yönetici adayı öğrencileri de varmış. Dolayısıyla, bu gerçekten acelesi olanlar ve zamanı olanlar için ayrı uygulanması gereken bir sistemmiş.

Yek Metotta Dil Seviyeleri

Yek metotta dört seviye var; seviye 1’seniz, dile hiç bir şekilde maruz kalmamış, tek bir kelime bile duymamışsınız demektir. Seviye 2’seniz, eğitimini almışsınızdır ve ama karşı tarafı anlayamıyorsunuzdur. Bir yabancıya, “seni anlayabilmem için biraz daha yavaş konuşabilir misin?” diyorsunuzdur. 300-400 kelime biliyorsunuzdur ama seviye 1’deki kadar “Hiç bilmiyorum” demezsiniz.

Seviye 3’te, işin içine ilgi giriyor. Artık, sadece iletişim kurmak değil; ilgi duyduğunuz metni o dilde okuyabilmek, sevdiğiniz filmi o dilde izleyebilmek de istiyorsunuz. Yani, işin işine biraz daha hobileriniz de girmiş oluyor.

Seviye 4 ise işin daha akademik boyutu. Fransızca’da seviye 4’e gelip, çok ciddi hukuk metinleri ya da mahkeme kararlarını Fransızca okumak zorunda değilseniz, o kadar abartmaya gerek yok. “Ben iletişim kurayım, yeter” diyorsanız, seviye 3’e gelmeniz de yeterli.

Yek Metot İle Dil Edinme

Yek metot; “bütün dilleri, Rusça ve Çinceyi çok daha fazla vakit harcayarak koşuluyla öğrenebilirsiniz” dedikleri bir metot. Yapılan bir dil analizinin ardından, kişiye özel bir içerik yazılıyor. Burası, en önemli noktalardan biri. Seda Yekeler; “Bugüne kadar, ders almış hiçbir öğrencinin materyali diğerininkiyle aynı olmadı” diyor.

Hepimizin beyninde, Broca Alanı adı verilen bir dil edinme bölgesi mevcut. Çalışma prensibi de şu; sesler dışarıdan kulağınıza geliyor, ilk duyduğunuzda anlamını bilmediğiniz için anlamsız bir ses gibi geliyor. Beyne geldiğinde, onlar nörolojik sinirlere dönüşüyor. O sinirlerin, önce anlama, sonra da konuşmaya dönüşebilmesi için; Broca’dan Wernice’ye yani konuşma bölgesine geçip, artık dışarı çıkması gerekiyor.

Türkiye’de, eğitim sisteminde çok uygulayamadığımız ve Yek metotun üzerinde durduğu şey, anlama kısmının gerçekleştiği Broca ile Wernice arasındaki geçişi güçlendirecek ve o geçişin aktive olabilmesi için, gri madde adı verilen bir maddenin çok olması gerekiyor. Yek mettota; kişi bunu çeşitli şekillerde arttırmayı öğrendikten sonra, 500 soruluk bir test ile gri maddenin yoğunluğu ölçülüyor. Ölçümden sonra, gri madde hiç yok denecek kadar az olabiliyor. İşte onlar, “Ben hiç anlamıyorum” diyenler.

Dil bir yetenek işi değildir. Bu, Yek metodun bütün kitaplarının üzerinde de yazıyor. Nasıl, her şey tamamen bir egzersizse, dil de egzersize dayalı ve doğru metotla öğrenilecek bir şey. Çok ciddi egzersizler ile bu gri madde arttırıldıktan sonra, bir analiz yapılarak, 15 gün sonra kişiye özel bir materyal hazırlanıyor. Bu da çok önemli. Sonrasında, kişiden kişiye değişecek şekilde, 12 haftalık süreçte, günde 1.5 saat ve her gün çalışılması gerekiyor.

Dili Sevmek Önemli

İnsan, inandıktan sonra her şeyi başarabilir. Önce, beyninizin neleri başarabileceğine inanmanız gerekiyor. Dil edindikten sonra, hayatınızın nasıl değişip gelişeceğini hayal edin. “Ben niye her gün 1.5 saatimi buna harcayayım?” diye düşünebilirsiniz. Ancak, yapılan araştırmalar; özellikle Avrupa ve Amerika’da, 14-44 yaş arası insanların, sosyal medyaya günde 1.5-3.5 saat vakit ayırdığını gösteriyor.

Eskiler, “Bir dil bir insan” der. Ben de, bunun çok doğru olduğunu düşünüyorum. Motivasyonunuzu, bir hedef koyarak sağlayabilirsiniz. İngilizce öğrenmek isteyenler, onu kullanabilecekleri yerlerle ilgili hedefler belirleyebilir. Örneğin; klasik filmleri, orijinal dilinden izlemek gibi bir hedefiniz olabilir. İstediğiniz zaman, bir şekilde motivasyon bulabilirsiniz.

Bu noktada, materyaller de önemli. Yek metotun hem çocuklar hem de yetişkinler için hazırladığı, eğitim kiti gibi materyaller de varmış. Çocuklar için, özellikle görsel hafıza çok önemli. Çocukların, günlük dilde kullanılan, evdeki her şeyin İngilizcesini bilmesi gerekiyor. Yek metodun materyalleri arasında; evdeki eşyaların üzerine yapıştırabileceğiniz, vücudun bölümleri, hayvanlar, ev eşyaları gibi her yere yapıştırılabilecek etiketler de var. Bu etiketlere 7 kez bakıp tekrarlayınca, beyin onu kısa dönemli hafızadan uzun dönemli hafızaya atıyor.

Burada, işin en önemli kısmı “love language”. Çocuklara, İngilizceyi ne kadar erken sevdirirseniz o kadar iyi. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, İngilizceden nefret eden ciddi sayıda çocuk olduğu belirtilmiş.

Yetişkinler için de çeşitli materyaller var ve sevgili Seda Yekeler, buluştuğumuzda onlardan bazılarını da yanında getirdi. Bu, başlangıç seviyesinde, “Ben bu işe karar verdim, artık bir yerden başlayayım” diyen yetişkinlere bir motivasyon kaynağı olacak bir kit. Ben, bu kiti sizlerden birine hediye edeceğim. Yapmanız gerekenleri, Instagram sayfamdan da paylaşacağım. Şimdilik benden bu kadar. Hoşça kalın…