Bilim dünyası insan zihninin sınırlarını her geçen gün biraz daha aralıyor.  Bunlardan en önemlisi insan zihninin yapabileceği şeyler ve insan beyninin şekillenme kapasitesidir. İşte bugün bu konuyu ele alacağız. Çünkü kendini iyi hissetmenin ve kendini telkin etmenin bilimi olan olumlamaları konuşacağız.

Olumlamaların “New Age”, yani “Yeni Çağ” özentisi olduğunu, örneğin bir şeyi tekrarlayarak oldurmak gibi olduğunu düşünen, bilimsel bir kökeni olmadığını düşünenlerdensen eğer yanıldığını söylemek zorundayım. Aslında 19. yüzyılın sonlarında yaşayan Fransız bir psikolog olan Émile Coué tarafından keşfedilen bir şifa metodudur aslında olumlamalar. Émile Coué hastalarıyla çalıştığı sırada zihinsel olarak ağır hastalıklar, patolojik hastalıklar geçiren psikiyatri hastalarının “Her yönden daha olumluya gidiyorum”, “Kendimi daha iyi hissediyorum”, “Bugün benim için çok güzel bir gün olacak” gibi cümleleri tekrar ettiklerinde daha kolay iyileştikleri ispatlanıyor. Bunu da olumlu iyileşme tekniklerinden bir tanesi olarak ortaya koyuyor.

Olumlamalar daha sonra bilişsel psikolojinin, sinir biliminin, psikiyatrinin, psikolojinin ve pozitif psikolojinin de ilgi alanlarından bir tanesi olarak günümüze kadar geliyor. Sinir bilimi dediğimiz insan beynini ve sinir sistemini inceleyen bilim dalı olarak 1990’lardan itibaren her geçen gün bizleri ayrı bir buluşla şaşırtmaya, insan beyninin mucizevi kapasitesini, yapabileceklerini ve yeteneklerini bizlerle paylaşarak bizleri şaşırtmaya devam ediyor.

Olumlamalar ve Nöroplastisite

Olumlama da aslında beynimizin kendini değişen şartlara adapte edebilme kabiliyeti olarak bildiğimiz “nöroplastisite”, beynin kendini değişen şartlara yeniden ayarlama özelliği üzerinden çalışan bir prensip. Olumlama kendinizi daha iyi hissetmeniz, daha güçlü bir bedene sahip olmanız, daha zayıf olmanız, daha fit olmanız, yaşamınızda arzu Ettiğiniz her türlü tezahürü tezahür ettirebilmeniz için sizi bir mıknatıs haline getirecek en güçlü yardımcılarınızdan bir tanesi. O yüzden olumlamaları nasıl kullandığınız, hangi olumlamaları ne şekillerde, hangi tekniklerle kullandığınız da elbette çok önemli O yüzden belki sosyal medyada son zamanlarda “Bunu 21 kere tekrarla”, “Her sabah ilk kalktığında bu cümleyi 3 dakika boyunca söyle” gibi cümlelerle karşılaşıyor olabilirsiniz. Aslında bu durum olumlamaların yayılması, yaygınlaşması ve ihtiyacı olan bütün insanların hayatlarına daha çok refahı ve her boyutta sağlığı sağlaması çok kıymetli. Ancak bazıları sizin için hüsranla sonuçlanabilir.

Olumlamaları çok büyük bir inançla uygulayıp sonra niyetlerinizle hedeflediğiniz tezahürleri yaşamınızda elde edememiş olabilirsiniz. Bundan dolayı aslında olumlamaları suçlamanız çok yersiz. Son kitabım “Neysen Onu Çekersin” de anlattığım gibi olumlamaları kullanmamız için belli şartlar, belli olumlamalar ve belli olumlama teknikleri var. Bu yüzden olumlamaları biraz bugün size açmak istedim. Çünkü biz zihnimizde olumlu bir duygu, düşündüğümüzde olumlu bir inanç düşündüğümüzde, olumlu bir cümleyi tekrarladığımız bu bizim bedenimizde, zihnimizde ve ruh ruhumuza çok farklı etkilere neden oluyor.

Öncelikle bedenimizde iyi duygu dediğimiz, bizi güçlendiren duygular vardır. Kinesiyoloji bilimini duymuş olabilirsiniz. Kinesiyologlar insanlara kaslarının en doğru bilgiyi verdiğine inanırlar ve bunu kullanırlar. Örneğin, isminizi söylediğinizde kolunuzu yukarıda tutarlar ve aşağı indirmeye çalışırlar. Kullandığınız bir ilaç bir ilaç size iyi mi geliyor, bir bilgi sizin için doğru mu yanlış mı gibi soruların cevabını kinesiyoloji testiyle bulabilirsiniz.

Kinesolojik olarak bir olumlamanın beden üzerindeki güçlendirici etkisi ispatlanmış durumdadır. Kinesiyoloji testlerini kendinizi güçlendiren bir olumlamayı yaptıktan sonra basitçe iki parmağınızı, özellikle sol elinizin işaret ve baş parmağını tutarak ve öbür elinizle bunu açmaya çalışarak yapabilirsiniz. Eğer parmaklar açılmazsa bu sizin için güçlendirici bir olumlama demektir ve bu olumlama sizin için işe yarıyor demektir. Bu nedenle öncelikle bu püf noktasını sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi ise olumlama zihinsel olarak ne işe yarıyor, bunu konuşacağız.

Olumlamalar ve Niyet

Olumlama yapmak için öncelikle hayatımda istediğim şeyi netleştirmem lazım. Hepimiz hayatımızda bir şeyler istiyoruz, olmasını istediğimiz bazı şeyler var. Ancak bunların ne olduğu konusunda biz evrene net bir mesaj vermezsek beynimizi şekillendiremiyoruz. Evren karışıklık sevmiyor. Beynim karışıklık sevmiyor. Her şey bir netlik istiyor. Her şey bir karar istiyor. Niyet bir söz içerir. Niyet aynı zamanda bir karar içerir. Niyet ettiğim zaman bunun gerçekleşmesi için gereken tüm şartları sağlamak için kendim ve kainat arasında bir akit imzalarım. Niyetlerin gücünü hafife almayın sevgili dostlar. Olumlama yaparken de yine belli bir alanda çalışmam gerekir. Niyetimle hizalı bir olumlama seçmem gerekir.

Diyelim ki bolluk ve bereketi, refahı, servet sahibi olmayı ve zengin olmayı seçtim. Bu örnekte çalışacaksam niyetlerimin ve olumlamalarımın da bu niyetimle eş değer ve aynı paralellikte olması gerekiyor. Parayla ilgili olumlamaları çalışmam, servetle ilgili olumlamaları çalışmam, zenginlik bilinciyle ilgili olumlamaları çalışmam ve bunlarla ilgili farkında olup olmadığını bilmediğim sınırlayıcı inançlarımın da yine farkında olmam lazım. Bu yüzden tekrar tekrar söylüyorum: Bir yandan sınırlayıcı inançlarımı temizlemem lazım, diğer yandan yaptığım olumlamayla -şarj ve boşaltma gibi düşün-, burada sahip olduğum parayla ilgili ihtiyacım olmayan bütün kötü inançları bir bahar temizliği yapar gibi temizlemeliyim. Sanki detaylı bir bahar temizliği yapıyormuş gibi tavan arasından her şeyi, bilinçaltındaki parayla ilgili sınırlayıcı, artık faydası olmayan, tedavülden kalkması gereken, hizmetini tamamlamış o düşünceleri, o inançları temizliyorsun. Bahar temizliğini yapıyorsun, yani mekanı boşaltıyorsun. Nereye boşaltıyorsun? Olumlamayla yapacağın yer için alan açıyorsun. Negatif alanı açmadan pozitif alana yükleme yapamıyorsun. Farkında olmadığın negatif inançları temizlemediğin müddetçe olumlamalar sana yüzde 1 ile yüzde 20 arasında etki eder. Ama eğer evini derin temizlersen yüzde 100 etkiyi çok daha kısa bir sürede, çok daha yoğun şekilde bulursun. Bu yüzden olumlamaları hangi şartlarda kullandığın, niyetlerinle eşleşmesi gereken hangi olumlamaları kullanman gerektiği çok önemli.

Peki sonra ne yapacağım? Dediğimiz gibi sinir bilimi bize şunu gösterdi: Beyin şekillenebilir. Beyin, vücudumuzun yöneticisi ve bizi zor şartlar altında ne olursa olsun yaşatmak için her türlü zorluğa adapte olabilen bir organizma. Ben beynimi bu şekilde ele alırsam yaşadığım zorluklar, yaşadığım aksilikler, yaşadığım negatifliklerle beraber stres altında beynimizin değişip geliştiğini görebiliriz. Tabi ki burada çok yoğun stresten bahsetmiyorum, sonrasında travma yaratacak bir stresten bahsetmiyorum. Bahsettiğim, yaşamdaki bazı zorluklar. Zaten zorluk olmadan gelişme olmuyor. Bedenim ve beynim var olan bu zorluğa karşı bir hayatta kalma becerisi, bir esneklik becerisi kazanıyor ve değişen şartlara uyumlanma becerisi kazanıyor. İşte buna “plastisite” deniyor. Plastisite, zor şartlar altında geliştiği gibi aynı zamanda beyni kandırarak yani gelişmesini istediğim noktada aynı bir bahçıvanın güneş ışığına doğru gitmesini istediği ağacın gölgedeki dallarını kesmesi ve o ağacın doğal olarak güneş ışığına ulaşabilme iç güdüsüne sahip olması gibi beynim de beni kendim için daha iyi şartlara ulaşabilecek şekilde her zaman zorlukların içerisinden sıyırmaya çalışır. O yüzden olasılıkları görür. Hayatta kalma becerisi olduğu için beni en iyi şekilde yaşatmak için beni en doğru şartlara yönlendirir.

Plastisiste yeteneğini kullanarak ben aynı zamanda beynimi yaşamda sahip olmak istediğim o niyetimle hizalı bir alana olumlamalarla sağlarım, inandırırım O yüzden İngilizce “Fake it until you make it” diyorlar. Yani “Yapana kadar yapıyormuş gibi, miş gibi taklit et” derler ve bu çok doğrudur. Aynı şekilde biz bunu bir kas kazanımı isteyen bir vücut geliştiricide, bir atlette, bir sporcuda da görebiliriz. Gerçekten kas kazanımı için yine o bölgede zorlanma olur ama yine de kaslar birbirini taklit ederek gelişir. Beyin kasını da yine dediğim gibi olumlamalarla geliştirebilirsin. Yaşamında sahip olmak istediğin ne varsa, neyi hedefliyorsan olumlamalarla bunları başarabilirsiniz.

Olumlamalarla Hayallerini Nasıl Çekersin?

Sağlıkla ilgili bana çok fazla olumlama soranlar var. Sevgili dostlar, “Bereket Sende” kitabımda çok fazla olumlama paylaştım. “Neysen Onu Çekersin” kitabımda çok fazla olumlama paylaştım. Bir an önce kitabı temin edin ve kare kodları açarak benim sesimle, benimle beraber bu olumlama çalışmalarını yaparak sağlığı ve şifayı hızlı bir şekilde hayatlarınızda tezahür ettirin. Şifayı, fit bir bedeni, zayıf olmayı yine bu “kandırma” prensibini kullanarak yapabiliyorum.

Sinir bilimi, insanların beyinlerine dalgalarını ölçecek bazı elektrotlar yerleştirerek buradaki frekansları ölçüyor ve olumlama sırasında beynin yaydığı frekansların genelde gama frekansı, yani en yüksek beyin frekansında olduğunu keşfediyor. Gama frekansı bizim için yaratıcılığın ve ilhamın, o yüce yaratıcıdan gelen tanrısal yaratıcı gücün frekansı. Dolayısıyla ben yeni şeyler yapabilecek, hayatımdaki büyük güçlere hizmet edebilecek, büyük eşikleri aşabilecek zihinsel bir güce kavuşuyorum.

Olumlamaları sabah ilk işiniz olarak bütün gününüzü planlamak için ve gece yatmadan önce özellikle uygulamanızı öneriyorum. Nasıl yapacaksınız? Bütün her şeyinizi bitirdiniz, pijamalarını giydiniz, artık işleriniz bitti. Dişlerinizi fırçaladınız, telefonlarınızı bıraktınız -mavi ekranına yataklara girmiyoruz- ve artık uykuya hazırsınız. Ve işte orada hızlı bir şekilde bütün gününüzü sabahtan gece yatağınıza yattığınız ana kadar hayalinizde, fikrinizde geçireceksiniz. Zihnimizin yatmadan önceki 5 dakikası çok kıymetli. Sonrasında beynimiz artık teta frekansı dediğimiz bir frekansa doğru gider ki bu frekans da bizim için yine tezahür ettirici ve rahatlatıcı bir frekanstır. Ama biz eğer kavga dövüş içerisinde o gün içerisinde yaşadığımız, halledemediğimiz olayla hala kendi zihnimizde kavgayla yatağa girersek zihnimiz tam anlamıyla dinlenemiyor ve bu frekansı yakalayamıyoruz. O yüzden biz zihnimizde uzlaşma sağlayamadığımız her ne çatışma varsa kendi içimizde ondan helalleşiyor olacağız.

Bu çok önemli arkadaşlar, lütfen bunu yapın. Sizi çok üzmüş olsa da çok sinirli olsanız da “Fake it until you make it” diyorum. Zihnini kandırmak zorundasın. Orada çatışma dururken burada hayatına pozitif bir şey tezahür ettiremezsin. O yüzden orada kendi kendine “Elimden gelen en iyisini yaptım, affediyorum, helalleşiyorum” diye zihninde o kişiyle ilgili, o durumla ilgili uzlaşmayı sağlayacaksın. Çatışmayı bitireceksin. Sonra hayatında neyi tezahür ettirmek istiyorsan onun olumlamasını kulaklığınla güzel bir müzik dinleyerek kendine yüksek sesle tekrarlamanı istiyorum. Bunlarla ilgili tezahür olumlamaları merak ediyorsan bunları dediğim kare kodlar şeklinde “Bereket Sende” ve “Neysen Onu Çekersin” kitaplarımda bulabilirsin. Bunların işe yaradığı ile ilgili sana yüzde 100 garanti verebilirim. Ben de sabahın erken saatlerinde günümü planlıyorum ve günümde neyi tezahür ettirmek istiyorsam yüksek sesle bu olumlamayı söylüyorum.

Kendim için kullandığım en önemli olumlama şudur: Her gün iyi şeyler beni bulur. Her gün iyi şeyler beni bulur. Ben her zaman şanslı ve kısmetliyim. Ben para için bir mıknatıs gibiyim. Bütün bunlar belki şu anda sana komik gelebilir ama bunu yüksek sesle söylediğinde, senin ağzından yüksek sesle çıkan her şeyi zihnin bir emir olarak, bir komut olarak alır. Aynı zamanda da kuantum evren de bunu bir komut olarak alır. Bunu 21 gün aralıksız her sabah 3 dakika boyunca yaparak bir şey kaybetmeyeceğini düşünüyorum. 21 günün sonunda yaşamında olan bütün değişimleri bu yazının altına yazabilirsin.