Kişinin kanındaki glikoz oranının normal değerlerden yüksek olması sorunu şeker hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Bireylerde midenin hemen arkasında bulunan pankreas insülin adı verilen bir hormon üretmektedir. Bu hormon kişinin besinlerle birlikte aldığı şekeri kan yoluyla hücrelere, organlara, dokulara ulaştırır ve vücut bu şekeri enerji olarak kullanılır. Ancak pankreas yeterli düzeyde veya hiç insülin üretmezse kişinin besinlerle aldığı bu şeker hücrelere ulaşamaz ve kanda depolanır. Kanda biriken bu şeker de tıpkı bir zehir gibi organları, hücreleri, vücudu zehirler, pek çok hastalığa sebep olur. Şeker hastalığını başlangıç aşamasında fark edip, doktora başvurmak ve önlemini almak en doğru yol olacaktır.

Şeker hastalığının genel belirtileri

Şeker hastalığı; sık sık idrara çıkma, çok susama, görmede bulanıklık, hızlı kilo kaybı, halsizlik, bitkinlik hali, sık acıkma, mide bulantısı, kusma ve nefesin kötü kokması gibi belirtilerle kendini gösterir. Bunlara ek olarak idrar yolları iltihabı, kadınların adetten kesilmesi, cildin kuruması, şiddetli kaşınması, oluşan küçük yaraların bile kolay iyileşmemesi gibi net ve ciddi belirtiler şeker hastalığı başlangıcına işarettir.

Sık sık idrara çıkma

Bir kişinin pankreası yeterli düzeyde ya da hiç insülin üretemiyorsa, böbrekler emme fonksiyonunu yeterince yerine getiremez ve kanda fazla biriken şekeri atmaya çalışır. İşte bu sebeple de kişi sık sık idrar çıkma ihtiyacı hisseder. Kan şekeri değer 180 miligrama ulaştığında fazla şeker idrar yoluyla atılmaya çalışılır. Kandaki fazla şekerin idrarla atılmaya çalışılması dolayısıyla vücuttaki suyun da önemli bir kısmı da idrarla dışarı atılır. İşte bu hastalarda su içme isteği de artar. Hastalar bu süreçte hem sık tuvalet ihtiyacı hissetmekten, hem çok sık susamaktan hem de ağız ve boğaz kuruluğundan şikayet ederler.

Görmede bulanıklık

Şeker hastalığının en bilindik belirtilerinden olan bulanık görme, bu susuzluk sorununu takip etmektedir. Zira bu dönemde gözde glikoz oranı artar, su oranı azalır ve dolayısıyla bulanık görme sorunu ortaya çıkar. İnsülin eksikliğinden dolayı vücuda alınan şeker hücrelere ulaşamamaktadır ve hücreler de bu enerji eksikliğini halsizlik ve bitkinlikle ortaya çıkarır. Öyle ki kişinin gözü de dahil pek çok organında işlevsel gerileme, bozukluk görülür.

Sık acıkma ve hızlı kilo verme

İnsülinin yetersiz ya da az üretilmesi dolayısıyla oluşan bu enerji yoksunluğu durumunda hücreler vücuttaki yağı yakmaya başlarlar ve bunun bir sonucu olarak da kişi hızlı kilo vermeye, çok sık acıkmaya başlar. Bunun ardından yağ hücrelerinde bozulma ve farklı bir oluşuma girme gözlenir, bunlar da idrar aracılığıyla atılır. Yağ hücrelerinin de bozulması dolayısıyla deri enfeksiyonları ve ciltte bozukluklar görülür.

Şeker hastalığının diğer semptomları

Kandaki glikoz oranı yükseldikçe hastanın sinirlerinde deformasyonlar, hasarlar oluşur. bu sebeple de hastanın geceleri sık sık ayakları ağrır, uyuşur, kramp girer. Zamanında önlem alınmayan ve ilerleyen şeker hastalığı kalp ve damar hastalıklarına, görme bozukluğu, böbrek rahatsızlıkları ve metabolik rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Şeker hastaları için öneriler

  • Kandaki şeker oranının normalden az da olsa yüksek olduğu tespit edilen kişi, kesinlikle kan şekerini düzenli aralıklarla ölçmelidir.
  • Beslenmesinde şeker hastalarına özel sunulan diyetlerden yararlanmalıdır.
  • Alkol içeren içeceklerden kesinlikle uzak durmalıdır.
  • Günlük aktivite düzenini, seviyesini artırmalı, fiziksel olarak daha hareketli bir yaşam sürmelidir.
  • İş ve sosyal yaşamında stresten uzak durmalı, zihinsel ve fiziksel olarak onu rahatlatan etkinliklere yönelmelidir.
  • Sahip olduğu diğer hastalıkların iyileşebilmesi ve kullanılan ilaç miktarının azalması için doğal ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmeye özen göstermelidir.

Şeker hastalarında beslenme

Şeker hastalarının bu rahatsızlığın seviyesini ve etkisini en aza indirebilmek adına yapabilecekleri en doğru etkinlik sağlıklı ve doğal beslenme yolunu seçmeleridir. Bu beslenme rutininde hem porsiyonlar küçülmeli hem de bir şeker hastasına uygun besinler seçilmelidir. Genel olarak dört temel gruba ayrılan besinlerin her birinden yeterli ve dengeli bir şekilde tüketilmesi şeker hastaları için hayati önem taşımaktadır.

Sebze ve meyvelerden; portakal, elma, muz, havuç, ıspanak, hububatlardan; buğday, pirinç, arpa, yulaf gibi tahıllar ve ekmek, mandıra ürünlerinden; süt, krema, yoğurt, etlerden; kümes hayvanları, balık, yumurta gibi. Bahsi geçen bu gruplardan ve ürünlerde her gün düzenli olarak küçük miktarlarda tüketilmelidir.

Bu besin gruplarında bulunan karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitamin ve mineraller şeker hastasının sağlığı açısından çok önemlidir. Bu bağlamda bir şeker hastasının mutlaka tüketmesi gereken besinler; fasulye, mercimek, bezelye, tahıllar, sebze ve meyvelerdir. Şeker hastalarının protein ihtiyacının karşılanması içinse; hafif etler ve az yağlı mandıra ürünleri (süt, yoğurt, peynir) gerekmektedir. Bunlara ek olarak lif içeriği bakımından zengin olan gıdalar şeker hastaları tarafından özellikle sıklıkla tercih edilmelidir. Zira lifli gıdalar, kan şekerini ve yağ oranını düşürmekte yardımcıdırlar. Ancak altını çizmekte fayda vardır ki; fazla miktarda yağ ve tuz içeren besinler, özellikle de hazır gıdalar şeker hastaları için kesinlikle çok zararlı ve yasaktır.

Şeker hastalarında düzenli egzersizin önemi

Şeker hastalarının kanında biriken fazla şeker, kişileri her geçen gün daha hareketsiz, bitkin ve yorgun kılar. İşte bu hastaların düzenli olarak her gün yürüyüş yapmaları, spor egzersizleri uygulamaları vücuttaki fazla şekerin yakılmasını sağlayacaktır. Ancak burada bilinçsizce spor yapılması değil, doktorun önerileri doğrultusunda egzersiz yapılması ve düzenli olarak da kan şekerinin ölçülmesi esastır. Zira şeker hastası kişi yüksek performans gerektiren egzersiz uyguladığında, gereğinden fazla enerjiye ihtiyaç duyacak ve dolayısıyla kan şekeri fazla düşecektir. Bu durum da istenen, beklenen bir son değildir.

Şeker hastaları stres ve hastalıklardan uzak durmalı

Şeker hastalığının ortaya çıkması ve daha da önemlisi ilerlemesinin en güçlü sebeplerinden birisi de stresli bir yaşamdır. Zira stresli kişilerde pankreas yeterli insülini üretse de ortaya çıkan insülin görevini tam olarak yerine getirememektedir. Stres insülinin kandaki şekeri hücrelere ulaştırma görevini engellemekte ya da yavaşlatmaktadır. Bu bağlamda soğuk algınlığı, grip, bakteriyel enfeksiyonların da insülin hormonunun fonksiyonlarını etkileyecek sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Şöyle ki; kişi bu rahatsızlıklardan her hangi birini yaşadığında vücut farklı bir hormon üretmekte ve bu yeni hormon insülinin işlevlerini bozmakta, sekteye uğratmaktadır. Bu bakımdan şeker hastası olan kişinin stresli ortamlardan ve basit gibi görülse de soğuk algınlığı, grip gibi rahatsızlıklardan korunması esastır. Aynı düzlemde kalp krizi ve bunun benzeri pek çok rahatsızlık durumunda geçiren birinin kan şekerinin ciddi anlamda yükseldiği bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan her hangi bir rahatsızlığa yakalanan kişinin de kan şekerinin düzenli olarak ölçülmesi faydalı ve koruyucu bir önlem olacaktır.

Şeker hastalarının alkol kullanması sakıncalıdır

Kanındaki şeker oranının yüksek olmasından muzdarip olan kişilerin alkol kullanması çok sakıncalıdır. Zira alkol, glikozun karaciğerden serbest bırakılmasını engelleyen bir maddedir. Bu bağlamda alkol kullanan kişilerin kan şekeri seviyesi hızlı bir şekilde düşer. Normal sağlık koşullarındaki kişi alkol kullanmak istiyorsa, çok az bir miktarda kullanmalı, bir şeker hastası ise kesinlikle alkolden uzak durmalıdır.