Herkese merhaba! Bana göre iyi yaşam; sağlam bir kafa, sağlam bir ruhsal yapı ve sağlam bir vücuttan oluşuyor. Bu kez, yanımda sevgili yoga hocam Zeynep Aksoy var. Onunla yolculuğumuz 2000’lere dayanıyor. Kendisi, Türkiye’deki ilk yoga okulunun kurucularından biri. Ben de onun öğrencisiydim. Sizler için, Zeynep’i yakaladım ve yoganın nasıl işe yarayabileceğinden ve hayatımızda hemen nasıl bir etki gösterebileceğinden bahsettik. Yoga, en hızlı şekilde hayatımıza nasıl etki eder? Cevabı, yazının devamında!

Hikaye aslında şöyle başladı… Oyunculuk yapan genç bir kadının, artık şehir temposundan yorulması ve zihninde ve ruhunda bir mutsuzluk ve huzursuzluk hissetmesi sonucunda, yolu tesadüfen yoga ile kesişti. İyi ki de kesişti! “Bu sıkıntılardan nasıl kurtulacağım?” derken, yogaya gittim ve sonrasında hayat benim için biraz daha yavaşladı, dengelendi. Ben, yogayı böyle tanımlıyorum. Peki, Zeynep hocam nasıl tanımlıyor?

Yoga Nedir?

Yoga; pek kendisiyle bağlantısı olmayanlar için, içe bakamayan, her şeyi dışarıda arayanlar için harekettir. Yani, hareket ederek birdenbire hissetmeye başlıyorsun ve hareket, hissetmeye başlamak için bir araç oluyor. Ancak, o aracı kullanıp içine dönebildikten sonra, yoga meditasyona dönüşüyor. Sonrasında, kendini şifalandırmaya başlıyorsun. Artık yoga, kendi misyonunu gerçekleştirmenin yolu oluyor.

2001 yılında, ben biraz hayat yolunda kaybolmuş, gerçekten uyuşmuş gibi hissediyordum. Kim olduğumu bilmiyordum ve “Benim burada ne işim var?” diye düşünüyordum. Dünyadaki misyonumu, yerimi kaybetmiştim. Zeynep hocanın söylediği süreçlerden ben de geçtim. Yoga, benim için önce bir fiziksel aktiviteydi. Sonra, nefesim dinginleştikçe, yoga da derinleştikçe, yoga pratiğinde derinleştikçe; hikaye, benim hayattaki yolumun ne olduğunu aydınlatmayla ve o yolda gitmeyle başladı. Şimdi, olduğum kişi için de yogaya ve Zeynep hocaya çok teşekkür ediyorum. Yaşam misyonumu hatırladım ve sonra yolum açıldı.

“Senin bir misyonun var ve vermek istediğin büyük bir mesaj var. Youtube ya da Instagram senin için bir araç. Amaç değil. Geride, daha büyük bir amaç var ve o dünyanın hayrı için.  Bu hayatta onu yakalayamazsan, hayat da anormal anlamsız geliyor. Çünkü, o yüzeydeki şeylere takılı kalıyorsun.  Yoga hocası olarak benim amacım, hareket vasıtasıyla, kişilerin içlerindeki o ışıkla bir bağlantı kurmalarını sağlamak” diyor sevgili Zeynep hocam.

Kötüsün, düşünüyorsun, kafan karışık, duygusalsın. Kafandan çık, bedene gir. Şuan yapabileceğin en hızlı ve tek şey bu! Ve bu, o kadar sade bir şey ki, insanın inanası gelmiyor. Yoga: kötüyüm, endişeliyim, ayağımın yerle temasını hissedeyim demektir. Yani, uzuvlarınızı fark edin, kalp atışlarınızı fark edin, nefesinize dönün. O anda, endişe yollarını hemen kesmek gerekiyor. Olayın içinden düşünerek çıkamazsınız. Düşünce sürecini kesip, hemen nefese ve bedene yönlenmek önemli.

Zihin çukuruna düşmüş ve orada debelenen bir insanın bunu fark etmesi zor olabilir. Bunun da ilk sonuçlarından biri, ne yazık ki rahatsızlıklar oluyor. İnsanlar, “ben” denilen şeyin kafada olduğunu zannediyor ve onun içerisinde olduğunu fark etmiyor bile. Fark etmediği zaman, anda yaşamıyor. Anda yaşamadığı zaman, bir sürü şeyi biriktiriyor ve bunlar her türlü rahatsızlığa da davetiye çıkartıyor.

En Hızlı Şekilde Yogadan Nasıl Faydalanabiliriz?

İnsanlar; evirip çevirme, problemin içinde kaybolma eğilimindeler ve düşünerek halletmeye çalışıyorlar. Burada verilen ilk tavsiye; dikkatini dağıt ve başka bir şey yap! Burada, bir yürüyüşe çıkabilir, ayağa kalkıp başka bir şeyle kendinizi o duygusal girdabın içine girmekten kurtarabilirsiniz. Yoga dersine gitmek, o dikkatini dağıtma yollarından biri.

Yogayı esnek ya da güzel yapmak önemli değil. “Kolumu kaldırayım, sağ elimi buraya koyayım, sol elimle ne yapıyorum” u düşünürken, derdini düşünmemiş oluyorsun. Ve o dersin sonunda insanlar, “Rahatladım!” diyor. Neden? Çünkü, kafasındaki o girdaptan çıktı. Yoga, insana bu hediyeyi veriyor. Bu, illa bir yoga pratiği olmak zorunda değil. Yürüyüşe çıkmak, fotoğraf çekmekten hoşlanılıyorsa onunla uğraşmak da iyi gelecektir.

Kişi, çok sıkıntılı bir insansa, haz aldığı şeylerle kendisini dağıtması gerekiyor. Ama bu, zihinsel boyutta bir şey olmamalı. Zıplayabilirsiniz, dans edebilirsiniz, evinizi temizleyebilirsiniz, ütü yapabilirsiniz, hep ertelediğiniz gardırop düzenlemesini yapabilirsiniz, bunların hepsi fiziksel aktiviteler ile zihni oradan çekip çıkarmayı sağlar. Japonların Zen öğretisinde de bu vardır. Çay yapmak, gündelik basit ev işlerini yapmak ama onu tam anlamıyla yapmak.

Yoga Nasıl İşe Yarıyor?

Sistem öyle bir garip ki! Şuanda, teknoloji bize her şeyi veriyor. Yürüyen merdivenler var, asansörler var, evde otururken manavdan her şeyi internetten sipariş verebiliyoruz. Bizlerin, kutunun dışına çıkmadan sürdürülebilecek bir hayat sistemimiz var. O da, problemlerin içine girip kaybolma halini biraz daha pekiştiriyor. Bir şikayet varsa, kişilerin burada kendilerini biraz silkeleyerek, hatta gerekiyorsa tekmeleyerek çıkarması gerekiyor.

Çevremizde de bunu görüyoruz. Bir kısır döngü var ve kişi o duygunun içerisinde debelenip durduğunun da farkında değil. “En son ne zaman mesaj attı?”, “En son ne zaman Whatsapp’a girmiş?”, “Niye fotoğrafımı beğenmiyor?”. Bir arkadaşınız sizinle bunları konuştuğunda da, o konuya hiç girmeyin. “Boş ver onu. Gel, şu çiçeği koklamaya gidelim”. Konuya girip, o girdabın içinde arkadaşınızla da boğulmaya başlayabiliyorsunuz.

Yoga, bu döngüyü kırıyor. Çünkü, dikkatini başka bir şeyle dağıtıyor. Dikkat dağıtıcı, sigara ya da Instagram olmamalı. Yoga, fiziksel ve gerçek bir şeye çekerek sizi “an”a davet ediyor ve hikayeden çıkarıyor.

Yogada Amaç Ne Olmalı?

Hepimizin bedeni çok farklı. Ben, kolumu belli bir yere kaldırabilirim, siz daha yukarı kaldırabilirsiniz. Her iki kalkış da, o beden için o bölgedeki dokuları uyarır. Yani, amaç estetik olarak kolu belli bir yere kadar götürmek değil; kaldırabildiğiniz kadarıyla kaldırıp, oradaki kas ve dokuya bir stres uygulamaktır.

Sağlıklı stres, dokuları sağlıklı tutar. O stres, oradaki dokular arasında sıkışmış sinirleri ve damarları daha kaygan yapıyor ki sinirlerden, damarlardan ve enerji kanallarından enerji aksın. Bu da, hem fiziksel sağlığı hem duygusal halini hem de zihnin niteliğini etkiliyor. Yani, yogada amaç aşırı esnek değil, poz sırasında bedene sağlıklı stres uygulamaktır. Hiç esnek olmayabilirsiniz ve yine yogadan gayet güzel bir şekilde faydalanabilirsiniz.

Yogada Zihnin Tavrı

Evet, yogada bedeni esnetiyoruz ve belli pozisyonlarda, belli nefeslerle kalıyoruz. Oradaki en büyük terbiye, zihninizi nasıl eğittiğinizle ilgili. Çünkü, orada bedensel bir rahatsızlık oluyor. Zeynep hocamdan aldığım en büyük disiplinlerden birisi, o bedensel rahatsızlığın içinde nasıl durulduğudur.

Yogada, “mindfulness” tavrını uyguluyoruz. Deneyime; açık, beklentisiz, arkadaşça yaklaşıyoruz. Bir yer biraz ağrıyorsa ondan hemen kaçmıyoruz. Onu gözlemliyoruz ve bunu yargısızca yapıyoruz. Poza ya da kendi hislerine iyi kötü demeden. Bunun pratiğini yaparak, zihnin resmen yapısı değişiyor. Artık, bunu kanıtlıyorlar. Yani, mindfulness meditasyon ve yoga ile beynin yapısı değişiyor.

Bunun en iyi örneklerinden biri de benim. Eskiden çok kabuk parlayan, telaşlı, sinirli biriydim. Öyle bir ailede büyümüştüm. “Sürekli savunmada olmam lazım” diye düşünüyordum. Onun arkasındaki mesaj da, “Dünya benim için güvenli bir yer değil, kendimi savunmam lazım”. Dolayısıyla, farkında olmadan kavgacı biri oluyorsun ve ben kavgacı biriydim.

Yoga pozisyonunun içindeyken; elinizi ayağınızı doğru koymaya çalışıyorsun, hocaya bakıyorsunuz, kan ter içindesin ve vücudunuz, o ana kadar alışık olmadığı bir şeyi yapıyor. Yani, hep iki ayak üzerinde yürümeye alışmışsınız ve yogada sağ ayağını kaldırıp arkaya doğru bakıyorsunuz. Fiziksel bir zorluğun içerisinde dururken, ilk başlarda bir telaş olabiliyor. Ama daha sonraki zamanlarda, hocanız da daha mindfulness yogaya meyilli bir hoca ise, sizi onun içerisinde telkin ediyor. 3-4 ders sonra, aynı pozisyonun içerisinde aynı fiziksel zorlukta oluyorsunuz ama bu sefer, o zorluğun içerisinde nasıl zarafetle durabildiğinizi görüyorsunuz. Kalçanızı açarken kalçanız ağrıyor, bir yandan da acıyla bir anda pozisyondan çıkmıyorsunuz.

Bu, sizin hayatınızı da etkiliyor. Tahammülünüz artıyor. Tahammülsüz bir insansanız, istediğiniz hiçbir şeyi gerçekleştiremiyorsunuz. Çünkü, ilk engel ortaya çıktığında “Vazgeçtim” ya da “Ben yapamadım çünkü onun yüzünden” diyorsunuz. Yoga ile tahammül artmaya başlıyor ve bu sayede, istediğiniz şeyi aksiyona geçirmeye başlıyorsunuz. Yani, kurban rolünden çıkıyorsunuz ve bunu sadece bir yoga pozisyonu içerisinde yapıyorsunuz. Belki, bu söylediğim size çok mantıksız geliyor olabilir ama inanın her versiyonu sizi gösteriyor.

Yoga, aslında bence dünyaya açılan bir kapı ve benim kim olduğumu da gösteriyor. Yoga pozisyonunun içerisindeki duruş ve oradaki bedensel sıkıntıyı karşılayış tarzınız, aslında sizin hayatı karşılayış tarzınız. O fiziksel zorluğun içerisindeyken, “Bu hoca beni korkunç bir pozisyona soktu” diye onu suçlayarak ya da “Ben yapamıyorum” diyerek o sıkıntılı durumdan kendinizi hemen çekip çıkarmak yerine; “Bir başka olasılık var mı?”ya bakmak, iyi ya da kötü diye yargılamadan, içerisinde derinleşmek, kendi olurunuzla, yavaş yavaş, zorlamadan, sadece izleyici olarak kaldığınızda, hayatla mücadele tarzınız da değişiyor.

Esnekleştikçe, dünyanın aslında o kadar da saldıran bir yer olmadığını fark ettim. Esnekleştikçe, aslında oradaki düşmanın da ben olduğumu, bakış açımı değiştirdiğimde her şeyin çok dost olduğunu fark ettim. Yogada, çok güzel bir pozisyon vardır; savaşçı pozisyonları. Teslimiyet pozisyonları da var ve ikisi arasında gidip gelmeyi çok güzel olarak gördüm. Yani, savaşman gereken yerler de var, teslim olman gereken yerler de var.

“Seninle biraz benziyoruz. Sen de, ailenden daha öfkeli ve savaşçı çıkmışsın. Senin derdin, biraz sakinleşmek. Birçok insanın derdi bu değil. Birçok Türk kadını, tamamen donmuş, herkese karşı kabul edici ve iyi olmaktan kendini unutmuş. O kişinin de, “Hayır” diyerek içindeki savaşçıyı dışarıya çıkarması gerekiyor. Yoganın kendine “Evet” demek için bir araç olduğunu görmek de birçok insanın ihtiyacı. “