Cinsellik söz konusu olduğunda ve kendimizi cinsel varlıklar olarak düşündüğümüzde, komşunun tavuğunun bize kaz görünmesi çok kolay oluşan bir durumdur. Sosyal medyanın, filmlerin ve televizyonun küresel merceğinden bakılınca, dışarıdaki herkesin mükemmel bir seks hayatı olduğunu, ya da en azından bizimkinden iyi durumda olduğunu düşünmek mümkün oluyor.

Genç kadınların cinsel sağlıklarına dair yeni yapılan bir araştırmaya göre, cinsel hayatından memnun olmayanlar o kadar da yalnız değiller. Araştırmacılar yaşları 18-39 arasındaki Avustralya’lı kadınların yüzde 50’sinin bir tür cinselliğe bağlı kişisel huzursuzluk deneyimlediğini belirtiyorlar. Ayrıca beş kadından bir tanesinde bir veya birden fazla tür cinsel işlev bozukluğu bulunuyormuş. Maalesef bu bulgular uzmanların gerçek hayatta karşılaştıkları vakalar ile bir paralellik gösteriyorlar. Klinik uygulamalarda pek çok genç kadının cinselliğinin çeşitli aşamaları ile problemler yaşadığı görülüyor. Bu bir işlev bozukluğu da olabilir, cinsel ilişkilerine dair tatminsizlikler de olabilir.

Kendine Kötü Bir Bakış Açısına Sahip Olmak Cinsel Sağlığın Önündeki Engellerdendir

Araştırmacılar Avustralya’dan yaşları 18-39 arası değişen 6986 kişi ile araştırmayı tamamlamışlar. Herkesin eğitim, gelir düzeyi, spor, sigara tüketimi, genel tıbbi durum ve üreme sağlığına dair bir anket doldurması talep edilmiş. Bu kadınlar bu yaş grubunda genel nüfusu şu iki husus haricinde temsil ediyorlarmış: Çoğunlukla eğitimli kadınlardan oluşuyorlarmış ve Avustralya yerlisi kadınlar arasından seçilmişler.

36 soruluk bir anket tamamlayan kadınlara bu ankette son 30 gün içerisinde yaşadıkları cinsel deneyimler ve duygular hakkında sorular sorulmuş. Anketin bölümleri arasında arzular, uyarım, orgazm, tepki verme, cinsel öz düşünceler, tatmin ve cinsel endişeler bulunuyormuş ve bu bölümler cinsel yönelimi veya partner durumu ne olursa olsun uygun sorulardan oluşuyorlarmış.

Cinselliğe bağlı kişisel sıkıntılar ise 13 soruluk bir anket ile değerlendirilmişler. Kişisel sıkıntılar, endişe, anksiyete veya rahatsızlık gibi kendine odaklı ve negatif duygusal tepkiler olarak tanımlanmışlar.

Neredeyse üç kadından bir tanesi bir partnere sahip değilmiş ve %6.2’sinin beden kitle endeksi düşük kilolu kategorisinde, %47’sininki normal aralıkta, %22.5’u fazla kilolu kategorisinde ve %24.3’ü ise obezite kategorisindeymiş. Kadınlardan neredeyse 10’da 7’si son 30 gün içerisinde cinsel olarak aktifmiş.

Araştırmacılar kadınlar arasında aşağıdaki trendleri keşfetmişler:

  • Yazarlara göre, kadınların yarısı kadarı cinselliğe bağlı utanma, stres, mutsuzluk gibi kişisel sıkıntılar yaşamışlar.
  • Beş kadından bir tanesinde en az bir adet cinsel işlev bozukluğu bulunuyormuş.
  • En yaygın görülen cinsel işlev bozukluğu kendini beğenmemekmiş ve kadınların %11’i için sıkıntı sebebi olmuş. Uyarılma problemleri kadınların %9’unu etkilemiş, arzu %8’ini, orgazma ulaşamamak ise %7.9’unu etkilemiş.
  • 10 kadından 3’ünün herhangi bir işlev bozukluğu olmadan cinsel olarak kişisel sıkıntısı bulunuyormuş.

Fazla kilolu veya obeziteye sahip, emziren, evli olan veya partneriyle yaşadığı halde evlenmemiş olan kadınların kendilerine dair cinsel algılarında daha fazla bozukluk olduğu görülmüş. Çalışmadaki kadınların %20’si en çok cinsel işlevler üzerinde etkili psikotropik ilaçlar gibi antidepresanlar kullanıyorlarmış. Bu ilaçları kullanan kadınların tüm cinsel işlev bozukluklarındaki riskleri daha yüksek olmuş.

Kadınların pozitif bir cinsel hayatlarının olmasının beklendiği bu yaş aralığında en az yarısının cinsel hayat problemlerine bağlı kişisel sıkıntılara sahip olmaları oldukça endişe verici. Kişisel sıkıntılara sebep olan en yaygın cinsel problem, kadınların %12’sini etkileyen kötü öz algılar. Bu durum dış görünüm kaygısının kadınlar üzerinde baskı oluşturduğunu gösteriyor ama bunun geçmişte de hep böyle mi olup olmadığı belirsiz.

Pek Çok Kadın Bir Noktada Cinsel İşlev Bozukluğu Yaşar

Araştırma genç kadınlar arasında bir değerlendirme olsa da, başka araştırmalarda bu sorunların genel olarak yaygın olduklarını biliyoruz. 50 yıl önce yapılan araştırmalarda, insanların %50’sinin hayatlarının bir noktasında cinsel işlev bozukluğu yaşayacakları tahmin edilmiş. Bu oran rahatsız edici ancak sıradışı değil.

Pek çok kadın orgazma erişmekte zorlanıyor. Verilere göre kadınların büyük kısmı sadece ilişkiye girerek düzenli bir şekilde orgazm olamıyor. Bu, kadınların orgazma yatkın olmadıkları anlamına gelmiyor çünkü sorun onlar için etkili bir cinselliğe sahip olmamaları.

Kadınlarda Cinsel Sağlığı Anlamak

Cinsel sağlık pek çok anlama gelebilir. Cinsel ilişki her zaman istenmeli ve karşılıklı olmalı. Bunlar toplumdaki kişisel ve daha büyük kapsamlı problemlerdir. Sağlıklı bir cinsellik devamlı bir arzu duymak anlamına gelmez. Sağlıklı cinsellik, kadınların uyarılabilmeleri, cinsel bir varlık olmaları, orgazm olabilmeleridir. Cinsellik acılı olmamalı ve tatmin edici bir deneyim olmalı. Bir kadın her cinsel deneyiminde tatmin olmayabilir veya orgazm olmayabilir ancak bunun daha sık olması arzu edilir.

Cinsel İşlev Bozukluklarının Sebebi Genelde Beden Algısıdır

Yüksek beden kitle endeksi ile cinsel problemler arasındaki bağlantı bazı zorluklar sunar. Kadın cinselliğine dair bilinen bazı şeylere baktığımızda, kadınların partnerlerine bakmaktan ziyade kendi seksiliklerinden daha fazla uyarım aldıkları görülüyor. Erkekler genelde sadece çekici bir partnere bakarak cinsel olarak aktif hale geliyorlar ancak bu kadınlarda o kadar yaygın değil. Kadınlar da başkalarının çekici bulabiliyorlar ancak bu illa ki onların cinselliklerinin bir parçası değil. Pek çok kadında cinselliğe bağlı duygular kendilerine dair duygularıyla bağlantılı. Bu bulgu gerçekten ilginç ve klinik uygulamalardaki deneyimlerle de paralel.

Seksi hissetmeme problemi sadece fazla kilolu olan insanları da etkilemiyor. Bu kişinin kendini görme yöntemiyle bağlantılı. Objektif olarak çok çekici bedenlere sahip olan ve ideal kiloda olan pek çok kadın seksi hissetmiyor çünkü kendi bedenine dair algıları çok kötü.

İnsanların daha arzu edilir ve sağlıklı kiloya ulaşmaları, yeterince spor yapmaları için onları cesaretlendirmek uygun olabilir ancak problem genelde bundan daha derinlerde oluyor. Bazı kadınlar için kilo vermek bu negatif duyguları sona erdirmiyor çünkü beden algılarına dair problemlerle de ilgilenilmesi gerekiyor.

Kendine merhamet duyma kavramı önemlidir. Çekici veya seksi olmak için televizyonda olduğu gibi mükemmel görünmek gerekmiyor. Toplumun ideal olarak gördüğünden çok daha ağır olan pek çok kadın kendini seksi hissediyor ve tatmin edici bir seks hayatına sahip.

Seks Hayatınızdan Doktorunuza Bahsedin

Doktorlar ve jinekologlar genellikle cinselliğe dair sorular sormuyorlar. Bu konu sohbet konusu olmadığında kadınlar da ondan bahsedemiyorlar ve bu pek de uygun sayılmaz.

Doktorların başka sağlık problemlerini araştırırken cinselliğe dair soruları da araştırmaya katmaları gerekiyor. Cinsel tercihler veya zührevi hastalıklara dair sorular yeterli değiller. Kadınların cinsel ilişkilerinden tatmin olup olmadıklarını sormak gerekiyor. Bu da açılmalarına yardımcı olabilir.

Sağlık kurumları bir kadının partneri olmadığı zaman onun endişe verici problemleri olmadığını varsaymamalılar.

Bu tip sohbetler bazen problemlere basit çözümler yaratabilirler. Çözmenin kolay yolu olmasa bile bazen kadınların durumlarının görece yaygın ve normal olduğunu bilmeleri daha iyi olabilir.

Hamile kalmakta zorluk çektiğiniz için bir jinekoloğa giderseniz ve size cevap veremezlerse, vazgeçmez ve bir doğurganlık uzmanına görünürdünüz. Bu nedenle cinsel hayatınızda bir zorluk oluştuğunda da bir uzmana görünmelisiniz.

Eğer yaşadığınız coğrafya veya finansal durumunuz sizi cinsel sağlık uzmanlarından destek alamayacak durumda bırakıyorsa, konuya dair kitaplar da okuyabilirsiniz. Doktorunuz size nasıl yardımcı olacağını bilmiyor diye cinsel hayatınızdan vazgeçmeyin.