Alkol, kişinin ruhsal ve bedenen rahatlamasına, gevşemesine, günlük sorunlardan kısa süreli olarak uzaklaşmasına yardım ettiği gerekçesiyle tüketiliyor. Bu bağlamda “yeni bir iş aldım”, “bir sınavı geçtim”, “bir sevgili buldum” gibi mutlulukların, “sevgilimden ayrıldım”, “işimi kaybettim”, “paramı kaybettim” gibi mutsuzlukların sonu bir şekilde alkole bağlanır. Oysaki alkolün durumu düzeltici, daha pozitif hale getirici her hangi bir etkisi yok. Zihinsel bulanıklık, fiziksel olarak kontrolsüzlük ve etkisi geçince pişmanlıklara kapı aralayan olaylar dizisi alkolle birlikte geliyor. Tüm bunların yanı sıra alkollü içeceklerin içerdikleri yüksek kalori ve şeker de vücutta yağ depolanmasına, kilo artışına sebep oluyor. Bu bakımdan kilo verme sürecinde olan, özellikle de düzenli olarak spor, egzersiz yapan, kas kütlesini artırmaya çalışan kişilerin alkolden uzak durması gerekiyor.

Alkol, yüksek oranda kalori barındırır!

Alkollü içecekler, her hangi bir faydalı vitamin, mineral içermez, daha çok yağ ve şeker içerir. 1 gram alkolün 7 kalori olduğunu hesaba kattığımızda çok masum gibi görünen bir bira, 1 shot votka, 1 duble rakı sizin harcamak için saatlerce ter dökeceğiniz kalori miktarını aşıyor. Alkolün kişiyi ruhsal ve bedenen sersemleştirmesi, zihinsel yetileri aksatması bir yana sadece bu yoğun kalorisi yüzünden bile sağlıklı olmak isteyen, hele bir de düzenli olarak spor yapan kişilerin alkolden uzak durması gerekiyor. Alkol aldığınız da vücudunuzun doğal işleyişi, metabolizmanızın fonksiyonları yavaşlıyor, doğal yağ yakma rutininiz de deyim yerindeyse sersemleşiyor. Dolayısıyla da yağların yakılması, parçalanması çok daha zor oluyor. Zira aldığınız bu yoğun kalorili alkolü yakmaya çalışan metabolizmanın yağlara yönelecek gücü kalmamış oluyor.

Alkol, vücuda su kaybettiriyor!

Sıvı olarak tükettiğimiz alkol, diüretik bir madde olduğu için vücuttaki suyun daha hızlı ve daha kısa sürede çıkmasına sebep oluyor. Bu bakımdan alkol aldığınızda vücut sıvı kaybediyor. Zira alkol alan kişiler neredeyse saatte bir idrar çıkarlar, içtikleri alkolle birlikte vücutlarındaki sıvıyı da vücuttan dışarı atarlar. Ancak sık idrar çıkarak kaybettikleri tek şey sıvı değildir; magnezyum, sodyum, potasyum gibi iyonlar da idrarla birlikte vücuttan dışarı atılmış olur. Vücudun, metabolizmanın, hücrelerin işlevlerini yerine getirmesi için gerekli olan bu iyonların dışarı atılması, hücrelerin içindeki suyun da vücut dışına atılmasına yol açar ve bu da metabolik dengeyi bozar. Hücresel bazdaki bu sıvı kaybı da, spor yaparken çok daha fazla suya ihtiyaç duymaya, enerji kaybına, daha kısa sürede yorulmaya sebep olur. Oysaki düzenli olarak spor yapıp kas hacmini büyütmek, vücut geliştirmek isteyen kişiler için vücuttaki su dengesi çok önemlidir. Susuz kalan bir vücudun gelişmesi, kas kütlesinin artması imkansız değil, ancak çok zordur.

Alkol, testosteron hormonunu azaltır, östrojen hormonunu artırır!

Alkol tüketimi, kişinin vücudunda salgılanan testosteron hormonunun salgılanma düzeyini düşürmektedir. Hatta alkol alan kişilerde erkeklik hormonu olarak bilinen androjenler, hızlı bir şekilde kadınlık hormonu olan östrojene dönüşür. Peki, bu neye sebep olur? Vücut geliştirmek isteyen kişiler, çoğu zaman dışarıdan androjen hormonu takviyesi alırlar. Ancak bu süre içinde alkol de tüketirlerse, bu dışarıdan aldıkları androjenler de hızla östrojene dönüşür ve vücut geliştiren erkeklerde kadınlarınkine benzer meme büyümesi sorunu yaşanır. Elbette ki, hiçbir sporcu bunu istemez. Bu bağlamda yapılan pek çok bilimsel çalışmalar, büyüme sürecini hızlandırmak isteyen sporcuların, alkol kullanmaları durumunda büyüme hormonlarının salgılanmadığını gösteriyor. Hatta alkol kullanan sporcuların büyüme hormonlarının neredeyse yarı yarıya azaldığı biliniyor.

Alkol; kolesterol, kalp ve damar hastalıkları riskini yükseltir!

Alkol demek, boş kalori demektir. Bu da aslında normal besinlerle aldığımız kalori gibi alkolün her hangi bir şekilde enerjiye dönüşemediği, karbonhidratlar, yağlar ve protein gibi kullanılabilir bir enerji olmadığını gösteriyor. Hatta alkol aldığınızda, alkolle birlikte tükettiğiniz diğer vitaminli, mineralli besinlerin de vücut tarafından kullanımı kısıtlanıyor. Alkolün temelinde mayalanmış karbonhidratlar bulunuyor. Ancak alkol vücutta tamamen yağ, kullanılamayan yağ olarak depolanıyor. Bu bakımdan alkol dışarı atılırken özellikle de karaciğerin yağlanmasına, damarların tıkanmasına, kan dolaşımının sekteye uğramasına yol açıyor. Bu bağlamda alkol alıp ertesi gün ya da birkaç saat sonrasında spor yapan kişinin karaciğeri, damarları hasar görmüş olacağı için spor yaparken ani kalp krizlerine yakalanma olasılığı da yükseliyor. Çok düşük bir miktarda kaliteli alkolün kalp sağlığını desteklediğine dair veriler mevcut. Ancak alkol kullananların genellikle bu cüzi miktarı aştığı da sık görülen bir durum. İşte bu sınır çok kolaylıkla aşılabildiği için de kandaki kötü kolesterol seviyesinin yükselmesi, kalbin, akciğerin, damarların fazlaca yorulması, kan yağlarının ve kan basıncının artması da çok olası bir sonuçtur. Burada saydıklarımızın tamamı da kalp krizi ve diğer kalp rahatsızlıklarının davetiyesi şeklindedir.

Alkol; yaralanma riskini artırır, yaraların iyileşme süresini uzatır!

Spordan önce bir kadeh de olsa alkol tüketen kişilerin vücut fonksiyonlarında ve zihinsel dikkat, konsantrasyon yetilerinde, vücudun motor hızında, tepkisel yaklaşımlarında gerileme görülür. Bu bakımdan spor yaparken sakatlanmalar, yaralanmalar yaşanma ihtimali de çok yüksektir. Alkolün, vücutta glikojen sentezlenmesini yavaşlatan etkisi, ciltte meydana gelen yara ve zedelenmelerin iyileşme süresinin de uzamasına yol açıyor. Zira alkol kan basıncını artırmış, vücuttan sıvı atış hızını yükseltmiş, kanı sulandırmıştır. Bu bakımdan vücudun, hücrelerin kendi kendini onarabilme süresi de uzar.

Alkol, enerji ve performansı düşürür!

Alkol, kişiyi bedenen, ruhen ve zihinsel açıdan gevşeten, rahatlatan, halsizliğe sebep olan bir etki gösterir. Dolayısıyla alkol alan kişiler kendilerini hem konsantrasyon hem de fizik gücü olarak yeterli hissedemezler. Alkol tüketimi, vücudun enerji metabolizması olan yağ ve karbonhidratların işleniş sürecini olumsuz etkiler. Alkol alan kişinin kas gücü düşer ve enerjisi azalır. Dolayısıyla da kardiyovasküler fonksiyonlar alkolden olumsuz etkilenir. Alkol sebebiyle kişinin karbonhidrat metabolizması kısıtlandığından kas glikojen seviyesi olumsuz etkilenir, performans ve spordan alınacak verim de düşer, kişi kısa sürede yorulur.

Tüm bunlardan yola çıkarak vücut geliştirmek, kas kütlesini artırmak isteyenlerin kesinlikle alkolden uzak durmaları gerekiyor. Aslında alkol, saçlardan ayak tırnaklarına kadar tüm vücudu olumsuz etkileyen, tüm metabolizmanın fonksiyonlarını kısıtlayan bir madde olduğu için sadece sporcuların değil, hemen herkesin alkol tüketiminden kaçınması önerilir. Bu bağlamda haftada 3 gün spor yapan birinin sadece spor yaptığı günlerde değil, tüm yaşam boyunca alkolden uzak durması esastır. Zira vücuda alınan alkolün, vücuttaki etkilerinin tamamen ortadan kalkması birkaç saatlik bir süreç değildir, alınan alkolün miktarına göre bu süre 48-72 saati bulabilir. Ancak “maç izlerken alkol almayı çok seviyorum, bir bira ile kendimi sınırlandırabiliyorum” diyenlere bir kadehi ya da bir birayı aşmamalarını ve mutlaka tükettikleri alkol ile aynı oranda da su içmelerini öneriyorum. Şöyle ki bir kadeh şarap içtiyseniz, yine bir bardak dolusu da su için, en azından vü