ABD Tarım Bakanlığı tarafından yapılan bir çalışmaya göre siyah çay içmek parazit gelişimini önleyen bileşenlere sahip olduğu için trikomonasa karşı koruma sağlayabilir.

Trikomonas insanları üreme sistemi hastalıklarına ve HIV’ye açık hale getiriyor ve Trikomonas Vajinalis tek hücreli canlısından kaynaklanıyor. Bu canlının bazı türleri, metronidazole ile uygulanan ilaç tedavilerine de dirençli hale gelmiş durumda.

Domates’te bulunan tomatine maddesinin trikomonas çeşitlerinin kedilerde, besi hayvanlarında ve insanlarda gelişimini engelleyebildiği daha önceki çalışmalarda görülüyor ve bu da doğal gıdaların trikomonas hastalığının durdurulmasında ve tedavisinde etkili olabileceğini gösteriyor. Pasifik Üniversitesi ortaklığında yapılan çalışmada ekip, patojenik mikropların gelişimini durdurabilen yenebilir bitkileri ve Trikomonas başta olmak üzere tek hücreli mikropların hücre duvarlarının kırabilen bileşenleri incelemiş.

Toz haline getirilmiş yenebilir bitkilerden 10 solüsyon hazırlanmış:

• 2 yeşil çay özütü
• 2 siyah çay özütü
• nar meyvesi özütü
• nar çekirdekleri
• jujube meyvesi
• jujube tohumları
• kırmızı şarap üzüm çekirdeği özütü
• üzüm çekirdeği özütü

Solüsyonlar 3 farklı çeşit trikomonas vajinalis türüne verilmiş:

• T.vajinalis G3
• Tritrikomonas foetus D3
• T foetus C1

En verimli sonuç metronidazole direncine sahip olan ve zararsız bir bakteri olan T. vainalis çeşidi üzerinde görülmüş.

Siyah çayda bulunan flavinlerin hepsi eşit olarak görülmüşler çünkü benzer emilim özelliklerine sahipler. Siyah çay özütü her 3 çeşitte de etkili olabilen tek solüsyon olmuş ancak doğal tedavi metotlarından en zarar gören G3 çeşidi olmuş. Siyah çay özütünün çok güçlü önleyici etkilerinin olduğu görülürken, theaflavin özütünün genelde etikette yazandan daha az miktarda olduğu, yüksek theaflavin örneğinin ise üretimindeki minimum değerin üzerinde olduğu görülmüş.

Farklı theaflavinlerin patojenik bakterilerin ortadan kaldırılmasında aynı yaklaşımla kullanıldıkları gözlemlenmiş ve theaflavinler bedende normalde bulunan lactobacilli bakterisine zarar vermemişler.

G3 ve D1 çeşitleri yeşil çaydaki catechinlerden etkilenmişler ancak C1 türü üzerinde etki göstermemiş.

Nar meyvesi özütü G3 türünü engelleme aşamasında çekirdeğinin özütünden daha etkili olmuş. Her iki nar özütü de C1 üzerinde aynı etkiyi göstermiş ancak D1 üzerinde işe yaramamış.

Jujube özütlerinin ikisi de minimum etki göstermiş ve etki sadece G3 türü ile sınırlı kalmış. Daha yüksek fenolik ve antioksidan aktivitesine sahip olan çekirdeklerde etki daha yüksek olmuş.

Üzüm çekirdeği özütü C1 ve G3 türleri üzerinde etkili olurken, C1 üzerindeki etkileri siyah çaydan birazcık geride kalmış. Kırmızı şarap üzümü çekirdeği ise sadece G3 türünü etkilemiş.

C1 türü doğal engellere karşı en dirençli olan ancak üzüm çekirdeği özütüne karşı hayli hassas.

Takım siyah çay ile tomatine özütleri arasındaki karşılaştırmanın klinik çalışmalarla araştırılmasını öneriyor çünkü bu sayede insan ve hayvanlardaki trikomonas doğal yollarla tedavi edilebilir.