Kilo vermeye çalışıyorsunuz, çeşitli diyetler uyguluyorsunuz, ancak şaşırtıcı bir şekilde olumlu sonuç alamıyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Diyet programları ile ilgili tüm yanlış bilgileri sizinle paylaşıyorum. Zira diyet programlarındaki gerçekler ve kurguları ayırt etmek sizin için biraz zor olabilir. Sağlıklı kilo kaybetme hayalinize ulaşmanıza yardımcı olabilmek için kesinlikle terk etmeniz gereken diyet alışkanlıklarını sizin için derledim.

1.  Sınırsız meyve suyu içmek

Meyve suları doğal C vitamini kaynağı olmalarının yanında, kalori oranları açısından da çok zengindirler. Örneğin 16 miligramlık bir meyve suyu, 250-300 kalori içeriyor. Bir gün içinde ikinci bir kez aynı miktarda meyve suyu içmeyecekseniz bu kalori fazla olmayabilir. Ancak meyve suları her hangi bir lif içermedikleri için katı gıdalar gibi uzun süreli tokluk hissi vermezler. İşte bu meyve sularının tokluk hissi yaratmıyor olması da diyet yaparken meyve suyu içenlerin sık sık acıkmasına ve kalori almasına yol açıyor. Dolayısıyla diyet döneminde ve aslında tüm zamanlar meyve suyu içmek yerine, meyvelerinizi bütün olarak tüketin. Bunun yanında aşırıya kaçmamak şartıyla çay, kahve ve diğer kalorisiz içecekleri tüketebilirsiniz.

2. Çok küçük porsiyonlar halinde beslenmek

Kilo vermek istiyorsanız gün boyunca ne kadar küçük miktarlarda yerseniz o kadar çok iyi olacağını muhtemelen çoğu kez duymuşsunuzdur. Ancak son zamanlarda yapılan klinik araştırmalar, çok küçük porsiyonların kişinin doygunluk hissini tetiklemek için yeterli kalori içermediğini gösteriyor. Yeterli derecede tokluk hissetmeyen kişinin de gün boyunca iştahı ve yeme isteği artarak devam ediyor. Aslında sürekli olarak açlık hissetmek de; yüksek kan şekeri, insülin direnci, iltihaplı hastalık oluşumu ve kronik hastalık riskini tetiklemektedir. Tüm diyet yapanlar için porsiyon olarak tek ölçü, tek yanıt bulmak pek de mümkün değil. Ancak 3 öğün doyurucu ana yemek ve aralarda iki, üç öğün de ara yemek uygun olacaktır. Bu bağlamda tüm gün boyunca almanız gereken toplam kaloriyi bu öğünlere dağıtın, akşam yemeği ve sonrası içinse daha az kalori bırakın.

3. Sıfır glüten ile beslenmek

Beslenmenizde çok sevdiğiniz karbonhidratları tamamen bırakmak, hiç glüten içermeyen bir diyet programı hazırlamak size zayıflamak için doğru yol gibi gelebilir. Ancak bu uygulamanın zayıflamanızı sağlayacağına dair her hangi bir araştırma sonucu ya da veri yok. Aslında pek çok glütensiz gıdanın kalorisi, yağı, sodyumu ve şekeri daha yüksek olduğu için sizin kilo almanıza yol açabiliyor. İşte bunun da sebebi glütensiz gıda üreticilerin, gıdadaki glüten eksikliğinden kaynaklanan tat yoksunluğunu, telafi etmek için başka katkı maddelerini ekliyor olmalarıdır. Eğer bir gıdaya karşı hassasiyetiniz yoksa kilo verme döneminde hiçbir gıdayı beslenme programınızdan tamamen çıkartmayın. Ekstra olarak eklenen şekeri, karbonhidratı, diğer besleyici yapay maddeleri kesin, lif bakımından zengin, sağlıklı, tam tahıllı karbonhidratları tüketmeye başlayın.

4. Yetersiz kahvaltı yapmak

Sabah uyandığınızda genellikle çok fazla açlık hissetmezsiniz. Zira işe geç kalmamak için kapıdan çıkmak konusunda acelecisiniz. Bu bakımdan kahvaltı öğününü atlamakta sakınca görmüyorsunuz ya da bir tane meyve almak size yeterli geliyor. Ancak sabahları düşük kalorili, besleyicilikten yoksun bir kahvaltı yapmak, aslında sizin gün boyunca çok fazla acıkacağınız anlamına geliyor. Ayrıca metabolizma öğlen ya da akşam saatleriyle karşılaştırıldığında sabah saatlerinde çok daha hızlı çalışır. Öğünlerde aldığınız genel kalori miktarını günlük almanız gereken ölçülerde tutun. Ancak sabah kahvaltısı ve öğlen yemeklerinde akşam yemeğine göre daha yüksek kalorili besinler tüketmenizi öneriyorum. Bu bağlamda akşam yemeklerinden sonra da çılgınlar gibi atıştırmanız doğru olmayacak. Zira en son öğüne çok küçük bir kalori miktarı kalmış olacak.

5. Organik besin tüketimini abartmak

Diyet yapanların organik gıdaları sınırsız tüketebileceğine dair yanlış bir inanış var. Şekerin, balın organik olması yüksek oranda glikoz içerdiği gerçeğini değiştirmiyor. Aynı durum organik koşullarda üretilen çikolata, kraker ve şekerlemeler için de geçerlidir. Bu bakımdan eğer zayıflamak istiyorsanız bu organik besinleri de sınırlamanız gerekiyor. Besleyici özellikleri dolaysıyla elbette ki organik gıdaları, yağsız proteinler, tam tahıllar, doymamış yağ içeren ürünleri kontrollü olarak tüketin.

6. Fazla miktarda protein tüketmek

Diyet esnasında protein tüketmek, kalori alımını kontrol altında tutmanıza yardımcı oluyor. Ayrıca protein almak, metabolizmayı hızlandırıcı özellik gösterirken, vücudunuzdaki kas kütlesini de korumaya yardım ediyor. Ancak diyet esnasında yüksek oranda protein tüketmek, tıpkı çok fazla makarna ve ekmek yemek gibi yine sizin kilo almanıza sebep oluyor. Tipik Akdeniz diyetleri gibi yüksek proteinli diyetler, geleneksel beslenme alışkanlıklarına göre bir tık daha zor oluyor. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar uzun vadeli yüksek proteinli diyetlerin, yüksek karbonhidratlı diyetlere oranla daha fazla kilo verilmesine yol açmadığını gösteriyor. Ayrıca çok fazla hayvansal protein tüketmek de, bazı kanser türlerinin oluşma riskini artırıyor. İşte bunun yerine lif açısından zengin ve öncelikle bitkisel bazlı diyetler uygulamanızı öneriyorum. Bu bakımdan günlük protein tüketiminizi 25-40 gramlık üç öğün şeklinde ayarlamanız doğru olacaktır.

7. “Sağlıklı” yağları çok fazla tüketmek

Avokadodan badem yağına, humus yağından zeytinyağına “sağlıklı” bitkisel yağlar son dönmelerde aşırı şekilde tüketilmeye başlandı. Ancak burada sorun şu ki; bu yağların her bir gramı 9 kalori içeriyor ve hem protein hem de karbonhidrat bakımından gram başına 4 kalori içermekte. Aslında mantık basit: az yağlı gıdalar, daha az kalori içerir. Bu bağlamda yapılan çalışmalar bitkisel yağların karbonhidrattan daha tatmin edici olduğunu, ancak proteinlerden elde edilen aynı miktardaki kaloriye oranla daha düşük düzeyde tokluk hissi sağladığını gösteriyor. Yani bitkisel yağlar, doyuruculuk ve kilo verme sürecini hızlandırma konusunda karbonhidrattan daha iyi, ancak proteinden ise daha kötüdür. Tüm bunlardan yola çıkarak diyet sürecinde bitkisel yağları azaltmanız gerekmiyor, ancak kalori oranlarını hesaplayarak tüketmenizi öneriyorum. Doymamış yağ içeren besinlerle doygunluğun tadını çıkarın, ancak abartmayın.