Atina,  medeniyetin beşiği, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri.  Tam  yedi tane tarihi tepe üzerine kurulmuş ve inanılmaz dağlara sahip Avrupanın eski kentlerinden bir tanesi. 3000 yıldan daha eski bir tarihe sahip olan bu Yunan şehri, batı medeniyetinin de beşiği ve demokrasinin doğum yeri olarak biliniyor. Büyük bir şehir merkezi, banliyöler ve metropol bölgesi de şehre dahil. Şu anda ise tarih ve modernliğin bir arada bulunduğunu biliyoruz.
Atinı elbette ki Roma ve Bizans doneminden kalan arkeolojik kalıntılar ve anıtlarıyla ünlü. Ancak şehirde sadece kalıntılar değil, aynı zamanda kültür merkezleri, gece hayatı ve spor seçenekleri de bulunuyor. Bu nedenle şehirde neler yapabileceğinizi kısaca bir değerlendirdik.

Akropolis

Atina’ya gidince Akropolis’i ziyaret etmemek yapılacak en büyük hatadır. Zaten şehrin kalıntılarının büyük kısmı burada olduğu için illa ki ziyaret edilmesi gerekiyor ve antik zamanlarda burası şehrin merkezi kabul ediliyormuş. 156 metre yukarıda bulunan yapı, antik Yunan kültürünün ruhunu taşıyan en iyi yer olarak görülüyor. Buraya çıkarak hem diğer anıtlara ve eserlere bakabilir, hem de şehrin genelini gözleyebilirsiniz.

Parthenon

Parthenon hem Yunanistan’ın hem de Atina’nın en ünlü binası. Akropolis bölgesine çıkınca bu binayı görüyorsunuz ve Dorik mimarinin zirve noktası kabul ediliyor. Tapınak tanrıça Athena’yı onurlandırmak için inşa edilmiş ve adından da anlayabileceğiniz gibi bu tanrıça şehrin koruyucusu. M.Ö. 438 senesinde inşa edilen tapınak, yunan sanatının en önemli noktalarını gösteriyor.

Yunanistan’ı sonbaharda ziyaret etmek için 10 neden 👇

[call post=19279]

Plaka

Plaka Atina’nın en ünlü mekanlarından birisi ve küçük bir kasaba tarzına sahip. Ancak aslında şehrin içerisindeki ayrı bir bölge fakat şehirden bağımsız gibi görünüyor. Otantik yunan kültürünü yaşayabilmek için buraya gelmek gerekli. Çok sayıda kafe, yeşillik, arnavut kaldırımları ve antik ağaçlar burada bulunuyor. Özellikle yerel yemekleri tatmak ve butikleri ziyaret etmek isteyebilirsiniz.

Antik Agora

Akropolisin kuzeybatısında bulunan antik agora, bir dönemler şehrin pazar yeriymiş ve ayrıca bir sosyalleşme merkeziymiş. Ayrıca bu noktadan Haphastus tapınağını görmek de mümkün. Bu tapınak en iyi korunan Yunan tapınaklarından birisi olmuş çünkü 7. yüzyılda bir kiliseye dönüştürüldüğü için bakımları düzenli olarak yapılmış.

Zeus Tapınağı

Zeus tapınağı Yunanistan’ın en büyük tapınağı olarak biliniyor ve tamamlanması tam 700 yıl sürmüş. Yapımı ilk olarak M.Ö. 515 senesinde başlamış ve çeşitli siyasi ve ekonomik sebeplerden dolayı ertelenip durmuş. Günümüzde maalesef 104 devasa sütunundan sadece 15 tanesi duruyor ve bunların her biri 17 metre yüksekliğinde.

Milli Arkeoloji Müzesi

Sanat müzelerini sevenler için bu müzeden daha iyisi yok çünkü antik zamanlardan günümüze kadar tüm yunan eserlerini bu müzede görmek mümkün. Neolitik çağa kadar giden oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan müzede, her türlü sanat eseri ve günlük eşya bulunuyor.

Lycabettus Dağı

Atina’ya panoramik bir bakış atmak istiyorsanız ve Ege Denizi’nin güzelliklerine tepeden bakmak istiyorsanız, buraya fünikülerle veya biraz yürüyerek çıkabilirsiniz. En tepede bir tane şapel ve bir şeyler yiyip içebileceğiniz yerler de bulunuyor.

Yeni Akropolis Müzesi

Yeni Akropolis Müzesi’nde çok çeşitli yunan mimari eserleri ve heykeller bulunuyor. 4000’den fazla esere ev sahipliği yapan müze beş kattan oluşuyor.

Herodes Atticus Odeonu

Bu tiyatro ve konser alanı, 161 senesinde inşa edilmiş ve 6000’den fazla kişi kapasitesine sahip. Yapıldıktan sonra işgalciler tarafından yıkılan tiyatro, 1950’lerde tekrar inşa edilmiş. Düzenli olarak müzik etkinliklerinin burada gerçekleştirildiğini de belirtelim.

Monastiraki

Monastiraki, büyük bir pazar alanı olarak karşımıza çıkıyor ve şehrin tarihi mahallelerinden bir tanesi. Haftaiçi günlerde normal bir pazar ve hediyelik eşya merkezi olan meydanı, haftasonu dev bir bit pazarına dönüşüyor ve antikalardan tutun da günlük eşyalara kadar her şeyi bulmak mümkün oluyor.

Panathenaic Stadyum

Milattan önce 300 senesinde inşa edilen ve sonra 144’te tekrar inşa edilen bu stadyum yunan tarihi için oldukça önemli çünkü pek çok olimpiyata ev sahipliği yapmış. Günümüzde olimpiyat ateşi bu stadyumdan başlıyor ve düzenleyen ülkeye doğru ilerliyor. 50.000 kişilik kapasiteye sahip olan stadyum, tamamen mermerden inşa edilmiş olan dünyanın en büyük stadyumu.

Milli Park

Atina’nın tam kalbinde bir milli park bulunuyor ve sıcak günlerde burası yeşillikler içinde bir serinleme merkezi olabiliyor. Parlamento binası da bu noktada bulunuyor. Şehrin kalabalığından sıkılanlar için mükemmel bir konum olacaktır.

Benaki Müzesi

Benaki ailesinin eski evi olan bu bina, şimdilerde yunan kültürüne ait çok sayıda esere ev sahipliği yapan bir müze haline gelmiş durumda. 120.000 tane esere ev sahipliği yapmanın yanında 181.000 tane de kitap bulunuyor. Ayrıca Yunanistan’ın en büyük müslüman kütüphanesine de ev sahipliği yapıyor.

Anafiotika

Atina’da sadece antik eserleri değil, daha otantik yerleri görmek de mümkün. Akropolis’in alt kısmında bulunan bu mahalle, ilk olarak işçiler tarafından inşa edilmiş ve binaların büyük kısmı 1950’lerde arkeolojik kazılardan dolayı yıkılmış ancak orijinal binaların 45 tanesi hala duruyor.

Dionisos Tiyatrosu

Tiyatroları ziyaret etmeyi sevenler Dionisos tiyatrosunu da kaçırmasınlar çünkü burası Yunanistan’ın en eski tiyatrosu. Milattan önce altıncı yüzyılda bir tapınak olarak inşa edilen yapı, sonradan tiyatroya dönüştürülmüş ve 17.000 kişilik kapasiteye sahip. Yıllar içerisinde devamlı olarak yeniden modellenen yapı, Avrupa’da tiyatro sanatının da çıkış noktası kabul ediliyor.

Bizans ve Hıristiyanlık Müzesi

Yunan Ortodoks Kilisesi’nin en önemli eserleri bizans müzesinde bulunuyor ve 3. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar 25.000’den fazla eser burada bulunuyor. Burada bulunan bazı eserler gerçekten nadide eserler ve fresklerden tutun da kumaş ve yazıtlara kadar pek çok eseri görmek mümkün. Dünyada bu konuda en geniş kapasiteye sahip müzelerden birisi olduğunu da belirtelim.

Roma Agorası

Daha önce yazdığımız Yunan agorasının aksine, Roma agorası o dönemlerde tamamen ticari amaçlarla kullanılıyormuş. Bu agora Yunanistan’ın Roma İmparatorluğu altında bulunduğu senelerde inşa edilmiş.

 

 

Bunun dışında elbette Atina yeme içme, gece hayatıyla da oldukça popüler. Yunan müziğini seviyorsanız, Buzuki kültürünün muhteşem örneklerini izlemek için Atina’ya özellikle kışın gitmenizi öneririz.