Öncelikle hoşlanan insan karşısındakini etkilemeye çalışır ve kendisinin en iyi taraflarını göstermeye özen gösterir. Bir anlamda “”Gerçek üstü” davranır, şöyle de düşünebiliriz ilişki başlayıp ilerlemeye başladığında yani bizden “Emin” olmaya başladığında bu aşırı çaba halini bırakır. Fakat bu  gayet normal bir sürecin sonucudur. Ayrıca bu demek değildir ki artık sevmiyor sadece daha akl-i selim davranmaya başladığını gösterir.

Peki bu başta gösterdikleri aşırı çaba hali nedendir? Çünkü ilkel zamandan beri taşıdığımız genler aracılığıyla içinde bulunduğumuz modern çağa kadar bu davranış taşınmış ve bize atalarımızdan geçmiştir. Erkeklerin “Avcı” kadınların “Toplayıcı” olarak görev paylaşımı yaptığı tarih öncesinden söz ediyorum. Özünde avcılık olan bir erkeğin türlü numaralar, taktikler ile avını ağına düşürmeye çalışması sırasında beyninde salgıladığı hormonlar ki bunlar başta stres hormonu olan cortisol; ilişki başlangıcında ne de olsa reddedilme riski barındırdığı için yüksek seviyede bu hormon salgılanır. İkincisi, erkeklik hormonu olan testosterone; bunun tamamı ile üreme ve türümüzün devamı  arzusu olarak yorumlayabiliriz.

Avını yakalamak isteyen erkek çok dikkatli, özenli ve düşünceli olacaktır. İlk buluşma sırasında meraklı olup, sorular sorup tanımaya çalışan, rahat ettirmek için elinden geleni yapan bir profil çizecektir. Ayrıca vücut dili de onu ele verecektir. Birinci ip ucu, eğer sürekli gülümsüyorsa fakat bu sahiden engellenemez bir hal dolayısıyla gülümsemesi çok doğal olacaktır. İkincisi, göz bebekleri büyüyorsa. Üçüncüsü, vücuduyla bize doğru eğiliyorsa. Son olarak, arada imkan varsa çaktırmadan omuzlarına ve ayaklarına bakabiliriz çünkü omuz ve ayak uçlarının gösterdiği yön doğrudan biz isek bizle ilgileniyordur. Bunu şöyle de değerlendirebiliriz, hoşlandığını düşündüğümüz kişi bir arkadaşı ile karşılaştı diyelim, o sırada çaktırmadan bakalım, eğer ayaklarının uçlarının biri bizi gösteriyor ya da ikisi de bize doğru ise aslında bize konuyu anlatıyor ya da duyuruyor demektir.

Yapılan en son araştırmalara göre bir kişiden hoşlandığımızda adrenaline hormonu salgılarız ve adrenaline hormonu salınımı sadece dakilarla ölçülebilir, bu da aylarca sürmediğini gösterir yani anlıktır. Aylarca ilgimiz bu kişiye devam ediyorsa demek oluyor ki beynimiz dopamine hormonu salgılamaya başlamıştır. Aynı kişiye olan ilgi yıllara yayılıyorsa işte o zaman oxytocine hormonu vücudumuzda salgılanıyor anlamındadır bu hormonun da ömrü en fazla üç yıldır. Üç yıldan sonra artık aynı kişiye aynı yoğunlukta hormon üretimi devam etmez. Artık hormonların görevi olan iki kişiyi birbirine bağlayamak işlemi sonlanmıştır. Bundan sonra kişilerin birbirine olan anlayışı, arkadaşlığı, desteği, sohbeti ve eğlencesi devreye girer. Birbirinden zevk alan aynı zamanda hayranlığı devam eden insanların ilişkileri o boyuta geçer ve ilişkinin ömrü de uzun olur.

Erkekleri ve kadınları etkileyen ve hoşlandıklarını gösteren işaretler neler?

Birine ilgi duyan kişi o kişinin yanına geldiğinde kalp atışı artar, yüzü kızarır ve sakarlaşır (Muhtemelen kontrol dışı elleri titrer). Bu durumunu bastırmak için de o kişi çok hızlı ve susmadan konuşma haline girer. Arada garip anlamsız sözler de edebilir fakat bu bizi şaşırtmamalı çünkü kendisi de durumunu fark edecektir ve bu durum aramızda gülme haline dönebilir.

Etkilenme emarelerine gelince; erkekler en çok kadınların  görüntülerinden sonra ses tonlarından, konuşma tarzlarından etkilenir. Kadınlar ise kalın ve tok sesli erkeklere daha ilgi duyar.

Erkekler, zor elde ettiği kadınlara doğru çekilir. Nedenine gelince karşısındakini baştan çıkarma sürecinin çok daha yoğun geçirmesi. Emek harcayan erkek için karşısındaki kişi çok daha değer kazanır. Kadınlar hoşlandığı kişi tarafından ikna edilmek ister. Güven duyacağına, saygı göreceğine, korunacağına  ve sevildiğine emin olmak ister.

Eğer bir erkek karşısındaki kadına her istediği zaman ulaşamazsa karşısındaki kişiyi daha fazla ister. Kadınlar ise beğendiği erkek tarafından ilginin sürekli olduğunu görmek ister.

Birbirinden hoşlanan kişiler kendileri ile ilgili çok özel bilgileri paylaşmak ister. Daha yeni tanışmalarına rağmen kimseyle paylaşmadığı örneğin son sevgilisi ya da eşinden ayrılma sebeplerini açıklarlarsa bu onların karşısındaki kişiye olan özel hislerini gösterir.

Bir diğer hoşlanma belirtisi ise ilgi duyduğu kişiyle konuşurken her hangi bir obje ile durmadan oynama halidir. Örneğin, elindeki yüzüğü sürekli çevirmek ya da çıkarıp takmak, üstündeki montun fermuarını açıp kapatmak ya da saçlarıyla sürekli oynamak gibi benzeri.

Hoşlandığımız kişi ile konuşurken farketmeden “Aynalama” yani aynı hareketleri yaparız. Hoşlandığımız kişinin kafası bir yana eğilmişse biz de kafamızı aynı yöne doğru eğeriz. Elinin birini yüzüne diğerini masada tutarsa aynı şekilde kendimizi o hareketi tekrarlarken yakalayabiliriz. Fakat hoşlandığımız kişi karşısında kesinlikle kollarımızı bağlayarak durmamalıyız. Çünkü bu duruş kişiye kapalı olduğumuzu gösteren bir sinyal verir.

Başka bir önemli işaret ise, erkek espirisine gülen bir kadına daha fazla ilgi duyar. Aynı espri anlayışında olmak kişileri birbirine yaklaştırır.

Hoşlandığımız kişiye yaklaşma ve dokunma hissiyatı çok doğal. Fakat omzumuza arada dokunma hali arkadaşçadır. Özellikle burada dikkat etmemiz gereken konu karşımızdaki kişi elimize yada kolumuza hafifçe dokunarak ya da kısa süreli tutarak “Ne kadar şekersin ya da espirilisin” diye bize özel iltifat ederse ve aynı zamanda gözlerimizin içine bakarsa fena halde bizden hoşlanıyor demektir.

Önemli bir detayı da burada yeri gelmişken paylaşmak isterim. Hoşlandığımızı bir kişiye arkadaş olarak değil sevgili olarak talip olduğumuzu belli etmek istersek belli belirsiz yanından geçerken ya da bir şey söylemek için ona sırtının en üst kısmı omuzlarının ortası ensesinin bitimine doğru yavaşça dokunabiliriz. Bu hareketimiz karşımızdaki kişiye, ondan gizlice hoşlandığımızın işaretini verecektir.

Hoşlandığımız kişinin bizi yemeğe ya da kahve içmeye davet etmesini nasıl sağlarız?

Günlük ya da arada yazışmalar geçiyor ama bir türlü baş başa zaman geçirmediysek. Hoşlandığımız kişiye şu mesajı yollayabiliriz “Seninle karşılıklı sohbet etmeyi çok istiyorum” bu mesaj “Günün nasıl geçti? Napıyorsun?” yerine çok daha yerinde bir sinyali verecektir.

Daha oyunbaz şekilde de yaklaşabiliriz konuya “Ben senin yerinde olsam beni kahve içmeye davet ederdim” eğer karşımızdaki kişi de bu oyunbaz tavırda ise oyunu devam ettirmek istediğini gösterir. Örneğin, “Neden?” sorusunu sorarsa “Karşılıklı geldiğimizde ancak nedenini anlayabilirsin” şeklinde hafif flörtöz cevapla dozunda iletişimi devam ettirebiliriz. Kendine güven her zaman çok çekicidir.

Burada önemli konu arada ki gizemi koruyabilme halidir. Hakkımızdaki her şeyi bir çırpıda anlatıp paylaştığımızda artık merak ortadan kalkacaktır. Özünde “Avcılık” olan erkeklere kendilerinin keşfetmelerine izin vermek gerekir. Bu onlar için daha ilgi çekici olacaktır.

Konuyla ilgili bana soru sormak isterseniz emailim : z.eylemsenkal@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Psikolojik danışman Zeynep Eylem Şenkal