“Daha pozitif bir siz…”

Bu cümleyi okuyunca ilk olarak ne düşündünüz ve ne hissettiniz?

Eğer ki pozitif olmayı toksik pozitif olmak ile eş değer tutuyorsanız yanılıyorsunuz.

Daha pozitif bir siz olmanın ilk adımı, içinde bulunduğunuz duygu, durum ve kusur diye nitelendirdiklerinizin varlığını kabul etmeye başlamak ile mümkün.

Kabule giden yol ise farkına varmaktan geçer.

Olumlu ya da olumsuz olan duygularımızı fark ettikten sonra kabul etmeli, gelmesine ve geçmesine izin vermeliyiz.

Ancak maalesef ki çağımızın bir diğer pandemisi olan toksik pozitif olmak ile karşı karşıyayız.

Peki nedir bu toksik pozitif olma hali?

“Diğer duyguları reddederek pozitif olmak için sürekli bir çaba içinde olmaktır” diyebiliriz kısaca.

Daha uzun versiyonu ile ise toksik pozitif olmanın bazı belirtilerini şöyle sıralayabiliriz.

  • Üzgün ve zayıf görünmekten
  • Her zaman mutlu olmak zorundaymış gibi hissetmek.
  • Hissedilen negatif bir duyguların bireyde sürekli bir suçluluk hissi uyandırması.
  • İçinde bulunulan negatif duyguyu yok saymak…

Halbuki pozitif olmak demek, negatif olanı bastırmak demek değildir. Tam aksine negatif bir durumun vermiş olduğu deneyimle yola devam edebilmeyi bilmektir.

Zira reddetmenin kendisi negatif bir hal iken, kabul etmek (negatifi bile) ise pozitif bir haldir.

Dolayısıyla toksik pozitif olma halinden sıyrılmak için öncelikle  duygularımızı benimsemeliyiz.

Duygularımızın bizim parçamız olduğunu ama bizim tamamımız olmadığının bilincine varmalıyız. Yani kendimize “evet şu anda mutsuzum ama mutsuzluğum benim yalnızca bir parçam, beni ben yapan tek duygum bu değil”i diyebilmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.

Gelip geçmelerine hatta bazen bir müddet bizde kalmalarına izin vermeliyiz.

Onları görmezden gelmek yerine, bize iletmek istedikleri mesajları almaya açık olmalıyız.

En nihayetinde hepsinin bize hizmet ettiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.