Okumak, vazgeçilmez bir tutkudur. Kimi için aşk, sevda, bazıları için dram, bir başkası için de gerilim, korku dolu hikayeler, romanlar vazgeçilmez olur. Gece yatınca gözüne uyku girmeyeceğini bile bile gözünü kırpmadan bir solukta okunan korku romanları, çoğu kişinin en değerli hazineleridir. Pek çok kişi kitap okumayı sever, ancak korku sevenleri bir tık ötede tutmakta fayda var. Böylesi bir gerilime nasıl dayanıyor, nasıl da kitabı elinden bırakmadan okuyabiliyorlar diye merak ettiren en iyi 10 korku romanını sizler için derledim. Listedeki romanları okuyup ta korkuyu iliklerinde hissetmemek mümkün değil.

Deliliğin Dağlarında (At the mountains of Madness – 1936) – H. P. Lovecraft (tüm serileri)

  1. P. Lovecraft’ın çocukluğu dedesinin anlattığı korku hikayeleri ile geçmiştir ve böylelikle de korkuya dair çok fazla hayal ürünü biriktirmiştir. Zira Lovecraft’ın babası o daha çok küçükken ölmüş, yazarın gençlik yıllarında da annesi akıl hastanesine yatmıştır. Yazarın 1920 ve 1930 yılları arasında yazdığı korku hikayeleri, dünya korku edebiyatına damga vuran eserler olmuştur. En çok bilinen ve sevilen romanı olan Deliliğin Dağlarında; modern insan ve onun umutlarını tüketen karanlık, delilik üzerine kurgulanmış. Romanda bir jeolojik araştırma ekibi Antartika’ya gidiyor ve kimsenin uğradığı bu kıtadaki bilinmeyen, tanınmayan varlıklarla modern insanın karşılaşmaları ve yaşananları anlatıyor.

Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary – 1983) – Stephen King

Tüm dünyada daha çok korku ve gerilim romanlarıyla tanınan Stephen King; bilim kurgu, fantezi, tarihsel ve western odaklı kitaplar da yazmıştır. Ancak günümüzde korku romanları denilince ilk akla gelen isimlerden birisidir kendisi. En korkutucu romanlarından birisi olan Hayvan Mezarlığı, 1989 yılında sinemaya da aktarılmıştır. Roman, küçük bir kızın kedisinin ölmesi ve ailesiyle birlikte bu kediyi hayata döndürme çabalarını anlatıyor. Küçük kız komşuları olan yaşlı bir doktorun da yardımıyla kedisini yaşama döndürmeye çalışırken tüylerinizin diken diken olacağından emin olabilirsiniz.

Gölgeler Diyarı (Shadow Land – 2002) – Peter Straub

Amerikan yazar ve şair olan Straub, korku ve gerilim romanlarında doğal yaşamdan, gündelik olaylardan korkutucu bir öykü çıkarmasıyla ünlüdür. Gölgeler Diyarı’nda da bir özel okulda çok yakın arkadaş olan iki çocuğa psikopat okul müdürünün yaşattıkları ve çocukların mücadelesi konu ediliyor.  Sihirbazlık yeteneğine sahip olan Del, arkadaşına da bunları öğretmek ister, ancak yaz tatilinde esrarengiz bir kasabaya giden çocukların sihirbazlık maceraları hiç de istedikleri gibi gelişmez. Çocukların yaşadıkları esrarengiz olaylar, okuyucuyu da dipsiz bir kuyuya sürüklüyor.

Kuyu ve Sarkaç (The Pit and The Pendulum – 2016) – Edgar Allan Poe

Amerikalı şair, yazar, edebiyat eleştirmeni ve editör olan Poe, Gotik Edebiyatın dünyadaki öncülerindendir. Yazar, kendi yaşamında da sıkça karşılaştığı yokluğu, kayıpları, hastalıkları, alkol bağımlılığını eserlerinde, daha çok psikolojik gerilim şeklinde vermiştir. Korku değil de daha çok gerilim içerikli olan Kuyu ve Sarkaç adlı eseri, modern yüzyılın korku unsurlarını barındırıyor. Hikayedeki olaylardan çok ses efektlerine verdiği ağırlık okuyucuyu korku dünyasına sürüklüyor. Zira Kuyu ve Sarkaç’ta İtalyan Engizisyonu’nun bir adamda yarattığı psikolojik travmalar, tekinsizlik hali korkuyu, gerilimi ete, kemiğe büründürüyor. Eserde günümüzün Batı dünyasının acımasızlıkları, kapitalist düzeni ve adaletsizlikleri, bu yüzyılın diliyle anlatılmış.

Böcek (The Beetle – 1897) – Richard March Hoe

Korkuyu, gerilimi sevenler, karanlık, gizemli ve gotik hikayelerden hoşlananlar için ideal bir eser olan Böcek, 4 farklı bakış açısını dört farklı kişiden anlatıyor. Aynı olaylardan farklı kişilerin nasıl etkilendiğini görüyor, nasıl olup da bir gerilim ortamından romantizme uzandığını hayretler içinde fark ediyoruz. Bakış açımızı değiştirdiğimizde olayların da nasıl farklı göründüğünü hissedebileceğimiz, ancak bir yandan da içimizin ürperten dedektiften korkabileceğimiz sıra dışı bir korku romanı Böcek.

Nöbet (The Watchers – 1987) – Dean R. Koontz

Amerikalı yazar Dean Ray Koontz, okuyan herkesi neredeyse bir paranoyaya sürükleyecek kalitede bir korku gerilim evrenine sürüklüyor. Kitabın başından sonuna kadar okuyucunun kendisini tehlikede hissettiği, peşime biri mi takıldı diye endişelendiği roman Nöbet, en korkusuzların bile uykusunu kaçıracak kalitede. İnanılmaz sürükleyici bir kurgu, ancak sinir sistemine, psikolojik altyapısına güvenmeyenlerin uzak durması gereken bir roman. Aslına bakılırsa hikayenin başında her şey sıradan ve orta hallidir. İşinden istifa eden orta halli bir adam intihar etmeyi düşünüyordur. Parası, zekası, dış görünüşü ve yaşamı orta halli olan bu adam, çok zeki, ancak hiç de “normal” olmayan Seter’le tanışır,  bir de yaşamlarına psikolojik sorunları olan asosyal bir karakter eklenir. Yaşamlarındaki sevgi eksikliği, geçmişteki acılar, bir de hiçbir şeye benzemeyen laboratuar kaçkını bir yaratık bir araya gelince korku ve gerilim dolu olaylar zinciri birbirini izliyor.

Frankenstein (Frankenstein – 1818) – Mary Shelley

Aslına bakılırsa felsefi bir roman olan Frankenstein’ın ortaya çıkma amacında korku değil, normal insanın kusurları ve kusursuz ya da daha az kusurlu bir insan yaratma çabası vardı. Ancak eserde kullanılan dil ve öğeler okuyucuda korku hissini baskın kılıyor. Zira toplumun dışına itilen, kendi var oluş savaşını veren, ancak bu savaşı kaybeden birinin hazin öyküsünün anlatıldığı roman, yazıldığı dönemden bu yana hala en korkutucu öykülerden birisi olarak bilinir. Romanda kusurları görülen ve ölümlü olan insanı yeniden yaratmaya çalışan bir tıp öğrencisi vardır ve bu öğrenci yaptığı sayısız deneyin sonunda yaşamın sırrını keşfeder. Hayal ettiği ölümsüz ve kusursuz insanı yaratmak isteyen Frankenstein mezarlardan ceset parçaları toplayarak bir yaratık, ucube yaratır. Ancak o kadar korkunç bir şey yaratmıştır ki, ondan kaçmak zorunda kalır.

Psikiyatrist Seri – 2016 – Wulf Dorn

Karabasan, Fobi, Hain Yüreğim, Oyunbaz, Şizofren ve Psikiyatrist adlı 6 adet kitabın bir arada sunulduğu Psikiyatrist seti, Wulf Dorn’un film tadında gerilim serisidir. Kişinin kendisiyle olan savaşının, dış dünya ile olandan çok daha güçlü ve zor olduğunu, kendi sınırlarını herkesin kendisinin çizdiğini biraz gergin bir şekilde fark ediyoruz. Bu seride güven nedir, neden güvenmemeliyiz, inançlar bize ne kattı, her daim, herkesten şüphe etme sorunsalları işlenmiş. 6 kitaplık bu seti hiç de beklemediğiniz kadar kısa sürede ama biraz hem kendinizden hem de etrafınızdaki her şeyden, herkesten korkarak okuyacaksınız.

Carmilla – 1871 – Joseph Sheridan Le Fanu

Yazın hayatın ahayalet öyküleriyle başlayan Joseph Sheridan Le Fanu, gerilim tarzında yazmaya başladığında vampir türünün dünyadaki ilk örneklerinden olan Carmilla’yı kaleme aldı. Vampir türü romanların en zengin, en edebi ve en kalıcı eseri olan Carmilla, güzeller güzeli bir vampire olan aşkı ürkütücü bir dille anlatıyor. Hem korku sevenlerin hem de vampir romanların ilk örneğini merak edenlerin seveceği bir eser.

Adını Söyle (Say Her Name – 2015) – James Dawson 

Bir korku klasiği olmasa da daha çok ergenlik ve gençlik çağında olanların merak ve korku içinde okuyacakları bir eser. Aynı okuldan iki arkadaş Efsanevi Kanlı Mary’nin hayaletini çağırmaya karar verirler ve aslında hiç de inanmadıkları olağanüstü olaylar zinciri başlar. Karanlık ve ürkütücü olaylar, her yerde gölgeler ve henüz intikamını alamamış Efsanevi Kanlı Mary.